RED | Zayn Malik

33.1K 354 42
                                    

''Hep aynı şeyi yapıyorsun!'' diye bağırarak sinirle belime doğru beceriksizce dolmaya çalıştığı kollarından kurtulup geriye doğru bir kaç sarsak adımlardan sonra ondan olabildiğince uzaklaştım, ne zaman tartışsak yaptığı tek şey bana dokunmaya çalışmak, sorunlardan kaçmaktı. Bu sefer bununla konuyu kapatmaya çalışmayacaktım, üzerine oturan kırmızı Polo gömleğinin üst düğmeleriyle oynuyordu, kaşlarını çatmış, kapının yanında ki duvara kendini yaslamıştı, onu seyrederken bile her zamankinden daha farklı hissediyordum ona karşı. Geçen 2 yıllık birlikteliğimiz boyunca ilk defa ona karşı hiçbir şey hissetmediğimi düşünüyordum. Bu imkansızdı. Derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve gri renginde ki gözlerini bana dikti, ''Daphne, ben-'' ''Senin tek yaptığın şey sorunlarımızdan kaçmak Matt. Bir kez olsun bunu önemseyip, çabalamıyorsun.'' dedim kuru bir sesle. Kollarını gövdesinde birleştirdi ve duruşunu dikleştirdi, ''Ne yapmamı istiyorsun?'' diye sordu yumuşakça, dudaklarımı aralayıp tam ona yanıt verecekken sağ ayağının yanında ki çöp kutusuna oldukça büyük gürültü çıkartacak şekilde sertçe vurdu ve sertçe nefesini bıraktı ''Siktir, Daphne daha ne yapmamı bekliyorsun?'' diyerek bana yaklaşmaya başladı, gözlerimi kısarak doğrudan ona baktım, ''Burada olmayacağım, Texax'a babamın lanet mesleğini öğrenmek için gideceğim ve seni burada bırakıp 2 yılımı orada geçireceğim. Tek düşündüğüm senden uzakta nasıl yapacağımken, sen karşıma geçmiş sorunlardan mı bahsediyorsun?'' diyerek bana bir adımda ulaştı, büyük elleri kollarımı sıkıca kavrayıp kendine çekti, ürkekçe nefes aldım, ''Bu sürecin ilk 6 ayı boyunca hiçbir şekilde görüşemeyeceğiz ve ben bu akşam gidiyorum Daffy, ne hissettiğimi anlayamıyor musun?'' dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Güçlükle tuttuğum nefesimi vererek biraz olsun kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım ''Matt.'' diyebildim fakat beni resmen kelepçelemiş gibiydi, hareket edemiyordum, ''Matt, belki de b-böylesi.. yani b-bir süre bizim için iyi gelecektir?'' diye fısıldadım, göz bebeklerinin irileşmesini korkuyla seyrettim, bunu söylememin sırası değildi sanırım. Hemde hiç sırası değildi. Anında kollarım üzerinde ki ellerini gevşetti ve hafifçe açılmış dudaklarıyla şaşkınlık içinde bir kaç geri adım attı, ''B-ben öyle deme-'' ''Hayır, sus. Lütfen. Konuşma.'' dedi ve geri geri yürüyerek kapıya ulaştı gözlerimde ki yanma hissi artmıştı ''Matt-'' ''Hoşçakal Daff.'' diyerek geriye dönüp kapıyı açtı ''Matt bekle!'' geç kalmıştım. Biraz evvel onu sevmediğimi düşünüyordum, ya şimdi? 

