''Sende iyi ki benim oldun. Benim Melek'im oldun..''

Ateş, hızını azaltarak yolda olan gözlerine rağmen elindeki sıcaklığı kavrayarak dudaklarına götürdü. O an gözleri ona bakan yosun yeşili gözlerde birleşirken ''En güzel iyi kimsin... Tıpkı en güzel duam olduğun gibi..'' dedi.

Ardından elindeki sıcak avuca bir öpücük daha kondurarak gözlerini zorlukla çekti Melek'ten. Melek ise transa geçmiş gibi gözlerini Ateş'ten çekemiyordu. Uzun süre kalan bakışları sayesinde genç adamın yan profilini hem aklına hem de yüreğine kazımıştı. Beyaz tenine renk ve çekicilik katan kirli sakalları, güldükçe kırışan göz kenarları ve gülümsemesiyle büyüleyen küçük gamzesi... Genç adamın yan profili bile bu kadar büyüleyiciyken Melek onun yüzüne doğrudan baktığında yutkunmadan edemiyordu. Sevdiği adamın yüreği kadar yüzü de büyüleyiciydi ve Melek ona baktıkça ayrı hayran kalıyor onunla konuştukça ayrı hayran kalıyordu.

Ateş Sağlam onu her şeyiyle büyülüyordu...

Arabayı sahile doğru süren Ateş, gördüğü balıkçıyla dururken Melek'e dönerek, ''Sen burada bekle güzelim. Ben hemen geliyorum..'' dedi.

Melek, başıyla Ateş'i onaylarken arabadan çıkan adamın ardından onu izlemeye başladı.. Ateş'in hareketlerini hayranlıkla seyrederken onun buraya yabancı olmadığını da anlamıştı. Balıkçıyla sıcak konuşması genç kızın da yüzünü gülümsetirken birkaç dakika sonra gelen Ateş'le ona doğru döndü.

''Bakıyorum da buralara hiç yabancı değilsin.''

''Tahminlerinde nokta atışı yapıyorsun güzelim. Bunaldığımda, yalnız kalmak istediğimde açıkçası kafa dinlemek için fırsat buldukça buraya gelirim. İki saatlik uzaklık gözüme pek büyük gelmiyor. Buranın samimi ortamı, bana ait olan küçük bungalov tarzındaki evim bana huzur veriyor. Şimdi oraya gideceğiz. Eminim sen de bayılacaksın.'' diyerek göz kırptı.

Melek, sevdiği adamın neşesine gülerken ''O zaman bir an önce oraya varalım..'' diyerek onun heyecanına ortak oldu.

Ateş de Melek'in heyecanlanmasıyla mutlu olurken Range Rover'ini çalıştırarak yönünü on dakikalık mesafedeki evine çevirdi. Kısa sürede bungalov tarzındaki evlerle kaplı geniş alana geldiklerinde Ateş arabasını park ederek aldığı malzemeleri çıkardı. Melek'e döndüğünde onun hayranlıkla etrafını seyrettiğini gördü. O an gülümsemesi daha da büyürken ''Meleğim ilk olarak karnımızı doyuralım sana etrafı gezdireceğim.'' dedi ve ilerlemeye başladı.

Duyduğu sözlerle bakışlarını Ateş'e çeviren Melek, onun adımlarını takip ederek etrafını incelemeye devam etti.

Ateş'in duraklamasıyla duran Melek, önündeki küçük eve hayranlıkla bakarken kendisini doğa ile baş başa olduğunu düşündü. Bungalov tarzındaki ev tamamen ahşaptan oluşuyordu. Evin girişindeki balkon küçük eve kendisine has hava verirken Melek şimdiden o balkonu çok sevmişti. Ateş'in anahtarla açtığı kapıdan içeri girdiğinde ise hayranlığı kat be kat arttı. Dışı gibi içi de tamamen ahşaptan oluşmuştu. Buna evin içindeki tüm eşya dahildi. Melek girişteki boşluğun biraz ilerisindeki şömineye kitlenmişken onun etrafına konan küçük minderlere de gülümsemişti. Tam keyif köşesi, diye içinden geçirirken bakışları bu sefer gördüğü duvar kenarına yakın olan yatak ile şaşırırken buranın bir odadan oluştuğunu da fark etmişti. Çift kişilik yatağın yanı başında olan ahşap komodin ve üzerindeki beyaz tülden yapılmış gece lambası o köşeye ayrı bir hava katarken çok büyük olmayan iki kişilik gardırop ise o köşeyi fazla kasmamış aksine o kısmın tamamen bir yatak odası görünümü almasını sağlamıştı. Melek, dikkatle her köşeyi incelerken yan tarafında ona ters kalan merdiveni ise dakikalar sonra fark etmişti. Elindeki poşetleri kapının yan kısmındaki mini tezgaha bırakıp gelen Ateş ise Melek'in şaşkınlığıyla eğlenirken ''Bu merdivende benim çatı katım. Orada ise küçük minderler ve eski kitaplarım dışında pek bir şey yok. Çoğunlukla gökyüzünü izliyorum orada.. '' dedi. Adımları Melek'e yaklaşırken elini genç kızın beline koydu.

Meleğin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin