the nice one|smut|

Começar do início
                                    

"İçki?" dedi bana verdi.

"Pas." gülümseyerek söyledim.

"Pekala, içecekler için fazla değil he?" kafamı salladım.

"Tamam sorun değil."

Baş ağrım geri gelmeye başlamadan önce bir bütün etrafında oturduk.

"Sen iyi misin?" Luke şakaklarımı ovmamı izlerken sordu.

"Evet sadece baş ağrılarım geri geldi." dedim.

"Oh tamam, burada daha sessiz bir yer biliyorum." elimi elinin içine alırken söyledi ve kilitli bir kapıya kadar koridor boyunca bize liderlik etti onun odası olduğunu düşündüğüm odaya girdik.

Çok şükür oda ses geçirmezdi.

"Kendi yatak odanın kapısını açmak için anahtar mı lazım?" sordum.

"Hayır sadece bu partiler sırasında kilitliyorum çünkü sadece Tanrı ne olacağını bilir." kıkırdadı.

Yatağında biraz garip bir sessizlik içinde bir süre oturduk.

"Yani baş ağrın nasıl."

"Sanırım gitti."

"Tamam yani dışarı çıkmak ister misin?" diye sordu.

"Hayır, gerçekten değil." güldüm.

"Oh pekala, peki oraya gitmekten daha eğlenceli şeyler yapabiliriz." dedi ve şimdi biraz gergin hissettim.

"Ne gibi?" Zaten hemen hemen ne istediğini bilerek sordum, ama onu inkar etmek gibi bir niyetim yoktu, partideydim, bir çeşit eğlenceye ihtiyacım vardı vebu mükemmel bir şeydi.

"Bana son zamanlarda neler yaptığını bilmiyormuş gibi davranma." bana yumulurken söyledi.

Yutkundum, ne diyeceğimden emin değildim.

Rahatsızlığımdan hafifçe güldü, dudaklarını benimkilere bastırmak için eğildi.

Bir şekilde dili ağzımda sona erdi ve benimki de onunkinde sona erdi, elleri ceketim de ve atletimde çalışırken, ikisini de kendisininkilerle beraber çıkardı.

"Bununla iyi misin?" yıldırım hızıyla ereksiyonlarımızı sürterken sordu, kafa salladım.

"İyi." o yetenekli elleri kotlarımızın düğmesini açarken dudakları benimkilerle bağlantılıyken sırıttı.

Baksırlarımızı birlikte çıkardı (tabii ki bir mücadele ile) ve çekmeceden yağ çıkardı. Eline garip bir madde döktü ve alaycı el hareketleri ekleyerek hepsini sertliğimin üstüne ovalamaya başladı.

"Luke dur yoksa ben ge-" ve öyle durdu.

Bana düşmeden önce kendini hizaya getirdi ve nasıl iyi hissettiğimi bağırdım.

"Luke Tanrı aşkına hareket et." sızlandım.

Aşağı geri dönmeden önce kendini yukarı çekti, resmen daha hızlı gitmesi için yalvarana kadar yavaş bir hızda vuruyordu.

Temposu hızlandı ve midemin bu aşırılık için kilitlendiğini hissediyordum.

"Luke gel- SİKTİR!!" Kalçalarını dairesel çevirirken çığlık attım ve onun derin içine serbest bıraktım.

Kendini çıkardı ve benim görüşümde kendini tatmin ederken yüksekten bana bakıyordu.

"Mm-mik-mm" sızlandı ve yakın olduğunu biliyordum o yüzden kalktım ve onu izledim, görünce sikimin seğirdiğini hissettim.

"KAHRETSİN MİCHAEL" iklimizin de her yerine gelmeden önce yüksek sesle bağırdı.

Yanımda yere yığıldı ve ağır ağır soluduktan bir süre sonra ayağa kalktı ve bir bez aldı, ikimizi de temizledi.

Geri aşağı düştü ve beni göğsüne çekti, çıplak olarak sarıldık.Garip? Evet. Rahat? Evet.

----

Ertesi sabah sessiz bir evde ve Luke'un kolları altında mahsur kalmış olarak uyandım.

"Luke..." Onu itmeye çalışırken dedim ama sadece hafifçe kıkırdayarak üstüme yuvarlandı.

"Beni boğuyorsun lanet dev." gülerek üstümden yuvarlanırken inledim.

"Dün gece ki olayın zararını araştırmaya gidelim mi?" sordu.

İkimizde ayağa kalkarken güldüm ve baksırlarımızı giydik.

Odadan dışarı yürüdük ve keşke hiç yapmasaydık, her yer domuz ahırı gibiydi.

"Hoş" diye mırıldandı.

"Bir yardımcı ister misin?" Sordum ve güldü.

"Bu güzel olurdu."

...

mutan köpek: orda asıl yazan şey, groaner. Ama inleyen, sızlayan demekti ve çok anlamsız oluyordu. Görsellerden bakınca köpek gibi bir şey çıktı. Bende öyle yazıverdim.

Bölüm yazarı; mukeskitty /muke imagines adlı wattpad kitabından.      

muke imagines |fluff&smut|Onde histórias criam vida. Descubra agora