~

''Yani siz ayrıldınız?'' diyerek çilekli Milshake'inden büyük bir yudum aldı Carly, bunu düşünmek bile beni kötü hissettiriyordu ''Hayır! Ya-yani tam olarak öyle denilmez..'' diye mırıldandım. Elimde ki renkli pipetle oynayıp Manchester'da kolay kolay görülmeyen güneşin tadını çıkarmaya çalışıyordum, ''Sadece 1 haftadır konuşmuyoruz.'' dedim sessizce, Carly oturuşunu bana doğru çevirdi ''Ne yani, onu hiç aramadın mı?'' diye sordu şaşkınca, başımı olumsuzca salladım, arkasına yaslanıp şaşkınca bana baktı ''Ve siz hala birliktesiniz?'' diye alayla sordu, saatime bakıp üniverstede ki ilk dersimi kaçırmamak adına -daha doğrusu Carly'nin yoğun sorularından kaçmak- hızla çantamı ve ince paltomu dağınık şekilde toparlayıp ayağı kalktım ''Ben derse gidiyorum.'' diyerek sandalyemi köşeye çektim ''Henüz üniverste plan haritasını almadan derse gideceksin? Kaçmak için pek iyi bir bahane değil Daffy.'' dedi sırıtarak, boğazımı temizleyip uzun siyah saçlarıjı geriye doğru ittim, ''İlk ders amfide olacağına göre birilerine sorarak bulabilirim.'' dedim çantamı omzuma alarak ''Pekala, sana başarılar!'' dedi Carly şakıyarak, tek kaşımı kaldırıp şüpheyle ona baktım ''Sen derse gitmeyecek misin?'' ''Ah hayır, inek öğrenciler gibi öğrenim yılının ilk dersine girmek gibi bir niyetim yok, hem ilk derste tarihi kazılardan çıkan milattan önce ki insan kalıntılarından bahsedileceğini sanmıyorum.'' dedi gülümseyerek, ''Peki, sonra görüşürüz çıkınca mesaj atarım.'' diyerek ters yöne doğru ilerlemeye başladım. Şanslıyım ki İngiltere sınırları dışında okumak yerine Manchester'a kabul edildim, üstelik Carly ile aynı lisede okumuştuk ve ikimiz de Londra'nın, Güney doğusunda ki Greenwich'de yaşıyorduk, tabii şimdi Manchester'da ki öğrenci yurdu olan Surmfredlyn yurdunda oda arkadaşıydık O Arkeoloji, ben Hukuk bölümünü kazanmıştım. Aslında bunu okumak istediğimden bile emin değilken kendimi burada bulmam ayrı bir olaydı. Ve bunda en büyük payı büyük teyzem Denise alıyordu. Büyük binanın içine girince bu kadar insana yetecek sınıfların olduğunu düşünmek beni şaşırtıyordu, şuan ki sorunum Kamu Hukuku dersinin verileceği amfiyi bulmaktı. Etrafıma bakındığımda saçlarını maviye boyamış Punk görünümlü kızlar, neredeyse burada seks yapacak olan yapışkan çiftler, girdikleri klüplerle oluşturdukları grup arkadaşlarıyla takılan çeşit çeşit insanlar. Ve sanırım bunların ilk derse olan heyecanları sıfırdı ve galiba inek olan bendim. Pekala, o halde bunu kendi başıma halletmeye karar vererek gerekirse bütün okulu dolaşarak keşfe çıkacaktım. 

