KAŞIBEYAZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

35.5K 2.1K 180
                                    


Yüksek topuklu ayakkabılar beni biraz zorladığı için, çok da sağlam olmayan adımlarla benim için bekleyen arabaya doğru yürürken, minik çantamın içinde telefonumu arıyordum. Az önce Vahit ağabey'in beni gördüğündeki tavrı aklıma gelince gülümsedim. Hazırlandığım odadan çıktığımda, adamcağızın ağzı açık kalmış, tam iki tur etrafımda dönmüştü.

"Hazal, kızım sen neymişsin! Yemin ediyorum yolda görsem tanımam!"

Hayatı boyunca çok fazla güzel söz duymamış bir kız olduğum için, yanaklarımın pembeleşmesi normaldi. Yine de nankörlük yapmamalıydım; annem bana hep iltifat ederdi.

"Çok abartı olmamış değil mi Vahit ağabey? Dikkat çekmek istemem."

"Tatlım, senin girdiğin bir ortamda dikkat çekmemen pek mümkün değil!"

Kaşlarını yukarıya kaldırdığı o komik gülüşünü yapmış, eliyle aynayı gösteriyordu.

Eteğimi hafifçe çekiştirip, aynada kendimi incelemeye başladım. Heyecanımı bastırmalı ve titrememi kontrol altına almalıydım. Zaten günlerdir, oyun çalıştıktan sonra, Kurt Vahit bana nasıl soğukkanlı olabileceğimi öğretiyordu. Babamın dediğine göre, zamanının en iyi kumarbazlarından biriymiş. Uzmanlığı Poker olduğu için, bana yüz mimiklerime nasıl hükmedeceğimi öğretmişti. Ve de eklemişti;

"Sadece oyunda değil, normal hayatta da sana öğrettiklerimle, duygularını gizleyebilir, kimsenin seni çözmesine izin vermeyebilirsin."

Tek sorun ellerimdi. Ara sıra titremesine engel olamıyordum. Belki de ilk birkaç saatten sonra alışacak, bu problemi de çözecektim. Ne de olsa, matematik, hesaplar, rakamlar benim işimdi.

Küçücük çantada kocaman telefonu bulamayınca, içeride bıraktığımı anladım. Tam da kapıdan yola çıkmak üzereydim. Arabanın yanında duran şoförle göz göze geldik. İşaret parmağımı kaldırarak bir dakika daha beklemesini rica ettim. Adam beni anlamış olacak ki eliyle onay işareti yaptı. Geriye dönmek üzereyken, karanlıkta yavaşça yanaşan bir araba fark ettim. Gözümü kısarak baktığımda, bunun babamın arabası olduğunu anladım. Benim şu anda burada olduğumu biliyordu ama refleks olarak duvarın köşesine gizlendim. Belki de evde onun ayağına dolanmamamı söylediği günden beri hep yolundan çekildiğim için böyle davranmış olabilirdim.

Arabanın, geride karanlık sokağın başında park etmesi beni tedirgin etti. Sanırım babam buraya geldiğinin bilinmesini istemiyordu. Arka kapıya doğru yönelmesi şüphemde haklı olduğumu gösterdi. Hemen dönüp, Kurt Vahit'in bir labirenti andıran koridorlarında ilerledim. Babam kestirmeden girdiği için benden önce varmış olmalıydı; çünkü az önce çıktığım odadan Vahit ağabey'e bağıran sesi geliyordu. Kalbim heyecanla çarparken, aralık duran kapıya yaklaşıp dinlemeye başladım. Babamın neye sinirlendiğini merak etmiştim.

"Ne dedin sen? Onu kime yolladım dedin?"

"Ateşdağlı'ya!"

"Kaşıbeyaz'a yani!"

"Neyin var Şevket? En güvenilir yer Akın'ın mekanı! Niye böyle sinirlendin?"

Babam her öfkelendiğinde yaptığı gibi morarmıştı. Homurdanıp, yanaklarını şişirerek son birkaç kelimeyi ağzından zorla çıkardı.

"O herifi sevmediğimi biliyorsun."

"Neden sevmediğini bilmiyorum, ama herhangi bir terslik olursa, kızına en düzgün davranacak kişinin Kaşıbeyaz olduğunu biliyorum. Ayrıca senin istediğin kadar yüksek bahisler sadece onun mekanında oynanıyor."

KAŞIBEYAZ (RAFLARDA)Where stories live. Discover now