Cevap vermek için ağzımı açacağım sırada hissettiğim sancıyla elim ister istemez karnıma gitti.

Yüzüm acıyla buruşurken, Ali korkuyla bana bakarken aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Sanırım kızımız geliyor."

●●●

Hastaneye geldiğimizde yatırdıkları sedyede acıyla bağırırken Ali'nin elini istemsizce tüm gücümle sıkıyordum. Korktuğunu görebiliyordum ama şuan ona bir şey söyleyecek halim yoktu.

"Dayan güzelim, dayan."

Doğumhaneye aldıklarında ise Ali'ye zorda olsa gülümseyerek baktım.

Ellerini bırakırken "Seni seviyorum karıcım." Dediğini duyabilmiştim yalnızca.

○■●□○■●□○■●

Genç adam hâlâ 'baba' olduğuna inanmakta zorluk çekerken neredeyse onun bir eli kadar olan bebeğine bakıyor, gözlerinin dolmasını engelleyemezken bunu birinin görmesini umursamıyordu. Bugün onun belkide en mutlu günüydü. Bugün sevdiği kadından ve kendisinden bir parça olan meleği gelmişti dünyaya. Umut etmeyi tekrar hatırlatmıştı kalplere.

Uyuyan bu minik varlık onların dünyasıydı. Artık o gülünce gülecek, o ağlayınca ağlayacaklardı.

Ali, aklından geçen hayalleri gülümseyerek düşünürken arkasından gelen sesle gözündeki yaşları silip Samira'nın söylediklerine kulak verdi.

"Ağabey, Elif uyandı."

Genç adam içinde susturamadığı heyecanıyla gülümseyerek önce bebeğine baktı, sonra hızla karısının odasına doğru yürümeye başladı.

Odaya girdiğinde neredeyse herkesin burada olduğunu gördü. Elif annesiyle tebessüm ederek bir şeyler konuşurken Leyla Hala ve Fatma Teyze kafa kafaya vermiş bir şey tartışıyorlardı. Özgür gülümseyerek her şeyi uzaktan izlerken gözleri arada Samira'ya kayıyor, sonra derin bir nefes verip tekrar önüne dönüyordu. Samira ise git gide solan yüzünde ki gülümsemeyi engelleyemeyerek Elif'e bakıyordu. Can, ablasının yanında oturmuş ama yanlarında konuşulan konudan uzak olarak dalmış bir haldeydi. Ve Yiğit'le Duru henüz 7 aylık olan oğulları Ömer'le ilgileniyordu.

Ali'yi ilk fark eden Leyla Hala herkesin dikkatini çekerek "E baba da geldi sonunda." Deyince Elif'in gözleri zaten ona bakan Ali'yle buluştu. Birbirlerine aşkla bakan çifte herkes tebessüm ederken arkadan özlenilen neşesiyle Samira'nın sesi duyuldu.

"Az sonra minik cadı da burada olacak."

Semra Anne ve Can, Elif'in yanından ayrılırken yerlerini dolduran Ali karısının dolan gözlerine bakarak önce gülümsedi sonra gözünden akan yaşı görünce kaşlarını çatarak eliyle yaşı sildi.

"Seni seviyorum karıcım, ve dünyanın en mükemmel annesi olacağından da şüphem yok."

Çok geçmeden gelen hemşire kucağındaki miniği annesine verip odadan ayrıldı.

Ali ve Elif bebeklerine hayranlıkla bakarken şükrettiler onlara en güzel hediyeyi verene.

Yaratan ne de güzel yaratıyor dediler. Kokladılar bebeklerinin kokusunu, en derinlerine kadar.

İkisininde kalpleri adeta ikiye bölünmüştü. Minik kızlarında kendilerine benzeyen izlere rastlamış, heyecanla bunları birbirlerine söylemişlerdi.

Bembeyaz teni ve açık kahverengi saçlara sahip kızlarının upuzun kirpikleri ikisini de şaşırtmıştı. Ali yeni bir imtihana girmiş gibi hissetti kendini, bu kadar güzel olabileceğine inanamadı. Elif, dualar mırıldanarak baktı kızına.

ÇÖL YAĞMURUMDär berättelser lever. Upptäck nu