Bölüm 1

668 77 10
                                    

"Şöyle geç, lütfen." dedi Harry onu nazikçe yönlendirirken. Louis ona ne hissettiğini bilmeyen bir bakış attı. Ardından tekrar grimsi bir renge sahip zemine odaklandı. Garip hissediyordu. Karnı oldukça açtı. Halsiz olması gerektiği bir gerçekti. Ama değildi. Ayrıca garip bir korku ile uyanmak boşluğa düşmüş gibi hissetmesini sağlamıştı. Şimdi ise açık durmalarına rağmen acı çeken gözleri uykuya ihtiyacı olmadığını düşünmesini sağlıyordu. Her ne kadar ihtiyacı olduğunu bilsede.

Duygusal bir kargaşa yaşıyor gibi sakin, ifadesizdi. O birkaç dakikada yaşadığı korku ona bir ömür yeter gibi görünüyordu. Kafasını, kendisini ikna etmek adına iki yana salladı. Oysaki ki, Harry'nin ona odaklı olan meraklı bakışlarının farkındaydı.

Dikkatini başka şeylere yönlendirmesi gerektiğini farketti. Belki de yapabileceği en akıllıca şeyi yapacaktı. Sonuçta, kaçmaya çalışamazdı. İnce bilekleri birbirine bir ip ile sıkıca bağlanmıştı ve yanında ondan çok daha güçlü bir bedene sahip olan bir adam vardı.

Etrafını incelemeye başladı. Garip, kare bir yapının içindeydi. Karnı fazlasıyla aç olduğu için ona çok daha uzun gelen üçlü yürüme merasiminden(!) sonra, Louis kabile olduğunu düşündüğü küçük bir açıklığa giriş yaptıklarında iki tane bulunan kare alanların çevresini hızlıca inceleyebilmişti. Farklı yeşil renkleriyle bezenmiş; ortama, yakından deşifre olsalar da renk ve şekil açısından uyum sağlamışlardı.

Oldukça kaliteli duran bir yapının içindeydi ama yapı onlar hareket ettikçe sallanıyordu. Şu an içinde bulundukları kare alanın nasıl bir ev olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Bu nasıl kabile binasıydı böyle?

Bacaklarını daha çok kendine çekti ve birazı daha yetersiz kıyafetten kurtulan çıplaklığının farkına bile varmadı.

Birkez daha gözleri dikkatle etrafı taradı. Etrafa, hala onu izleyen dikkatli yeşil gözlere sahip çocuk kadar dikkatli bakamasa da boş alana büyük dikkat gösterdi. Gözleri bir süre etrafta oyalanmaya devam etti. Sineklikler garibine gitmişti. Şekilli kaşları merakla havaya kalktı. Sonra ise sanki daha iyi odaklanmaya çalışıyormuş gibi çocuksu bir ilgi ile çatıldı.

Harry'nin muhtemelen daha rahat bir pozisyon bulabilmek için kıpırdattığı bacakları ilgisini tekrardan kazanabilmişti.

Bir süre ikisi de, aslında oldukça sevimli duran yüzleriyle birbirlerini incelediler. Louis'in gözlerindeki şaşkınlık kesinlikle Harry'ninkinden daha büyük ve daha kararsızdı.

Louis rahatsız hissederek, dakikalar sonra gözlerini kaçırdığında Harry aceleyle boğazını temizledi. Bu; lafa girmek için de, kalın sesinin kendisine gelmesi için de yeterince mantıklı bir fiildi.

Söze başlamadan önce istenmedik şekilde, birkaç dakikadır aklını kurcalayan 'Nasıl bir cümle kurmalıyım?' sorusu tekrar gündeme gelmişti. Böyle küçük şeylere büyük bir gerginlikle hazırlanmak ne zaman iyi olmuştu ki sanki,

Cümleye, kendisi ile inatlaşmaktan kaçınarak düşünmeden girdi. "Aç olmalısın. Sana yiyecek birşeyler getireceğim." Elindeki ipe odaklanmış, öylece oturan çocuğa bakmaya devam etti. Ona, cümleyi anlaması için olanak tanıdı. Birkaç saniye bunun için yeterli olacaktı.

Louis sessizce beklemeye devam etti. Yemek fikri çok güzel görünüyordu. Başını neredeyse fark edilmeyecek kadar hafif bir onay ile salladı. Harry, bu onayla, göz yaşlarına kıyamadığı melezi için yerinden kalktığı gibi çadırın kapalı fermuarını açtı. Ve çıktıktan sonra yine aynı şekilde kapattı. Sadece elleri bağlı bir kirli melezi, kaçabilirdi. Zaten yakın mesafede olmasına rağmen kapattığı bir fermuar onun için kaçak anında, Louis'i yakalayabilesi adına zaman tanıyacaktı.

Little Hedgehog (Larry Stylinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin