Ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkarıp fortmantoya fırlattım. Çantamdaki lastik tokayla saçlarımı toparladıktan sonra salondaki üçlü koltuğa uzandım. Yorulmuştum.

"Ne içersin?"

Başımı kaldırıp mutfağa ilerleyen Pamir'e baktım. "Su." dediğimde cevap vermeden mutfağa girdi. Gözlerimi kapadım ve kolumu gözlerimin üstüne attım.

İki yıl olmuştu. Koskoca iki yıl. Çağlar'ı geride bırakalı çok olmuştu. Bu iki yılda çok değişmiştim ve birçok şey fark etmiştim. Mesela, Çağlar'ı düşündüğüm kadar çok sevmiyormuşum. Ayrıldıktan sonra çok fazla aşk acısı çekmemiştim. Bir iki gün ağladıktan sonra içimdeki acı da gitmişti. Zaten sonrasında Pamir'le tanışmıştım.

İlk başta benden oldukça büyük olduğu için onunla fazla muhabbetim olmamıştı. Fakat onu gördükçe ve yavaş yavaş tanımaya başladıkça iyi bir insan olduğunu anlamıştım. Çağlar gibi değildi. Bunu her ne kadar itiraf etmek beni üzse de, şu anda benim için Çağlar'dan daha değerliydi.

''Mira.''

Pamir'in sesini duyduğumda kolumu çektim ve gözlerimi araladım. Elindeki suyu ve kahveyi sehpaya bıraktıktan sonra bacaklarımı kaldırıp koltuğa oturdu. Bacaklarımı dizlerinin üstüne bıraktıktan sonra kahvesini eline aldı. 

''Ee, bu yaz ne yapıyorsun?''

Bacaklarımı çekip doğruldum. Sehpadaki suyumu elime alıp yudumlamaya başladım. 

''Büyük ihtimal abim ve yeğenimle Marmaris'te olacağız. Sen ne yapacaksın?''

''Şirketten vakit kalacağını sanmıyorum. Ama işlerimi ayarladığımda Bodrum'a gidebilirim.''

Başımla onayladım. İki yıldır bu konuşma ikimiz için de rutin olmuştu. 

Elimdeki su bardağını sehpaya bırakıp dağılmış saçlarımı yeniden topladım. Soluma baktığımda Pamir'in pür dikkat beni izlediğini gördüm. Gözlerimi kıstım.

''Niye öyle bakıyorsun?''

Başını iki yana sallayıp önüne döndü.

''Bu doğru değil.''

Anlamazca suratına baktım.

''Ne doğru değil Pamir? Ne diyorsun?''

Cevap vermeden kahvesini bırakıp ayağa kalktı.

''Hadi gel. Seni evine bırakayım.''

''Evime mi? N'oldu ki birdenbire. Yanlış bir şey mi söyledim?''

''Seninle alakası yok. Tamamen benimle alakalı.''

İsterik bir şekilde gülüp ayağa kalktım. Dengesizler listeme biri daha eklenmişti sanırım. Kapıya doğru ilerleyip fırlattığım ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve çantamı elime aldım. Kapıyı açıp dışarı çıktım ve Pamir'in gelmesini beklemeden bahçe kapısına ilerledim. Buradan bir taksi geçeceğine emindim.

"Mira! Bekle."

Onu umursamadan caddeye çıktım ve ileride gördüğüm taksi durağına gitmeye başladım. Pamir'in arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlıyordum.

Durağa gelince taksilerden birinin kapısını açıp binecektim ki, kolumdan tutup kendine çevirdi.

"Mira, yapma böyle n'olur. Beni de üzüyorsun."

"Peki ben? Ben üzülmüyor muyum? Tek sorun aramızdaki yaş farkı mı?"

Derin bir nefes aldı.

Abim Where stories live. Discover now