3

12K 223 19
                                    


Kapım çaldı. Oflayarak kanepeden kalktım ve kapımı açtım. Gelen Berkay'dı.

Şaşkınlıkla, "Evimi nasıl buldun?" dedim.

"Buldum işte," dedi ve davet edilmeyi beklemeden içeri girdi.

İçimi çektim ve kapıyı kapattım. "Elbette içeri girebilirsin," diye mırıldandım.

"Bak," dedi ve beni omuzlarımdan tuttu. Dokunuşu oldukça garipti. Yani elleri... O kadar sıcaktı ki. "Dün olanları kimseye anlatmamalısın."

"Neyi anlatmamalıyım?"

"İşte dün bana garip bir şeyler oldu ya? Hani irislerim kaybolur gibi oldu? Bundan bahsediyorum. Kimseye tek bir kelime edemezsin. Anladın mı beni?"

"Kimseye söylemek gibi bir niyetim de yoktu zaten. Kimse bana inanmaz."

"Evet," dedi ve ellerini omuzlarımdan çekti. "Kime sana inanmaz. Yine de sen çeneni kapalı tut."

"Tamam, anladım," dedim ve kaşlarımı çattım. "Hakikaten dün sana ne oldu? Ve ellerin neden bu kadar sıcak? Hasta filan mısın?"

Güldü. "Keşke öyle olsaydım," dedi kısık sesle.

"Dün niye benden kaçtın? İşinle ilgili öyle abuk sabuk konuştuğum için mi?"

"Hayır, hayır. Onunla bir ilgisi yok." Saatine bakıp ekledi. "Gitmem gerek."

"Dur bir dakika," dedim ve kapıdan çıkmasını engelledim. "Seni tekrar görecek miyim?"

Güldü. "Umarım görmezsin."

"Pekâlâ, anlat bana derdini," dedim ve Meriç'in karşısına oturdum. "Sorun nedir? Endişeli gibisin."

"Öyleyim," dedi Meriç ve ellerini saçlarında dolaştırdı. "Boka battım Duru. BOKA BATTIM."

"Hey, hey, sakin ol. Beni korkutmaya başlıyorsun. Ne olduğunu bana anlat."

"Duru," dedi Meriç ve içini çekti. "Ben sanırım Gamze'yi seviyorum."

Bir an şaşkınlıkla ona baktım ve gülme krizine girdim. "Sen... Sen... Ne...?" Tekrar doyasıya gülmeye başladım.

"Gülmesene," dedi Meriç sinirle. "Ben sana sıçtığımı söylüyorum, sense bana gülüyorsun."

"Özür dilerim," dedim ve gülmemek için yanağımın içini ısırdım. "Sen onu sevdiğinden emin misin?"

"Onu düşünmeden duramıyorum Duru. Onu sürekli yanımda istiyorum. Bedenini yanımda hissetmek istiyorum. Bunlar normal değil."

"Ah, benim canım arkadaşım," dedim ve onun sırtını sıvazladım. "Sen çok fena tutulmuşsun be oğlum."

"Farkındayım. Ne yapacağım şimdi ben?"

"Ona hislerini söylemelisin. Ya da onu terk edeceksin."

"Neden?"

"Eğer onu sevmek istemiyorsan onu terk etmelisin. Yoksa sonu kötü olabilir."

İçini çekip yüzünü buruşturdu. "Ben böyle işin..."

"Hey," dedim ve ona baktım. "Bir yolunu bulursun, tamam mı? Deve-den hendek atlatmak değil."

"Eee, sen nasılsın?"

"İyi işte. Ne olsun."

"Bir şey merak ediyorum. Sen Deren'le yattın mı?"

Aidiyet (Bağlar Serisi #1)Where stories live. Discover now