Bölüm 2- Stin Şehri

9.2K 694 18
                                    


Stin Şehri, cumartesi sabahı. Güneşin sokaktaki insanların yüzüne birer buse kondurarak tepede durduğu sıradan bir gün. 

Sokaklar her zamanki gibi tüccarların bağırışları ve insanların kahkahalarıyla dolup taşıyordu. River Sokağında dükkanının önüne henüz yeni dövdüğü kılıçları dizmeyi bitiren Usta George, alnındaki terleri silerek sokağı izliyordu. Şehrin doğu kısmında ise batının en ünlü demir ustalarından biri olan Usta Gerard, altın suyuyla kapladığı yeni zırhlarını seyircilerin önünde sergiliyordu. Binbir çeşit meyvenin ve şarabın doldurduğu sokaklar, insanların ceplerindeki parayı bu tüccarlara savurmalarını bir meziyetmiş gibi göstermek adına iyi bir iş çıkarıyorlardı.

Sabahın ışıklarıyla birlikte bu kalabalığa katılmak adına uyanan Lax, kahvaltısını yapıp dışarı çıktı. Bu ufak liman şehrinde balıkçı teknesiyle her gün balık tutmak için sabah erken saatlerde kalkan Lax, şansı yaver gittiği zaman günde 10 gümüş parçası kazanabiliyordu. Normal bir hesaptan bahsedersek bir ailenin yıllık geçimini sağlaması için yılda 15 altın parçası kazanması yeter ve artardı. Ve Lax ailesini geçindirmek adına genelde pek bir sorun çekmiyordu. Bu yüzdendir ki Lai günlerini rahat bir şekilde geçirebiliyor ve gönlünce çocukluğunu yaşayabiliyordu.

Günler geçtikçe Stin Şehri her zamanki olağanlığını koruyor olsa da Cloud ailesinin evinde bu olağanlığın yaşandığını söylemek mümkün değildi. Çünkü zamanın getirdiği değişikliklerle birlikte Lai hızla büyüyor ve merakını dizginlemek adına neredeyse bütün şehir kütüphanelerini birer birer ziyaret ediyordu. Lax ise bu durumdan oldukça memnundu. Bir Pazar sabahı Lai'nin yanına gelerek '' Oğlum, ileride ne yapacağına henüz karar vermedin mi?'' diye sordu. Lai uzun zamandır babasının bu cümleyi kurmasını bekliyormuş gibi ona cevap verdi '' Evet karar verdim. Baba, her ne kadar bu şehirde normal bir yaşantı kurmamı istesen de ben dünyamın bu şehirden ibaret olmasını istemiyorum. 16 yaşıma basar basmaz tek başıma dünyayı keşfetmeye çıkacağım'' diye cevap verdi. Masaya tabakları koymakla meşgul olan Lelia bu sözleri duyduğunda nefesi kesildi. Endişeli gözleriyle Lai'ye bakarken aklından geçirdiği cümleleri söylememek için kendini zor tuttu. Bu dünya ne kadar büyüktü? Her yıl kim bilir kaç kişi bu heyecanla yola çıkıyor ve geri dönemiyordu? Ardından Lax, Lelia'nın bu durumunu farketmiş bir şekilde oğluna doğru döndü ve '' Lai, bu heyecanını anlıyorum. Her ne kadar bu konuda sana destek vermek istesem de dış dünyanın acımasız ortamını bilmiyorsun oğlum. İnsanlar hayatta kalmak için avlanmak ve her gün binbir çeşit tehlikeyle yüzleşmek zorundalar ki bu sadece bizim duyduğumuz kadarıyla böyle. Biz bu şehirde olduğumuz için şanslıyız. Aslına bakarsan senin de bu şehirde düzgün bir iş bulup hayatını burada devam ettirmeni istiyorum. '' dedi. 12 yaşına yeni basan Lai, babasının bu sözleri karşısında çaresiz bir şekilde başını çevirerek odasına geri döndü. Lelia ise durumun şokunu atlatamamış bir şekilde eşine dönerek: '' Hayatım, umarım Lai bu düşüncelerini bir an önce bir kenara bırakır,  yoksa kalbimdeki bu ağrı hiç dinmeyecek. Geçen sene Lidia'nın oğluna ne olduğunu biliyorsun değil mi? Oğlu evi terk ettikten 3 ay sonra krallık askerleri cesetini bulup geri getirmişlerdi. O görüntü hala daha aklımın bir ucunda duruyor. Bu olaylar olurken nasıl olur da Lai'nin şehri terk etmesine izin verebiliriz?'' diye sitem etti. Lax ise Lelia'nın yüzündeki ifadeyi görünce hemen onu kollarının arasına aldı ve '' Merak etme! Lai henüz 12 yaşında. Kim bilir daha düşünceleri ne kadar değişecek. '' diyerek onu sakinleştirmeye çalıştı. Ancak ikisinin de bilmediği, Lai'nin bu düşüncelerinde ne kadar ciddi olduğuydu. Lai'yi diğer yaşıtlarından ayıran şey de buydu zaten: kararlılığı ve çalışkanlığı. Her gün kütüphanelere giderek okuduğu kitaplarla ufkunu genişletiyor ve ileride nasıl bir rota izleyeceğini şimdiden belirlemeye çalışıyordu. Ve tabii ki efsaneler de aklını kurcalamaya devam ediyordu. Çevirdiği sayfalarda ara sıra ölümsüzlerle ilgili hikayelere denk geliyor ve hayatında hiç görmediği hayvanların daha doğrusu canavarların çizimleriyle karşılaşıyordu.

Lakin Lai'nin hayatını değiştirecek kararı vermek zorunda kalacağı gün gelip çatmıştı...

Not: 100 gümüş = 1 altın 

LaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin