Bir iki konuşma sesi gelince kaşlarımı çattım. Ardından televizyonun sesi duyuldu.
Bana doğru yaklaşan ayak seslerinin ardından Kayra göründü.
"Tamam paranoyaksın ama abartma. Kardeşin gelmiş."
Hayatımda hiç bu kadar rahatlamamıştım. Bu iki yazılımın olduğu gün kar tatili olması gibi bir şeydi.
Bir şey dememe fırsat vermeden odama girip yatağıma oturdu.
Karşısına geçip ellerimi belime koydum. "Odamdan gider misin?"
"Kıza bak ya. Hem onu koruyalım hem de bizi odasından kovsun."
"Koruma beni. Git Şebnem'in yatağına otur."
Tek kaşını kaldırdı. "Şebnem'in yatağına mı oturayım? Bak yaparsan pişman olursun kıskançcık."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Kıskançcık mı?"
Kolumdan tutup beni yatağa çekti ama ona hâlâ kızgın olduğum için düz bir şekilde yatağa oturdum.
"Ne zamana kadar böyle davranacaksın? Abartmıyor musun?" dedi sıkılmış bir sesle.
Güldüm. "Abartıyor muyum? Ben mi abartıyorum. Sen bir de dışarıdan görseydin. O kız benim düşmanım."
İlk önce bana ölü gibi baktı, sonra "Eee yeter be kadın." dedikten sonra beni gıdıklamaya başladı.
Her tarafımdan gıdıklanan bir insandım, ayak parmağımdan bile.
Kahkahalarım ardı ardına sıralanırken gıdıklandığım için yatağa boylu boyunca uzandım ve ellerimde Kayra'nın beni gıdıklayan ellerini durdurmaya çalıştım.
Elleri sadece karnıma dokunduğu için tehlikeli değildi, aksi halde ağzının üstüne bir tane çakardım. Yine de kalçamı örten ince, biçimsiz kazağım yukarı çıkmıştı.
"Açıktım." Kapının eşiğindeki düz sesi duyduğumuzda ikimizde kafamızı Mehmet'e çevirmiştik. Uzandığım yatakta kafamı biraz doğrulttum.
Mehmet bir bana bir de Kayra'ya baktıktan sonra "Yanlış bir zamanda geldim sanırım. Siz devam edin. Ayrıca anneme söyleyeceğim." deyip gitti.
Aniden Kayra ile kafalarımızı birbirimize çevirdik. 14 yaşında ergen bir erkekti o. Yanlış anlamıştı. Ah, kim bilir neler düşünüyordu.
Koşturarak yanına gittim. "Yanlış anladın. Yemin ederim. Biz sadece oyun oynuyorduk."
Önümden havalı bir şekilde yürüyüp tek elini havaya kaldırdı. "Hı-hı bilirim o oyunları ben. Sorun değil. İpek ile ben de yapıyoruz."
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ama yine de kısık bir kahkaha attım. Ne yaptığımızı sanmıştı acaba? Hem de kendi kendini ifşa etmişti.
Kapı çaldığında hâlâ kahkahalarla gülüyordum. Sonunda yüz ifademi biraz daha düzelterek kapıyı açtım.
Ömer'i elindeki poşetlerle gördüğümde kaşlarım havada içeri buyur ettim.
ВЫ ЧИТАЕТЕ
Daima
БоевикGündüzün geceyi aydınlattığı gibi birbirlerine karışıp gün batımını oluşturacak iki insan... Kayra Eroğlu kendini büyük bir bilmecenin içinde bulduğunda hiçbir şeyin farkında değildi ve Karen'in bu bilmecenin cevabını büyük ölçüde tamamladığını...
Parti-20-
Начните с самого начала
