2.BÖLÜM -İŞ HAYATI-

20 7 2
                                    

           Gölgemin düştüğü sokakta esen rüzgar saçlarımı savurmakla kalmayıp yerde ki sonbahar yapraklarını da kendisiyle sürüklüyordu . Kaldırımları takip ederken eve yaklaşmak  üzereydim. İş hayatında zorlanıyordum hemde kitapları  tek tek raflara koymak bir işkenceydi  ama" bu hayat sadece kendine ". Bu dört kelimeyi asla aklımdan çıkarmadan  yaşıyordum derken eve varmıştım. Hemen yukarıya çıkıp  kapıyı açtıktan sonra odama gidip üstümü değiştirdim , hemen kendimi yatağa attım. Şuan  kendimi 1 ay boyunca uyuyamamış ve sonunda uyuyacak yer bulmuş gibi hissediyordum ama mutluydum üzerimdeki ağırlık kalkmaya başlarken  bende uykuya dalıyordum.
   Sabah uyandığımda iş saatinin başlamasına 1 saatim kalmıştı.Saati gördüğüm anda yataktan firlamamla kıyafetlerimi   giymem bir mucizeydi . Elimi yüzümü  yıkadıktan sonra genç kız kahvaltısı olan yumurtayı pişirip  yedim. Anahtarı alıp kapıyı kapattığım gibi  yola koyuldum. Yeni tanıştığım patronun oğlu  şuanda  beni arıyordu. Telefonu açtığım anda " Nerede  kaldın? raflara dizilmesi gereken kitaplar var . Çabuk ol Miranda !!!  " dedi. Sakinleşmeye çalışarak " Louis sakin ol, yoldayım 5 dakika içinde orda olacağım." dedim. Louis kızgınlıkla "İyi edersin!" dedi. Telefonu kapattım hemen. Onun sinirli olmasını anlıyordum. Sonuçta ilk iş günüm ve geç kalıyordum. Onun gönlünü almalıydım diye düşünürken bir pastanenin önünden geçmiştim. Louis'nin gönlünü nasıl alacağını bulmuştum. Ona en sevdiği şey olan patatesli poğaça alacaktım.
   Üst kata çıkınca karşımda onu masada otururken gördüm ve yanına gittim. Karşısındaki sandalyeyi çekerek elimdeki poşeti ona uzattım. Onu bir an şaşırken buldum. "Ne oldu?" dedim. Oda bana kaşlarını kaldırarak " Sen bana poğaça alır mıydın ?" Dedi. Ben neden olmasın diyecekken gözlerinin yakamdaki broşta olduğunu fark ettim. Tam bir sorun mu var diyecekken " Broşun çok güzelmiş." dedi. Bende teşekkür ederek masadan kalkıp bigisayar masasına geçtim.
   Birkaç kitabı bilgisayara geçtikten sonra Louis'in poğaça yerken dalgın buldum. Merak edip yanına  yaklaştım. Beni farketmeden tepesinde dikildim. Masada duran resimler dikkatimi çekti. Parlak bir şey gördüm ama tam olarak ne olduğunu anlamadan Louis resimleri bir anda çekti. Bana dönüp "Heyy! Çalışıyorsun sanmıştım." dedi. Bende ona " Çalışıyordum zaten. seni dalgın görünce yanına gelmek istedim . Noldu bir sorun mu var? " dedim. O da ayağa kalkarak dalga geçercesine " Eğer izin verirsen bugün sana öğle yemeği ısmarlamak istiyorum. " dedi . Bende sahte bir gülümsemeyle " tamam bugünkü öğle yemeği senden " dedim. Birden yanımdan geçerek  telefonun yanına gidiyordu. Benim aklım, üzerinde parlak bir resim olan kâğıttaydı. O resimde ne vardı? Derken bir kız bilerekcesine omzuma çarpmıştı. Bende arkasından " Biraz dikkat etsene." dedim. Bana dönerekten " Ben zaten dikkatli biriyim canım!! " dedi. O konuştukça dahada sinirleniyordum bende sinirden " Eğer biraz dikkatli olsaydın çarpmazdın. " derken Louis yanımda belirdi, birden Louis " Biraz daha dikkatli yürüyebilirdin! Hemen kütüphaneden çık! " dedi .

BROŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin