2. Bölüm

113 47 12
                                    

"Hükümdarlığınızı kabul ediyorum" dedi can havliyle.

Diana uzun bir süre onu süzdü. Canını kurtarmak için söylediğini biliyordu. Hükümdarlığını kabul eden birisini de öldüremezdi.

Kılıcını tekrar kılıfına koydu. "Umarım bir hata yapmazsın. Aksi takdirde başını vücudundan ayırırım."

Arthur sadece yutkunabildi. Hala kalbi deli gibi atıyordu. Zorlukla ayağa kalkıp arkasında ki duvara tutundu. Midesine kramplar giriyordu.

Diana yıllardır hayalini kurduğu tahta oturdu. Göğsünü gere gere oturduğu tahtın verdiği gücü hissetti. Güç başını döndürdü. Salondaki herkes önünde diz çöktü. Gülümsedi. Şimdi anlıyordu herkesin neden tahtı istediğini. Herkes ayağa kalktı.

Yeni fedaisi olan Alberto tacını taktı. Diana'nın kalbi hızla atıyordu. Sonunda hayalleri gerçek oluyordu.

"Bunu kutlamamız lazım majesteleri" dedi Casio. "Eminim ki halkınız sizi görmek için sabırsızlanıyordur"

"Hadi meydana inelim" Diana görkemli tahtından kalktı. Pelerini arkasında uçuşuyordu. Sarayın dışına çıktı.

Atını hazırlayıp kapıya getirdiler. Atının adı Agrios'tu. Agrios, vahşi demekti. Atına tam da uyuyordu. İki yıl önce bir çiftçi hediye etmişti. Çok güzel bir attı. Bembeyazdı. Yeleleri örülmüş uçlarına kırmızı kurdele bağlanmıştı. Üç tane örgünün ucunda duran kırmızı kurdeleler güzelliğine güzellik katıyordu. Güzel olduğu kadar vahşiydi de. Diana'yı sayısız defa üzerinden atmış ve kaçmıştı.

Diana, Agrios'a binip pelerini düzeltti. Adamlarıyla birlikte saraydan çıktı. Önünde iki tane, sağında solunda birer tane olmak üzere adamları duruyordu. Geriye kalanlar ise arkasından geliyordu. Casio en arkada kalmıştı.

Birkaç dakika sonra şehre indiklerinde Diana gördüklerinden hiç memnun değildi. Şehir terk edilmiş bir kasabayı andırıyordu. Ortalıkta kimse kalmamış, pencereler sıkaca kapatılmıştı. Diana arkasına dönüp Casio'ya gelmesini işaret etti.

"Gerçekten sabırsızlanıyorlarmış"

Agrios huysuzlanmaya başladı. İleri geri yürüyüp, kişniyordu. Atın üzerinden inip yürümeye başladı.

"Majesteleri belki meydanda birileri vardır" dedi Casio.

Diana attan indiği için herkes attan indi. Yürüyerek meydana indiler. Diana'nın iyice suratı düştü. Bir kaç tüccarın dışında kimse yoktu. Tüccarlar onu görünce önünde eğildiler. Diana kalkmaları için işaret etti.

Tüccarların şaşkınlığı yüzlerinden okunuyordu. Zirâ şimdiye kadar gittikleri hiçbir yerde kadının taç giydiğini görmemişlerdi.

"Majesteleri affınıza sığınıyorum ama tahta oturmamanız gerekmez mi?"

"Taht erkeklerin değildir. Taht hak edenindir"

"Çok genç olduğunuzu görüyorum ve ayrıca deneyiminiz de yeterli olmayabilir"

"Şimdiye kadar tahta geçenlerin yeterli deneyimleri vardı fakat hiçbiri bu ülkeyi ileriye taşıyamadı. Doğru taktik ve strateji ile deneyimsizliğimin üstesinden gelebilirim"

"Fedaileriniz size güveniyorsa bizde size güveniyoruzdur" Adam önünde saygıyla eğildi.

Diana'nın keyfi birazcıkta olsa yerine gelmişti. Meydandan çıkıp şehirde dolaşmaya başladılar. Oynayan perdeler gözünden kaçmıyordu. Onu istemeseler de merak ediyorlardı. Ona bakanlar güzelliğinin büyüsüne kapılıyordu. O geçip gidince çok genç olduğunu ve onları ölüme sürükleyeceğini konuşuyorlardı. Güzel olabilirdi ama halkı ondan nefret ediyordu. Bunun büyük kısmı üç yıl önceki dedikodulara dayanıyordu.

Diana Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin