/1

4.5K 229 489
                                    

"Onu istediğine emin misin Michael?"

Calum, arkadaşını şu evlat dinmek istediği çocuk hakkında uyarması gerektiğini düşünerek bu soruyu sormuştu çünkü istediği kişi pek 'uslu çocuk' profiline uymuyordu. Görünüş olarak bir ihtimal iyi olabilirdi -ki Calum piercingi olan bir çocuğun da iyi olduğunu düşünmüyordu- ama davranışları çok fazla göze batıyordu ve Calum hiçbir uslu çocuğun uyuşturucu kullanırken yakalandığını düşünmüyordu, ya da okuldan sigara içtiğinden dolayı atıldığını ve bir alışveriş merkezinden tanımadığı birinin burnunu kırdığı için görevliler tarafından uzaklaştırıldığını.

Calum, 16 yaşındaki hiçbir çocuğun bunları yapmadığına emindi.

"Neden?" diye sordu Michael takım elbisesini düzeltirken.

"O çocuk fazla..." Calum, ardında çocuğun olduğu kapıya baktı. "Haylaz mı demeliyim?"

"Eh, benim de 'disiplinli ebeveyn' görüntüsü çizdiğim söylenemez."

Calum, Michael'ın aptal inadından nefret ettiğini bir kez daha fark etti. Michael yüzüne bir gülümseme yerleştirip kapıyı açarken Calum da onun arkasından içeri girmişti. Odanın duvarları çoğunlukla yarısı çıplak kız fotoğrafları ile doluydu, odanın ortasındaysa bir masa ve masanın karşısında bir kanepe ile bir tekli koltuk bulunuyordu. Masanın ardındaysa bir deri koltuğun üzerinde otuzlu yaşlarında, sarışın ve bedenini ortaya çıkaran, aynı zamanda da bacaklarının büyük -fazla büyük- bir bölümünü açıkta bırakan, kısa ve dar bir elbise giymiş bir kadın vardı. Diğer tekli koltukta ise Michael'ın alacağı çocuk duruyordu. Michael'ın bakışları anında çocuğa kaydı ve bacaklarını saran dar pantolonundan yukarı doğru çıkarak onun kusursuz suratını buldu. Pürüzsüz teni, fazla dolgun olmayan dudakları üzerindeki piercing, yüzüyle orantılı bir büyüklükteki burnu, mavinin de ötesinde, muhteşemliğe yakın gözleri, biçimli kaşları ve havaya diktiği, birbirine karışmış sarı saçları ile Michael'ı anında getirtecek biriydi. Michael'ı delirtecek biriydi. Michael'ı zevkten öldürebilecek biriydi.

"Merhaba, Bay Clifford."

Michael, kadının seslenişi ile ona doğru ilerledi ve uzattığı eli nazik bir biçimde sıktı. Gözleri, kadının elbisesinin açıkta bıraktığı göğüslerine kaydı; tekrar kadının yüzünü buldu ve bu durumun onu eğlendirdiğini fark etti. Kadın ile elleri ayrıldığında kadın bu sefer Calum'a doğru elini uzatmış ve "Bay Hood" diyerek onu da selamlamıştı. İki adam da beyaz kanepeye oturduklarında kadın da deri koltuğuna yerleşti, ellerini masanın üzerindeki kağıtlarda gezdirdi ve "Luke'un özgeçmişini okuduğunuzu varsayıyorum, Bay Clifford" dedi.

"Okudum."

"Ve buna rağmen onunla bir gece geçirmek istiyorsunuz?"

"Ah, gece değil." Michael göz ucuyla Luke'a baktı. "Onu evlat edinmek istiyorum."

Aniden beliren şaşkınlık duygusu kadının yüzünde yayılırken Luke "İşte" dedi parmağını kadına doğru uzatıp. "Ben sana demiştim, seni bunak!"

"Kapa çeneni, Luke" dedi kadın, Luke'un hakaretiyle utançla kızaran yanaklarına içinden lanetler yağdırarak. Derin bir nefes aldı ve bu hiç olmamış gibi davranmaya karar vererek Michael'a döndü. "Emin misiniz? Çünkü Luke fazla-"

"Sorunlu mu?" Kadın kafasını sallayarak onu onayladığında Michael gülümsedi. "Önemli değil, halledebilirim."

"Ah, pekala." Kadın masanın altındaki çekmecelerden birini açarken konuştu. "O zaman birkaç belge-"

"Onları Calum'a gönderebilir misiniz?" Michael ayağa kalktı ve pantolonunu silkeledikten sonra bakışlarını, onlarca kez gördüğü odayı tekrar inceleyen Luke'a çevirdi. "Bizim acilen gitmemiz gerekiyor, Luke'a evi kendim göstermek istiyorum."

"Oh, anladım." Kadın çekmeceyi bıraktı ve masanın üzerindeki bir kutunun içinden bir kartvizit çıkarıp Michael'a uzattı. "Bir ay içerisinde herhangi bir sorun çıkarsa Luke'u alabiliriz ama bir aydan sonra tamamen size ait, Bay Clifford."

Michael kafasını sallayarak kadını onayladı ve Luke'a doğru ilerleyip elini uzattı. Sarışın çocuk kafasını ayakkabılardan kaldırıp Michael'a çevirmiş, onun gülümseyen suratına bakarak gülümsemiş ve uzattığı eli tutup ayağa kalkmıştı. Michael ile birlikte odadan çıkmadan önce birkaç yıldır tanıdığı ve tüm kalbiyle nefret ettiği kadına orta parmağını göstermeyi de unutmamıştı. Odadan çıktıklarında kendisinden bir kafa boyu kadar uzun olan adama bakıp "Bir yıl daha o bok çukurunda kalsaydım intihar edecektim" dedi. "Teşekkürler, dostum."

Michael kaşlarını çatıp çocuğa döndü. Yüzündeki gülümseyen ifade yok olmuş, ciddileşmişti. "Dostun değilim, Luke." Çatık kaşlar gitti, samimi ifade geri geldi, gülümsedi. "Babacığınım."



jet black heart'ın akustiğiyle yazılmıyor bunlar flşömdinlhkdsig

michael arkadan tanımadığı karılara i love you too diyor

orsp mike

neys;

DADDY yazıyorum BEN fşldmslqlwfsdjhgkdşfskşh

ve ilk bölüm @takemikeys için

çok bekledi kıyamam amk♥

he is a good boy || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin