Bölüm 16

11.7K 530 143
                                    

*DÜZENLENDİ*

Bölüm 16

8 ay sonra;

"Ateş!"

Ecem Abla'nın bağırışını duyduğumuzda, abim hızla oturduğu yerden kalkıp yukarıya fırladı. Ben de peşine takılıp abimle Ecem Abla'nın odasına girdim. Ama gördüğüm şey, istemsizce durmama neden olmuştu. Her yer kandı ve...

Abim Ecem Abla'yı kucağına aldığı gibi hızla aşağıya gitmeye başladı.

"Mira, çabuk arabanın anahtarlarını alıp arka kapıyı aç."

Dediğini yapıp salondan anahtarları aldım ve dışarı çıktım. Anahtarla arabayı açtıktan sonra arka kapıyı açtım. Hızla gelip Ecem'i arka koltuğa yatırdı ve anahtarı elimden alıp arabaya bindi. Arabayı çalıştırıp uzaklaştığında kapının önündeki korumaya baktım. Bakışlarımı gördüğünde suratına bezgin bir ifade yerleşmişti. Bu adamı da her yere sürüklüyordum.

"Mira Hanım, lütfen."

Başımı iki yana salladığımda pufladı ve arabayı getirmeye gitti. Geri geldiğinde arabaya bindim. Abim hangi hastaneye götüreceğini söylememişti ama daha önceki kontrolleri bizim hastanemizde yapıldığı için büyük ihtimalle oraya gitmişlerdi.

***

Arabadan indikten sonra hastaneye koştururken, sanki daha önce yaşadığım olayı yaşıyordum. Ve nedense bu sefer boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Kapıda gördüğüm hemşireden doğumhanenin yerini öğrendikten sonra asansöre koştum. Ben içeri girmeme rağmen yanımdaki koruma yetişememişti. Gülerek ona el salladım kapı kapanmadan önce.

Asansörün içindeki insanlar gülümseyerek bana bakarken dudaklarımı büzdüm. Bebekmişim gibi muamele yapıyorlardı ya!

Asansör 4. kata çıktığında, indim ve sağa döndüm. Koridorun sonunda abimi gördüğümde hızla yanına gittim. Ameliyathanenin içinden Ecem Abla'nın çığlıkları duyuluyordu.

Abimin yanına oturup, ameliyathaneden doktorun çıkmasını beklemeye başladım. Uzun bir süre sonra Ecem Abla'nın çığlıkları kesildiğinde ameliyathanenin kapısına baktım. Henüz çıkan kimse yoktu.

Yarım saatin sonunda doğumhanenin kapısında doktor göründüğünde ayağa kalktık. Doktorun yüzünde üzgün ve bezmiş bir ifade vardı.

"Doğum çok zorlu geçti. Bebeği kurtardık fakat maalesef anne hayatını kaybetti. Başınız sağolsun."

İşte şimdi, abimin gözümün önünde yıkılmasını izliyordum.

***

Ecem Abla'nın ölümünün üzerinden 2 gün geçmişti ve bugün cenazesi vardı. Abim dağılmıştı, bu iki gün içinde bir kere bile Mirel'in yüzüne bakmamıştı. Mirel, abimin bebeğiydi.

Birkaç saat sonra annemler eve döndüğünde, Mirel'in pusetini sallamayı bırakıp yanlarına gittim. Abimin gözleri kıpkırmızı olmuştu. Bana bakmadan merdivenlere yöneldi. Yaklaşık 2 dakika sonra odasının hızla çarpma sesi geldi.

Bir şey demeden içeri girdim ve pusetteki Mirel'i kucağıma aldım. Çok küçük olduğu için kucağıma almaya korksam da, dikkatli olmaya çalışıyordum.

Aslı Abla, gelip Mirel'i kucağımdan aldı ve emzirmek için yukarı çıkardı. Aslı Abla, Mirel'in süt annesiydi. Kendisinin de 2 aylık bir çocuğu vardı. Paraya ihtiyacı olduğu için süt annelik yapıyordu.

Herkes gelip de mevlit okunduktan sonra Esma annem yanıma geldi ve sıkı sıkı sarıldı. Ecem Abla'yı tanımasalar da, abime ve bize çok destek olmuşlardı.

Abim Where stories live. Discover now