Zeynep gelene kadar üç kere aramıştım çünkü çok geç kalmıştı ama sonuç olarak şimdi yanımdaydı.
"Eee... Ne yapıyoruz?" derken inanılmaz hevesliydi.
"Karşı evde oturan şahısı takip edeceğiz."
"Bir saniye, bir saniye." derken kaşlarını çatmıştı. Bu beni endişelendirmişti çünkü bunu yanlış bulup başka birine söyleyebilirdi.
"Neden bunu daha önce söylemedin ki? Casus kıyafetimi bile giyinmedim."
Elimi kalbimin üzerine götürüp tuttuğum nefesimi verdim.
"Gerek yok. Arabayla takip edeceğiz."

Yutkundu. "Ben senin arabana binmem." derken her kelimenin arasında bir nefeslik boşluk bırakmıştı.
"200 ₺?" diye teklifimi öne sürerken tek gözümü kısmıştım.
"Ayrıca o çok beğendiğim kırmızı tişörtü alırım." Küstah. Benimle pazarlık ediyordu.
"Olmaz. O tişörtün değerini biliyor musun?"
"  O zaman kendi işini hallet." derken elini havaya kaldırmış tırnaklarını inceliyordu.
"Tamam pes. Hadi arabaya bin." dememden sonra sevinçle yanağımdan öptü. Ona gerçekten dayanamıyordum.  Ela'dan sonraki en yakın arkadaşım oydu. Birlikte o kadar çok şey atlatmıştık ki. Birbirimize benzediğimizi söyleyemezdim ama birbirimizi kesinlikle tamamlıyorduk.

Arabada on dakikalık sıkıcı bir bekleyişin ardından Kayra bugün ben oradayken giydiği asker yeşili tişörtü ve siyah kotuyla evden çıktı.

"Kuş kafese girdi."

Zeynep'e kafamı çevirdim. Omuz silkti "Ne? Madem casus kıyafetim yok o zaman ben de havalı kelimeler kullanmalıyım. Ha bir de takma ad var. Seninki yavru kurt benimki anne kurt, tamam mı?"

"Tamam." deyip elimi çakması için uzattım. Zeynep sabır dilercesine bana baktı. "Bir de özel hareketimiz olmalı. Elini böyle yumruk yap."
Talimatına uyarak elimi yumruk yaptım. Kendi yumruğunu benimkine çarptıktan sonra parmaklarını açtı ve bileğini aşağı yukarı oynatarak elini geri çekti. Ben de aynı hareketi yapmaya çalıştım.
"İşte böyle bebek. Aferin." diye beni kutladığında kıkırdadım.
Kayra arabayı çalıştırıp düz yolda ilerlemeye başladı. Kavşağı döndükten sonra ben de aynı yolda ilerledim. Tek istediğim beni fark etmemesiydi. Hem daha dün ona bir daha araba sürmeyeceğim konusunda söz vermiştim.

"Anlat bakalım. Neden takip ediyoruz Kayra'yı." Gözümü kısa bir an yoldan ayırıp Zeynep'e baktım. 
" Çünkü onda bir gariplik var."
"Ne tür bir gariplik."
"Aşinalık?"
"Aşinalık. O da ne demek? "
"Şöyle ki... Ben de bilmiyorum. Kayra bizim karşı eve taşındıktan sonra siyah bir araba beni izlemeye başladı. Dedem benden Kayra'nın evine girmemi istedi. Bütün bu olaylar çok garip ve benimle ilgili olduğunu hissediyorum. Kayra'nın evi normal bir ev değil."
"Kafam karıştı. Seni izleyen biri olduğundan annenin haberi var mı?"
Gözümü yoldan ayırmadan kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Babanın?"
Histerik bir kahkaha attım. " Ben onun umrunda bile değilim."
Kayra arabayı otobana çıkarttı. Burada beni fark etmesi daha da zordu.

"Öyle düşünme Karen. Bu doğru değil. Her şeye rağmen o senin baban."

Beni anlamıyordu. Onun bir ailesi vardı. Annesi başka bir adamla değildi. Babası onu aldatmamıştı.

"Bu konuyu kapatsak mı?"
"Sen nasıl istersen."
Sonunda sustuğu için şükredecektim ama o hiç kapanmayan çenesini tekrar açtı. "Kayra ile ne kadar yakınsınız?"
"Birlikte yattık." Bana oldukça normal gelen bir cümleydi ama Zeynep arkamızdaki beş arabanın duyabileceği tiz bir sesle "Ne!" diye bağırdı.

Gözlerimi kıstım. Bir yandan  konuşup bir yandan yola odaklanmak çok zordu. "Hayır seni fesat. Birlikte yattık derken uyumayı kastediyordum." Az önceki öyle bir tepki verdiği için pişman olur sanıyordum ama yine aynı sesle "Ne!" diye bağırdı.
"Kes sesini. Bu kadar çok tepki vermeni gerektirecek bir şey yok. Beni kötü hissettiriyorsun."
"Başka ne yaptınız?" Anlamıştı. Korkarak sorduğu soruya ne yazık ki korktuğu cevabı verecektim. " Beni öptü."

DaimaWhere stories live. Discover now