Bölüm 1

871 53 30
                                    

12.10.2016  Güncelleme yapıldı.

Bazı bölümlerde ufak değişiklikler yaptım.

Yeni bölüm de en kısa sürede yüklenecektir :)

.....................................................

Başını cama dayamış, sonsuz bozkıra bakıyordu. Önünde başlayıp başlamamakta tereddüt ettiği kitabı, kulaklığında ise sevdiği şarkılar vardı. Annesinin ısrarıyla çantasına koyduğu sandviç geldi aklına. Acıkmıştı ancak manzarayı izlemeyi tercih etti Güneş.

Aklında birçok soru vardı. Hayatındaki bu büyük değişikliğe çabuk adapte olabilecek miydi? Babasının en son söylediği sözler geldi aklına, "Hiçbir zaman bizi aramaktan çekinme." Gözleri doldu Güneş'in. Ne de olsa ailesinden ilk defa uzun süreliğine ayrılmıştı. "Acaba kendi şehrimdeki üniversitelerden birine mi gitmeliydim?" diye düşündü bir an. Ancak kendini bildiğinden beri hedefindeki tek okul burası olmuştu. Ülkedeki çoğu gençle aynı hayali paylaşıp, ona sahip olan şanslı kişilerden olduğunu hatırladı. Başını geri yaslayıp dijital ekrandan trenin hız göstergesini izlemeyi tercih etti.

Yolculuğunun bir saati tamamlanmıştı bile. Kalan iki saati de uyuyarak geçirmeyi düşündü. Tüm gece heyecandan uyuyamamıştı. Gözünü kapatıp müziği kıstı. Tam uykuya dalmıştı ki trenin sarsıntısına uyandı. Biraz bulutlu gökyüzünü seyrettikten sonra tekrar kapattı gözlerini. Çocukluk arkadaşı Yade'yi istediği her an göremeyecek olmanın hüznü yerleşti kalbine ve bu huzursuzlukla uykuya daldı.

Gözünü açtığında tüm yolcuların inmek için hazırlandıklarını gördü. Aralıksız uyuduğu için kendine şaşırmıştı. Hızla montunu giyip, sırt çantasını kaptı. Valizini alabilmek için ise yolcuların ilerlemesini bekliyordu.

Sonunda trenden inebildiği için mutluydu. Önce biraz etrafına bakındı. Soğuk havayı iliklerine kadar hissetti. Ellerini cebine soktu. Etrafta sürekli kucaklaşmakta olan insanlar vardı. Babaannelerini karşılamaya gelen küçük çocuklar, oğlunu karşılamaya gelen bir baba, sevgililerini karşılamaya gelen aşıklar... Güneş, derin bir iç çekti ve valizini sürüklemeye başladı. İstasyonun çıkış kapısına doğru hızlı hızlı ilerliyordu. Kapıdan çıktığında ise birçok taksinin yolcu taşımak için beklediğini gördü. Bir tanesini gözüne kestirip bindi. Gideceği yeri şoföre tarif ettikten sonra hemen telefona sarıldı, annesini arayıp geldiğini haber verdi. Kısa bir sohbetten sonra başka zaman konuşmak üzere sözleşip kapattılar telefonu. Arkadaşı Yade'ye de iyi olduğunu haber eden bir mesaj atıp çantasına koydu telefonunu.

_________________

Yurdun önüne geldiğinde yağmur atıştırmaktaydı. Hızlıca demir kapıdan geçip içeri girdi. Kulübedeki güvenlik görevlisi giriş kartını gösteren Güneş'e kibarca, "Hoş geldiniz." dedi. İki büyük binadan oluşan bu yurdun dört tarafında renkli minderler ve banklar bulunan yemyeşil bir bahçe vardı.

Binaya girdiğinde sağdaki ufak odadan bir kadın seslendi ve bilgisayara Güneş'in bilgilerini girerek oda numarasını söyledi. Asansörle üçüncü kata çıkıp 303 numaralı odaya yöneldi Güneş. Daha önce ailesiyle kayıt için gelmişlerdi ancak o zaman daha odaları belli olmadığından ilk defa şimdi görecekti kalacağı yeri. Çekinerek kapıyı açtı. Odada kimse yoktu. L şeklinde olan bu odada girişte iki yatak göze çarpıyordu hemen. Her iki yatağın yanında da kıyafet dolapları bulunuyordu. Kapıyı kapattığında ise ayakkabılık ve kitaplık gözüne ilişti. Bu iki yatağın üzerinde bazı kıyafetler vardı. "Demek ki diğer iki kişi benden önce gelip yerleşmiş bile." diye düşündü. Tam ortada çok fazla büyük olmayan bir masa, üç de sandalye vardı. Odanın diğer kısmında ise geriye kalan yatakla kıyafet dolabı bulunuyordu. Diğer iki yatağa uzak olan bu yatağın kendisininki olduğunu anladı ve gidip üzerine oturdu. Odaya ilk önce o da gelse bu yatağı seçerdi. Çünkü odanın köşesinde kalan bu kısım ayrı bir alana sahipti ve Güneş yalnızlıktan çok hoşlanırdı. Otururken gözüne balkon kapısı çarptı. İşte bu onu çok mutlu etmişti. Hemen balkona çıkıp toprak kokusunu derin derin içine çekti. Odanın en güzel yanının bu balkon olduğundan emindi. Manzarası da fena sayılmazdı. Sakin bir semtti burası. Merkeze biraz uzak olmasının iyi tarafı da buydu zaten. Bir tek ara sıra geçen tramvay kornası bozuyordu sessizliği. Büyük spor alanı olan, uzun yürüyüş parkurlu bir park fark etti yolun karşısında. "Arada sırada burada yürüyüş yapabilirim." diye düşündü.

Güneş kendini güzel havaya kaptırmıştı ki gitgide yaklaşmakta olan iki kızın gülüşmelerini duydu ve içeri geçti. Odanın kapısı açıldı ve çok neşeli olan bu iki kız yüksek sesli bir "Merhaba" ile odaya girdi.

PUSULAWhere stories live. Discover now