~

Geçen muhteşem 30 dakikanın ardından yanlış binaya girdiğimden emin olarak ana binadan dışarı çıktım, bakışlarım bahçede ki masalarda Carly'i aradı fakat ortalarda yoktu, çok geçmeden ana bina kapısı üstünde ki yazılara bakınmaya başladım. Kulüpler, ortalamayı yükselten üst sınıf derslerine göz geçirdim, lisede not ortalamam fena sayılmazdı, hep üst sınıfların ek derslerine katılırdım, ortalamam için 2. sınıf derslerden seçmeliydim, göz gezdirdiğimde kredisi iyi olan Özkaynak ve Güven dersine adımı yazdım, kulüplere daha sonra Carly ile karar vermeyi düşünürek daha fazla zaman kaybetmemem gerektiğini anladım. Dersin başlamasına 15 dakika kalmıştı ve ben hala bulamamıştım, gidip bir üniverste haritası almaya üşeniyordum. Rektörlüğe gitmek sanırım gözümde büyüyordu. Çok geçmeden karşıda ki binanın üzerinde büyük harflerle ''HUKUK FAKÜLTESİ'' yazdığını gördüm, gözlerimi devirerek binaya doğru ilerlemeye başladım, gerçekten aptaldım. Kot cebimde titreyen telefonumu hissedince bakışlarımı cebime yönlendirip ilerlemeye devam ettim, telefonu çıkardığım sırada sert bir şekilde başımı henüz suratına bakmadığım birine çarptım geriye doğru tökezledim ''Kahretsin!'' diye başımı ovuştururken ''Aptal mısın? Neden önüne bakıp yürümeyi denemiyorsun?'' diye duyduğum sesi içimden güldüm, ''Biraz evvel bunu söylemiştim..'' diye mırıldandım ''Ne?'' dedi kaşlarını çatarak, sonunda kendimi toparlayıp bay çok bilmişe doğru baktım ''Hiçbir şey.'' diyerek bakışlarımı fakültenin giriş kapısına doğru çevirip ilerlemeye çalıştığımda kolumu tutup beni durdurdu, hışımla kolumu çektim ''Ne yapıyorsun sen?'' dedim sinirle ''Bir şeyi unuttun güzelim.'' dedi alayla kaşlarını kaldırarak. Sıkıntıyla iç çektim ''Neyi?'' dedim burnumdan soluyarak, ''Benden özür dilemedin.'' dedi ve kusursuz beyaz dişlerini bana gösterdi ''Pardon?'' dedi şaşkınca, etrafımızda bir kaç kişinin durduğunu fark ettiğimde çantamın kopçasını sıkıca kavradım ''Bana çarptın. Şimdi de benden özür dileyeceksin.'' dedi sanki bir özürlüye laf anlatırcasına tane tane ve insanı geren sakin ses tonuyla. Omuzlarımı dikleştirdim ''Yok ya, ciddi olamazsın.'' dedim alayla sırıtarak, güneşin yüzüne vurduğu ışıkla elalaşan gözlerini kıstı ''Onu biraz evvel bana aptal demeden önce düşünmeliydin. Belki o zaman senden özür dilerdim.'' dedim ve onun taklidini yaparak sırıttım. Bir anda omzumda hissettiğim el ile irkildim ''Daphne, gidelim hadi.'' diye sessizce mırıldandı Carly, ''Ah demek adın Daphne sevimli sakar.'' dedi alayla. Etrafımızda ki kalabalığın giderek arttığını gördüm, ''Onu tanımıyorsun Daffy hadi gidelim.'' diye ısrarla sessiz bir şekilde mırıldandı Carly. Bu süreç içerisinde bay megaloman ile birbirimize bakmayı kesmedik, geçen saniyeler içerisinde kimseden çıt çıkmıyordu, kısa bir süre sonra kuaförden yeni geldiği belli olan turuncu dalgalı saçlarını savurarak bay sıfatsızın yanına yaklaştı ''Zayn, bir sorun mu var bebeğim?'' diyerek kendini onda iyice yanaştırdı bayan bacak. Demek adı Zayn'di. Yüzünde ki sert ifade bir anda yumuşadı, elini bayan bacağın beline doladı ve biraz evvel ki gibi bütün beyaz dişlerini gösterircesine gülümsedi ''Tekrar görüşücez.'' dedi ve surat ifadesini bozmadan, farkında bile olmadığım kendi arkadaş grubuyla geriye doğru ilerlemeye başladı. Oluşan kalabalık dağılmaya başlayınca Carly'e doğru döndüm, ''İyi misin?'' dedi endişeyle, başımı salladım, derin bir nefes verdi ''Tanrım sen çıldırdın mı Daffy? Nasıl olurda ona sataşırsın?'' dedi kaşlarını çatarak, ''Sadece ufak bir kazaydı Carly.'' ''Sana ne dediğini duydum Daff. Sen gerçekten bu çocuğu tanımıyor musun?'' dedi. Gözlerinde ki korku tuhaftı, sorarcasına tek kaşımı kaldırdım, ''O Zayn. Zayn Malik. Okulun belalı pisliği. Zengin ve pislik. O çocuk bizim 4 yıllık yurt paramızı bir gecede harcıyor. Şimdi anladın mı?'' dedi panikle. İstemsizce kahkaha attım ''Ne yani, sırf ibne olduğu için mi bu kadar panik yaptın?'' dedim kahkahalarımın arasında. Carly şaşkınca bana bakıyordu, koluna girerek onu masalara sürükledim ''Hadi ama Carly, gidip ilk dersi asalım.'' 

RED | Zayn MalikWhere stories live. Discover now