1

1.8K 31 5
                                    

nikotinli_sarap'a ithafen;

KEYİFLİ OKUMALAR
🌊

NİLDA ÇAĞAN

Tam olarak on dakika boyunca odaya girmeye bile tenezzül etmeden koridorda sadece "Yaren!" Ah tam da bu şekilde bağıran Göksel Teyze'yi duymazdan gelip pencereden boş yetimhane bahçesini izliyordum. Çünkü Yaren yanımdaki ranzada mışıl mışıl uyuyordu. Doğruyu söylemek gerekirse onun uykusunu bölmek için bile yanında at koşturup davul zurna da çalsanız yine dışdünyadan bihaber yine uykusuna mışıl mışıl devam ederdi. Bu seslenişler beynimde de yankılanmaya başladığında rahatsızca kıpırdanarak yerimden kalktım. Hayır, neden sabahın bir vakti koridorda bağırıyorsun ki Göksel Teyzeciğim? Ha sorun Yaren ise bana söylerdin bende ona, o prenses uykusundayken tabii ki Umut'un artık yetimhanede olmadığını söylerdim. Bu şekilde korkup, üzülerek uyanabilirdi. Ama yani sabah sabah da olmaz ki sen herkesi velveleye vereceksin!

"Efendim, Göksel Teyze. Yaren uyuyor. Aslında bakarsak herkes uyuyor. Ne oldu sabah sabah?" Diye dudaklarımı büzdüğümde bana o sevimli bakışlarını gönderdi. Bu bakışları biliyordum, hem de anne ve babamdan çok. Aklıma kazıdığım, şefkat dolusu bakışlar. "Sen niye uyumadın yıldız kurdu?" Yine ve yine aynı bakışları yolladığında sendeledim. "Hem sen o sabahları Yaren'e sor bakalım. Hanımefendi sabah sabah telefonlar alıyor." Dedi imâda bulunarak. Onun bana neden hep daha çok ilgi gösterdiğini bilmiyordum, tamam Yaren'i de severdi ama bana anne sevgisini yaşatmak istediğini gözlerinden okuyordum resmen. Yetimhanedeki tüm çocuklara bakan Göksel Teyzeydi. Onlara hep iyi yaklaşırdı. Ama Umut ve Yaren hariç. Umut, Yaren'i çimdiklediğinde -ki bunu sürekli yapardı- Yaren ona tokat atmıştı, üstelik tam yedi yaşındayken. İnanabiliyor musunuz? Aralarındaki tartışma büyüyüp yerini kavgaya bırakmıştı. Ve sonra Göksel Teyze de ikisinin kulağından tuttuğu gibi yemekhaneye kilitlemişti üstelik büyüğünden de bir azarlamıştı. Çatlak kadın diye geçirdim içimden. Yemekhanenin bahçeye inen kapısını unutmuş olmalıydı. Umut... Yaren'in gizli aşkı diyebilirim sanırım. Bu ikisinin arasındaki ilişkiyi pek aşka dayatmak istemiyordum ama Yaren ondan sadece hoşlanıyorken 'Umut'u seviyorum Nilda.' demesi bile sadece onu takıntı haline getirdiğine işaretti. Kaldı ki kimse bilmiyorken Umut'un da bu durumdan pek bir haberi olmamasıydı. Gel gelelim ki benimle olan ilişkisine. O benim için öz abi kavramının beden ve ruh bulmuş haliydi. Her şeyimi bilen hep yanımda olan oydu. Yaren de onun kız versiyonu işte. Her şeyimi bilen, iyi ve kötü günümde de yanımda olan onlardı. Ama bir noktada külahlar yer değiştiriyordu. Moralim bozukken Yaren beni teselli etmeye çalışıp rahatlatırken, Umut da onun aksine her seferinde olayın aslını söyleyip daha da sinirlerimin boulmasına neden oluyordu. İkisi de haklıydı ama dost acı söylerdi.

"Nilda!" Diye seslendiğinde Göksel Teyze, dalmış olmalıyım ki gözlerimi ani bir hareketle arkadaki kablolu telefondan çekip Göksel Teyze'ye baktım. "Ah, deli kızım benim ah!" Diye mırıldanırken gülümsemeden edemedim.

"Kim arıyormuş?" Diye merakla sorduğumda Göksel Teyze'nin yüzünden o gülümsemesi silindi. Görünüşe bakılırsa birazdan pek tatsız bir konuşma gerçekleşcekti.

"Dün müdire hanımı hararetli bir telefon görüşmesi yaparken duydum. Yani tam anlamıyla rastladım diyelim ve dinledim açıkçası." Diye sızlanarak konuştuğunda az daha sabredebileceğimi anladığımdan duruşumu dikleştirdim.

"Sezin Hanım, Yaren'i onlara evlatlık olarak veremeyeceğini söylüyordu." Boğazıma bir yumru oturduğunu biliyordum. Öyleyse neyi bekliyorsun Nilda? Çıkıp gitsene. Desene ki Sezin Hanım'a 'İkimizi asla ayıramazsınız'.
"Ama karşı taraf diretiyor olacaktı ki Sezin Hanım birden 'Nasıl siz onun annesisiniz? Onun bir annesi yok, üstelik babası da. Onun bir ailesi yok.' Demişti. Bu sabahki aramalar yine o kadından galiba ısrarla kızı almaya niyetliler. Hatta DNA testi bile istemişler de Sezin Hanım ve inadı işte." Onun da sanki ciğeri yanıyordu biliyordum, zorlukla konuşuyordu. Bu belliydi. Gözlerim seğirmeye başladığında yine dayanabilirdim evet bunu kaldırabilirdim. Yaren hiçbir yere gidemezdi değil mi? Et tırnaktan kopmazdı. "Yaren'e kahvaltıda olamayacağımı söylersin Göksel Teyze." Deyip arkamı döndüğümde. Merdivenlere çoktan yönelmiştim ki arkamdan "Uyu artık. yıldız kurdum benim. Güzel Nildam." Dediğinde gözleri dolmuştu. Başımı sallayıp hızlı adımlarla aşağı indim ve bahçe kapısının kilidini açarak dışarı attım kendimi. Etrafa çiseleyen yağmur taneleri bana Yaren'i anımsattı. Kayıptı. Kayıptık. Ama o yağmur tanesiydi, zemine çarpardı en sonunda. Ne yapması gerektiğini bilirdi. Bense yıldızkurduydum. Yani ateşböceği. Dur durak bilmeden, yorulmadan nereye kanat çırptığını bilmeyen yolsuz, kayıp bir ateş böceği.  Kelebek veya başka bir canlıdan söz etmiyorum. Kelebekler güzeldir çünkü, yıldız kurtları ise sadece ışık saçarlar, yol gösterirler karanlıkta canlılara. Ben ışık saçıyormuşum ama kimsenin de faydalandığı yokmuş, içerime aldığım herkesi yollardan daha karanlık ruhumda boğuyor ve onları körleştiriyotmuşum. Tıpkı kesmeyen bir bıçak gibi. Peh.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kayıp KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin