"Kendini üzmemen gerek."
"Bundan sanane..."
"Artık iki kişisin sen. Ben bu konulardan çok anlamam ama bir annenin üzülmemesi gerektiğini bilecek yaştayım." Başını Timuçin'e çevirdi Sanem.
"Doğuracağımı da nereden çıkardın?" O zaman kaşlarını çattı Timuçin.
"O da ne demek? Çocuğuma zarar verirsen..." sözlerini tamamlayamadan, İsterik bir gülümseme attı Sanem ve ayağa kalktı.
"Hala ya, hala bencilsin. Çocuğumuz bile diyemeyecek kadar bencil." Diyerek gidecekken kolunu tutup kendine çekti onu Timuçin.
"Sakın çocuğumuza zarar vermeye kalkma Sanem. O senin kadar benimde parçam. Bir başkasının yada dünyanın ne dediği umurumda değil. Ama eğer ona zarar verirsen geriye senden bir şey bırakmam." Yüzüne öfkeyle bakarken Sanem, gözlerini kıstı Timuçin. "İkinizde bana aitsiniz." Kolundan çekerek kaldırımın önüne getirip yoldan bir taksi çevirdi Timuçin ve Sanem'i bindirdi.
"Hanımefendiyi vereceği adrese kadar bırak. Eğer yolda inmek isterse sakın izin verme." Dediğinde Şoför biran ne diyeceğini şaşırdı. Timuçin keskin gözlerle adama baktığında adam itiraz etmeden başını salladı ve yola koyuldu.
************
Saat dokuzdu. Her şey tamamdı işte. Bir kez daha çevresine baktı Eren. Kendini yenilmiş gibi hissediyordu ne garip. Gülümsedi. Elinde yalandan kocaman rengarek oyuncak zaferler vardı. Ve işte geriye korkunç bir gerçekle baş başa kalmıştı. Eline valizi alacakken hızla kapı çalındı. Biran kalbi korkuyla attı ve kocaman gözlerle kapıya baktı. Valizi ayağıyla yatağın altına iterken birden dikildi ve bu kez zil şiddetle çalmaya başladı. Yavaşça adımlarken, hızla nefes alıp veriyordu.
"EREN. İÇERDESİN BİLİYORUM AÇ ŞU KAPIYI."
Gelmişti işte. Yine, yeniden.
"G, git buradan Timuçin."
"Eren. Aç dedim şu kapıyı." Kapı bir kez daha yumruklanmaya başladığında Eren de öfkeyle kapıya yumruk attı ve kollarını dayayarak başını eğerken söylendi.
"Git Dedim sana sağır mısın lan. Bütün apartmanı başımıza mı toplyacaksın."
"Kes lan sesini, ben kırmadan adam gibi açarsan kimse rahatsız olmaz."
"Ben rahatsızım ama senden ben. Ne istiyorsun benden. İşi yokuşa sürme demedim mi? Durumu sana anlatmadım mı? Baştan beri saçmalık değilde neydi yaptığımız. Ben duruyorum Timuçin. Yol yakınken sende dur."
"Geçti oğlum o tiren. Kaçırdın sen onu."
"YAPMA NE OLUR. YAPMA GİT TİMUÇİN. Git ne olur, yalvarırım. Kızgın değilim sana ne olur git. Kırgın da değilim. Ama olmaz Kuzgun. Daha fazlası olmaz sende biliyorsun zorlama. Yapma ne olur çekil kapıdan git bir daha gelme ne olur." Derken hıçkırarak ağlamaya başladığında dizlerinin üzerine çöktü Eren. Ama Kapının diğer tarafında delirmişti Timuçin. Hızla bir kez daha vurduğunda kapıya, aynı hızla geri çekildi Eren ve sürünerek duvara dayadı sırtını.
YOU ARE READING
Ölümcül Saplantı (+18)
Teen FictionGünahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı? Lakin önemliydi işte. Derler ki: Uçsuz bucaksız bu gökyüzünün altında her birimiz küçücük birer kum tanesiyiz. O kadar varız ve dah...
Kalbin sesi Bölüm 50
Start from the beginning