Uç Mezarları Açan

En başından başla
                                    

''Siyah aslanlar, uluma ve kükremeler.'' diye özetledi Kian sakince. Tanımadığı bir adama ne Venyamin El Thun'dan, ne de mezarında bulduklarından söz etmek akıl karı değildi.

''Siyah aslanların ormanın dış kısımlarında görülmesi oldukça nadir bir şey.'' Yaşlı adam bir an havayı koklar gibi birkaç hızlı nefes çekti içine. Kian bu sırada belli belirsiz bir gülümseme gördü yüzünde. ''Neden senin peşindeydiler.''

''Bir yavru siyah aslan.'' dedi Kian, kelimeler sona ulaşınca aniden durdu ve elini kalbinin üstüne götürdü. ''Pardon, ismimi söylemeyi unutarak bir kabalık ettim bayım. İsmim Kian. Lumin Şehri Garnizon Okulu, Simya Sınıfı öğrencisiyim.'' 

İhtiyar tok bir kahkaha attı. ''Resmiyete gerek yok çocuğum ayrıca üzerinden yayılan KristJan kokusunu çayırlığa girmeden önce almaya başlamıştım. Ben Batraz Gavril ve senin aklının köşesine gelmeyecek yerlerden geliyorum.'' dedi elindeki kitabı kapatıp yerinden kalktı. Kian'ın da yerinden kalkmaya yeltendiğini görünce eliyle oturmasını işaret etti.

Batraz'ın elindeki kitabı yerine koymasıyla birlikte kitaplıklardaki tek boşluk da kapanmış oldu. ''Şimdi tamamlandı.'' dedi gülerek. 

''Bay Batraz, affınıza sığınarak birkaç şey sormak istiyorum.'' dedi Kian, Batraz Gavril'in başıyla onaylamasından sonra devam etti. ''Beni beklediğinizi söylediniz. Bu ne anlama geliyor?'' 

Batraz, yine daha önce yaptığı gibi anlık, belirsiz bir gülümseme taktı yüzüne. ''Bir anlamı yok.'' dedi sadece. Yerine oturdu tekrar. ''Burada ne zamandır beklediğimi hatırlamıyorum. Yanıma bu kadar çok kitap almıştım ve az önce sonuncusunu okudum. İşte hepsini okuyacak kadar süre harcadım burada. Ve çocuğum, Kian, en son gördüğüm insan ihtiyar yaşlı bir cadıydı. Bir insan gelmesini bekliyordum, o kadar.'' 

''Anlıyorum.'' dedi Kian birkaç saniyelik duraksamadan sonra aklını karıştıran diğer soruya geçti. ''Bay Batraz, neden burada bekliyorsunuz? Bir insan görmeyi bu kadar arzuluyorsanız neden şehre gelmediniz? Lumin şehri buraya o kadar da uzak olmasa gerek.'' 

Batraz Gavril, direk olarak Kian'a baktı. ''Benim geldiğim yerde, amaçlar ve emirler oldukça kutsaldır evlat. Amacım doğrultusunda bir emir aldım.'' 

''Haddimi aşmıyorsa, aldığınız emri sor...'' 

''Haddini de, boyunu da aşarsın çocuğum. Aşarsın, en azın...'' sesi gittikçe kısıklaştı. Son kelimeleri ağzının içinde yutmuştu sanki. 

''Özür dilerim bayım.'' dedi Kian hızlıca başını eğerek.

''Özür dilemene de resmi olmana da gerek yok.'' dedi ihtiyar adam. İç çekerek sakallarını sıvazladı. 

Gözlerini kitaplığıma gezdirip birkaç kitap çıkardı ve Kian'a verdi.

Kian kitapları eline aldığı sırada ulumalar tekrar gökyüzünde yankılanmaya başladı.

"Çok erken!" Diye kükredi Batraz. "Şimdi gitmelisin çocuğum." Bir nefes süresi kadar duraksadıktan sonra devam etti. "Kitabı ver."

Kian şaşkınlıkla Batraz Gavril'in az önce verdiği kitapları uzattı.

"Onlardan söz etmiyorum." Bir uluma daha duyuldu, öncekinden daha güçlüydü. "Mezarda bulduğun! Venyamin El Thun'un kitabı!"

"Nereden biliyorsun!" Kian'ın eli tereddütle çantasına gitti.

"Başından beri biliyordum, sen ormana girdiğin anda mezarın seni kendine çekeceğini ve kitabı bulacağını! Her şeyi! Şimdi kitabı bana ver evlat. Bana güven!"

Kian korkarak çantasından çıkardığı "İleri Seviye Yıldırım Teknikleri" kitabını Batraz'a verdi.

Batraz Gavril kitabı eline aldığı anda diğer eliyle Kian'ı yakaladı. Odaklandığı gözlerinden belli oluyordu. Kitaptan çıkan mor gaz önce Batraz'ın bedeninin etrafında dolanıyor sonra Kian'a yöneliyordu.

İşlem tamamlandığında kitaptan çıkan bir şarap testisini dolduracak kadar gaz Kian'ın içinde akıyordu.

Ve gazın her hareketinde Kian gözlerinin önünde tamamlanan formasyonu görüyordu.

"Bitti." Dedi Batraz alnındako teri silerken. "Henüz tek tekniğin formasyonunu çıkartıp beynine işledim. Gerisi senin ellerinde. Tekniğin ne olduğunu anlamışındır. Şimdi uç ve uzaklaş buradan. Senin beklemen gereken yer burası değil!"

Batraz ellerini iki yana açtı. Avuçlarından fırlayan iki beyaz ışık göz kamaştırıcı bir şekilde parladı. Işık yok olduğunda kulübenin tavanı da yok olmuştu. "Git." Dedi sakince Batraz.

Kian son kez Batraz'ın gözlerine baktı. Hiçbir şey anlayamamıştı ama başıyla onayladı ihtiyar adamı. Gözlerini kapatıp formasyonu hissetti. Sırtından çıkan iki mor ışık sonunda bir kanada dönüşmüştü.

Kian acemice kanatlarını çırptı. Ağır ağır yükselirken Batraz Kulübe'nin dışına çıkmıştı bile.

Kian ulumayı ve kükremeleri tekrar duyduğunda onlarca siyah aslan görüşüne girmişti. Batraz onlara doğru elini savurmaya hazırlanıyordu.

"Git artık." Diyr bağırdı Batraz. Kian hızla uçup gözden kaybolduğunda Batraz'ın gözleri gülümsemeye başlamıştı. "Uç mezarları açan! Uç, gökyüzü seni bekliyor!"

Yıldırım EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin