#6 | Pawn

6.9K 238 91
                                    

Hayatta bazen işler yolunda gitmeyebilir. Gitmek istediğiniz yoldan farklı bir yola saptığınızı ve yıllarınızı orada boş yere harcadığınızı fark edebilirsiniz. Yada hayat önünüze doğru yolu çıkarttığında siz yanlış olanı, bilerek ve isteyerek seçmiş olabilirsiniz. Sanırım benim yaptığımda tam olarak buydu. Önüme çıkan bütün yolları elimin tersiyle itmiştim. Yaşadığım ülkenin en iyi lisesinden okula kabul maili almıştım ama bunu hiç kimseye söylemeden reddetmiştim. Sırf Michael ile aynı okula gidebilmek için hayatımın fırsatını elimin tersiyle itmiştim. 14 yaşındayken annem evlenmişti, yeni kocası Bill çok kötü birisiydi. Evlilikleri birinci yılını doldurmadan bana karşı olan davranışları, daha da kötüleşmişti. Büyükannem de bizimle yaşadığı için o iğrenç herife katlanabiliyordum. Büyükannem harika birisiydi. Geceleri uyumadan önce bana masallar okuyor, bana en sevdiğim yemekleri pişiriyordu. Bill içki içmeye ve bize bağırıp, çağırmaya başladığında Büyükannem artık dayanamayacağını ve benide alıp gideceğini söylemişti. Büyükbabamdan kalan arsayı satacak ve Texas'tan kendine bir ev alacaktı. Anneminse gözleri kör olmuş gibiydi. Bill'in yaptıklarına karşılık tepki bile vermiyordu. Büyükannemle gitmeyi çok istedim. Onunla küçük bir evde, huzur içinde yaşamayı çok istedim ama gidemedim. Michael'dan uzaklaşmamak için o adama üç yıl boyunca katlandım. Sonunda da Bill piçi, annemi terk edip gittiğinde bütün dünyası yıkılan ve depresyona giren annemle baş başa kaldım. Lisede de Michael Clifford'un gölgesinde kalan, onun başka kızlarla olan ilişkilerini izleyen, insanların Michael ile yakın olmak için konuştuğu birisi haline dönüşmüştüm. Ve bu seçimi de kendim yapmıştım. Ama beni en çok yaralayan; başkasına aşık olan, kalbi başkasına ait olan birisine aşık olmamdı ve inanın bana bu benim seçimim değildi.

...

Michael'ın beni, Charlotte sürtüğüyle arkadaş yapma planını anlatmasının ardından üç gün geçmişti ve üç gün boyunca bu planın tüm detaylarını konuşup, üzerinden geçmiştik. Kendimi FBI ajanı gibi hissediyordum. Bu gün dördüncü gündü ve ben okulun kapısından içeriye girerken kendimi oldukça gergin hissediyordum. Ben okulda hep Michael ile takılırdım. Diğer insanlarla pek konuşmazdım bile. Şimdi onunla konuşmuyormuşuz gibi yapacaktık ve bu biraz zor olacaktı. Bahçedeki banklardan birine oturduğumda dersin başlamasına on beş dakika vardı. Michael bahçe kapısından içeri girdiğinde, bir süre sonra gözleri bana takıldı ama hiçbir tepki vermeden yürümeye devam etti. Bir süre sonra derin bir nefes aldım ve yürümeye başladım. Sınıfın kapısının önünde durduğumda kapının kolunu tuttum ve derin bir nefes aldım.

"İşte başlıyoruz."

Sınıfa girdiğimde, Michal her zamanki sıramıza oturmuştu. Sanırım artık orası benim eski sıram sayılıyordu. Ve muhtemelen herkes oraya benim oturacağımı bildiğinden, boş bırakmışlardı. Gergin bir şekilde ilerledim ve arka sıralardan birinde oturan çocuğun yanında durdum. Çocuk okuduğu kitaptan başını kaldırıp, soran gözlerle bana baktı. Bütün sınıfın beni izlediğinin farkındaydım ve bu beni daha fazla geriyordu.

"Ah, şey selam. Acaba burası boş mu?"

Çocuk bir süre bana öylece baktı ve sonunda gülümsedi.

"Evet, elbette."

Ve bende gülümsemeye çalışarak onun yanına oturdum. Hala herkes bana bakıyordu ve Charlotte'da sınıftaydı. Çaktırmadan Michal'a baktım. Her şey yolundaymış gibi davranıyor ve telefonuyla uğraşıyordu. Sınıfın kapısı açıldığında dersin edebiyat olmasına lanet ettim. Edebiyatla bir sorunum yoktu ama edebiyat hocamız delinin tekiydi. Sürekli insanların işine karışan ve sıkıcı konuşmalar yapan birisiydi.

"Günaydın gençler. Scott, uyuduğunu görebiliyorum genç adam."

Scott denen çocuk istemeyerek başını kaldırdığında, Bay Corgen çantasını masaya bıraktı. Ardından bir şeyler yolunda gitmiyormuş gibi etrafta göz gezdirdi.

Best Friend / Michael Clifford (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin