6- 285. Gün

1.1K 152 23
                                    

Gün 285 ancak benim paralarda değil iki ay, 20 günü kurtaracak dahi durum kalmadı.

Suyunu çekti hepsi kısaca.

O yüzden yüzümü karartıp annemlerden para istedim. Ama parasını rahatça harcamaya alışan biri oldum çıktım. İstanbul'a dönünce ne yapacağımı bilemiyorum. Bir şekilde para kazanmam lazım ancak kafede çalışmak falan gibi bir duruma ailemin ya da kötü anılarımın izin vereceğini sanmıyorum. Bir yolunu bulmam lazım.

Bir de Erdem'e, buradaki çocuklara çok alıştım. Resmen İstanbul'dakinden çok çevrem var burada. Bırakıp gitme fikri beni çok üzüyor.

Ama yapılacak bir şey yok, dönme vakti yaklaştı.

***

Yatağımda uzanmış Capital Cities'den Origami eşliğinde şarkının aksine sıkıcı konuları düşünürken kapı çaldı.

Kerim'dir.

Koştur koştur kapıyı açmaya gittim. Beklediğim gibi Kerim'di. Sırıtarak elindeki torbaya baktım.

"Malı getirdin mi?"

Gülümsedi.

"Getirdim."

Haluk içerden garip garip bize baktı, Erdem'e döndü. "Ne malı lan ne diyor bunlar?" Erdem oralı bile olmadan cevap verdi. "Patlayan şeker." Haluk bize boş boş baktı.

"Tam buldunuz birbirinizi."

Kerim salona geçip Haluk'la Erdem'in yanına oturdu.

"N'aber beyler?"

Onlar hoşbeş ederken ben Kerim'in elinden torbayı alıp beyaz yumuşak halımızın üzerine oturdum. Ben şekerlerin paketini açmaya çalışırken Erdem bana memnuniyetsiz memnuniyetsiz baktı.

"Kızım şu üstündeki nedir ya, göz zevkimiz perişan."

Üstümde paçalı don misali garip boylu şortum ve fırfırlı pijama üstümle oturmama rağmen sözlerini umursamayarak şeker ikram ettim. Yüzünü ekşitip bana baktı. "İstemez."

Haluk'a döndüm. "Sen?" Kafasını hayır der gibi iki yana salladı. Kerim'e döndüm, önümdeki boş yere avcumla pat pat vurdum. Gülümseyerek koltuktan kalktı önüme oturdu. Açtığım paketlerden tekini onun eline tutuşturdum.

"Biir, kii, üç."

İkimiz de paketleri ağızlarımıza boşaltıp, ağzımız açık vaziyette birbirimize yaklaştık. Çıtır çıtır sesleri dinlemeye başladık.

Evet saçma ama eğleniyoruz.

Biz kahkahayla gülerken Erdem Kerim'e döndü. "Sen bu kıza yaranacağım diye mi yapıyorsun bunları? Bunu tavlamak için bu kadar zahmete değmez bence."

Sinirden şekerleri çatçat çiğnedim. "Hadi lan ordan domuz."

Kerim hala patlayan şekerleriyle bana yaklaştı, kafamı sıkı sıkı tutup sesleri dinletmeye çalıştı. Gülerek kurtulmaya çalıştım, birlikte yere yapıştık.

***

Kitapçıdaki 'elektrik' alıp verdiğimiz günden beri Kerim'le 'takılıyoruz'. Karşılıklı işimize geliyor böylesi. Ona açıkça söyledim az bir sürem kaldığını, aşk aramadığımı, ilişki aramadığımı. O da uzun zaman önce sorduğum soruya cevap verdi.

Kerim ilişki, aşk insanıydı.

Son ilişkisi 2 yıl sürmüştü. Ve de ben onun tarzı değildim. Bana aşık da değildi. Bu gerçek hala değişmedi.

Kime Ne 2: Masumiyetin SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin