I - BİR KADIN

669K 24.5K 13.8K
                                    


Uzun zaman sonra merhaba! 

Burada bir şeyler paylaşmayalı epey zaman olmuş. Hem heyecanlı, hem de buruk hissediyorum. Serzeniş yolculuğuna 2017 Şubat'ta başladık, sadece iki senede kocaman bir aile olduk, en çok okunan hikayeler arasında yer aldık ve 2019 Eylül'de de kitap olduk. İlk kitabımız Leyl, ikinci kitabımız Mecruh ve son kitabımız da Vebal olacak. 

Biliyorsunuz ki Leyl ve Mecruh'u çok kısa bir zamanda kitaplaştırdım ve sizi hiç bekletmedim. Fakat Vebal, Serzeniş serisinin son kitabı olduğundan yazım aşaması diğer iki kitaptan biraz daha uzun sürüyor. Bu süreçte kitap bölümlerini son kitabımız çıkana kadar buraya yüklemeye karar verdim. Önce Leyl'i, ardından da Mecruh'u yükleyeceğim. Böylelikle daha önce hiç okumayanlarınız Serzeniş'le, Bora'yla ve Hande'yle tanışmış olacak. Son olarak son kitaptan birkaç bölümü de yine burada, sizinle paylaşacağım ve tüm bölümler Vebal çıkana kadar burada kalacak. 

Özleyenler, yeniden okumak isteyenler ve hiç okumamış olup ilk defa okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim! 


🍂


SERZENİŞ LEYL

1. BÖLÜM

BİR KADIN


Bu gece hayatımın en karanlık ikinci gecesiydi. Bu gece ruhum bedenimden çıksa bile, zihnim asla unutamayacağı anılarla kefenlenmişti. Bu gece gökyüzüne saldığım son kahkahamın üzerinden, sayamayacağım kadar uzun bir zaman geçecekti. Bu gece, içimdeki kız çocuğu günahlarla dolu bir çukura gömülecekti.

18 Eylül, Cuma.

Saat 22.45

İnsan kalabalığının her akşam bir sel gibi aktığı caddede, üzerime çevrilen tuhaf ve şaşkın bakışlara aldırmadan koşuyordum. Aslında koşmuyor, kaçıyordum. Gereğinden fazla hızlı koşarken kaç kişiye çarptığımı sayamamıştım. Böyle bir şeye alışkın olmadığımdan olsa gerek, iki göğsümün ortasına bir ağrı saplanmıştı. Aldığım sert soluklar genzimi yakıyor ve nefesim giderek azalıyordu.

Attığım her adımda, topuklarıma eziyet veren bir sızı yerleşiyor ve git gide dayanılmaz bir hal alıyordu. Gözüme kestirdiğim market büfesinin arkasına dolandım bir anda. Ani bir kararla, kapısı açık olan büfeden içeri girdim. Büfe sahibi, çatık kaşlarının altından bana bakarken tek yapabildiğim işaret parmağımı dudaklarıma bastırmak oldu. Gözlerimde yaşlı adama yalvaran bir ifade saklıydı. Lütfen saklanmama izin verin.

Kolilerin yanındaki ufacık boşluğa diz çöküp, kollarımı dizlerime sararken adam belli belirsizce salladı kafasını. Sanırım bu tamam demekti. Olduğum yere iyice sinip, cenin pozisyonunu aldığımda soluk soluğa kalmamın verdiği etkiden ciğerlerim patlayacak gibi yanıyordu. Sadece birkaç dakika geçmişti ki onun ayakkabılarını gördüm.

Aksilik buydu ya, tam arkasına saklandığım büfenin önünde soluklanıyordu. Görmesem de hissediyordum, şu an büfenin sahibine dikmiş olmalıydı bakışlarını. Çok geçmeden aşinası olduğum, düzgün ses tonu yankılandı kulaklarımda.

"Az önce buradan, koşarak bir kız geçti," dedi soluk soluğa. Kahretsin ki bu tarafa döndüğümü görmüştü. "Onu gördünüz mü?"

Yaşlı adamın bakışları üzerime takıldı. Sanki burada olduğumu söyleyecekmiş gibi hissettiğimde, korku içimde patladı ve midem ekşiyerek çalkalandı. Kendimi kusacak gibi hissettiğimde parmaklarımı kuvvetle dudaklarıma bastırdım.

SERZENİŞ (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin