Annem Ali'yle sohbete dalmışken mutfağa gidip yemeklerde göz gezdirdim. Sonra annemin arkamdan "Samira'yı aradın mı Elif?" diye bağırışıyla mutfaktan çıkıp oturma odasına gittim. "Aradım aradım. Az sonra burada olur o da." diyerek koltuğa oturdum.

"Özgür?"

"Ben aramıştım evdeyken ama Ali sende bi arasana."

"Tamam." Ali yanımızdan kalkarken annem de mutfağa yemeklere bakmaya gitti. Çalan kapıyla bende ayaklanıp kapıyı açtım. Samira beni görünce zoraki bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve günden güne solan yüzünü yere eğip içeri girdi.

"Hoş geldin kuzum." dedim ve o da "Hoş bulduk." diyerek sarıldı. Kapıyı kapatıp soran gözlerle ona baktım.

"Ee ne yapıyorsun? Aradığın sorduğun yok."

"Ne yapayım Elif'im işte bil-"

Samira'nın lafını kesen kapı zili, bana çatık kaşlarla bakmasını sağlamıştı.

"Elif? Başka kim gelecekti?" İmalı ses tonuyla sanki bilmiyormuş gibi konuşmaya başladım.

"Annem sana haber vermedi mi?"

"Semra Teyze bana bir şey söylemedi. Umar-"

Bir kez daha çalan zille "Kuzum açalım artık?"

Nefesini dışarı üfleyip topuklarına vura vura oturma odasına geçti.

Kapıyı açarken gülümseyen Özgür'e bende gülümseyip "Hoş geldin." dedim.

"Hoş bulduk yenge." deyip içeri girdi.

O tam odaya ilerlerken odadan "Semra Teyze yine döktürmüşsün!" diye bağırarak çıkan Samira'yı görünce biran afallasa da birbirleriyle konuşmadan yanlarından geçtiler. Ben bu manzarayı izlerken yanıma ne zaman geldiğini anlamadığım Ali belimden sarılıp "Ne oluyor burada?" diye fısıldayıp geri çekildi.

"Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası Samira ve Özgür'de hala etkisini sürdürmeye devam ediyor."

Ali anlamaz gözlerle bakarken ben gülümseyerek içeri girdim. Onlar Özgür'le otururlarken içeride bizde mutfaktaydık.

Annemle Samira sohbet ederken bende Can'ın yanına gidip biraz muhabbet ettim. Babamı kaybetmek onda çok büyük hasar bırakmıştı ama annem için güçlü görünmeye çalışıyordu. Girdiği sınav stresi ise hala bitmiş değildi.

Ona zor şer kahkaha attırıp aşağı inerken Ali ve Özgür'ün fısır fısır konuştuklarını fark ettim. Dinleyip dinlememek arasında muallakta kalırken beynimin hain ısrarına direnemedim ve biraz kulak kabartıp dinledim.

"Yağız'ı buldum bulmasına ama herifi hala polise teslim etmedim."

"Ne demek teslim etmedin ağabey! Nerede şimdi?"

"Bizim şu eski depoların birinde başına adam dikip kendine gelmesini bekliyorum."

"Ne? Neden kendinde değil diye sorsam-"

"Haşat ettim."

"Elif'in bundan haberi var mı?"

"Sus lan. Ne haberi? Kız daha yeni yeni toparlamaya başladı."

Duyduklarım bende deprem etkisi yaratırken elimi ağzıma bastırıp ses çıkarmamaya çalıştım. Yağız'ın evlatlık olması bir kenara bunu bana daha yeni söylemelerine tabi ki tepkisiz kalmamış anneme bir sebep için diretmiştim. Ama söylediği tek şey "Baban beraber büyümenizi istedi. Zaten o da bunu öğrendikten sonra evden uzaklaşmaya başladı." Annem kesinlikle kayıtsız kalmazdı bu duruma ama onu engelleyen bir şeyler vardı. Üzerine gitmiyor bu berbat olayı unutmaya çalışıyordum.

ÇÖL YAĞMURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin