Kollarında Uyku

83.6K 432 46
                                    

Titremelerim dururken kapanan gözlerimi ürkekçe araladım. Hala sert olmakta olan erkekliği uyuştuğunu hissettiğim kadınlığımın üzerinde duruyordu. Boynuma düşmüş kafasını kaldırırken eli yanağımın üstünde yerini aldı.

Bu nasıl bir şeydi! Hayatımda böyle bir zevk aldığımı hatırlamıyordum.

Nutella yerken bile dostlar.

Ve Nutella'dan çok daha feci bir şeyi yemiştim.

Gene öyle bakıyordu. Öyle bir bakıyordu ki, çok hızlı eriyordum. Sanki güneş tam arkamdaymış gibi.

Ben de Adanalı'lar gibi güneşe ateş mi etsem?

Eli aşağıya inerken belimde durdu ve kolu da olaya girdi; kolu belimi kavradı. Dudaklarını alnıma bastırdı ama dudaklarıma bastırmış gibi o güzel dudaklarını, aralayamadım dudaklarımı. Alnımdaki sıcaklığın tarifinin güzelliğinin, mükemmelliğinin, muhteşemliğinin tarifi yok.

"Kimsin sen?" diye fısıldadı.

"Bakıreliğini aldığın kız."

Bunu söyledikten sonra suratındaki şaşkınlık hemen yerini aldı ve o şaşkınlığı izlerken söyleyeceklerini merakla bekledim.

Kapanan gözlerimi yavaşça açarken dikkatle bana bakan kahverengi gözlerine baktım.

Kahverengi gibi sıkıcı bir renk o kadar özel duruyordu ki onda.

Oysa sadece kahverengiydi.

Ama bir şey söylemedi. Sadece bana işkence edecek bir yavaşlıkla dudaklarını dudaklarıma yaklaştı.

Milimler. Göğüs uçlarım, gövdesiyle buluştu ama dudaklarımız ayrıydı. Yaklaştı. Nefesi dudaklarımın her bir zerresini okşadı. Ve o yumuşak eti hissettim dudaklarımda.
Dudaklarım sahibini bulmuş gibi o dudaklara kendini bastırdı.

"Ve ikinci öpüşünü aldığın kız." diye fısıldadım dudaklarım dudaklarına çarparken.

Büyülenmek mi? Sihirli Annem final olmamış mıydı yahu?
Ama bana öyle bakıyordu. Büyülenmiş gibi. Sanırım Sihirli Annem bitmedi, kandırılıyoruz. Kesinlikle güneşten sonra onları ateşlemeliyim.

"Bu kadar acemiyken nasıl bana hayatımın en iyi seksini yaşatırsın, aklım almıyor."

Gözlerim kırpıştı ama dilim gözlerimin aksine hareketsiz kaldı. Ne söyleyeceğimi bilemedim. Yan yattı. Ben de ona doğru dönerken elimi başımın altına koyup ona baktım.

"Sabaha kadar o küçük deliğine birçok şey yapmak istiyorum, "

Gözlerim irileşti.

Dostlar.

Daha açıkça söyleyemezdi.

Ama size tercüman olabilirim.

Diyor ki, seni sabahlara kadar becerebilirim.

"Çığlık attırdım sana. Canını çok yaktım mı?" diye sordu kibar bir sesle. Yüzümün önüne düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırırken terden nemlenmiş alnına baktım.

"Acıya alışığım." dedim omuz silkip.

Acıya hiç olmadığım kadar alışığım.

"Nasıl söylemezsin?" dedi dehşete düşmüş bir sesle.

"Doğum kontrol hapı kullanmıyorum."

İtiraf iki.

Yavaşça yutkunurken bu sert bakışlı adamın, tabiri caizse ağzıma edeceğini düşünmüştüm ama sadece bunu dedi: "Sen de prezervatifsiz yaptığım ilk seksimsin."

Gülümserken ne kadar yorgun olduğumun farkına varmıştım. "Ah, o kadının ne demek istediğini anlıyorum. Cidden düzdün beni." dedim gülerken. O da gülümserken "Gel." dedi ve beni göğsüne çekti. Yüzümü buruştururken inledim.

"Ne oldu?"

"Bir şey yok."

Sadece kasıklarım hıçkıra hıçkıra ağlamak istememe neden olacak bir şekilde ağrıyordu. Hepsi bu. Kafamı sıcak göğsüne yaslarken doğrulup beyaz çarşafı üzerimize çekti. Kolları belimi kavrarken bu dayanılmaz acıya rağmen mutlu hissediyordum.

Huzurlu.

Yıllar sonra huzurlu.

Yıllar sonra çok özel.

Güzel.

Onun gibi güzel.

SERT #WATTYS 2016Where stories live. Discover now