Bölüm 8

324 8 4
                                    


"Bunu bu saatte yapmak zorunda mıyız?" diye fısıldadı Ada.

"İstersen gündüz tüm şehrin gözü önünde yapalım ne dersin?"

"İnan çok komiksin Emir." 

"Sizin saçma tartışmanız yüzünden birilerinin bizi duymasını istemeyiz!"

Aras'ın bu sert uyarısından sonra ortama sessizlik hakim oldu.  

Binanın etrafından dolaşıp, hızlı ama küçük adımlarla giriş kapısına doğru ilerlediler. Buranın uzun süredir kullanılmadığı her hâlinden belli oluyordu. Duvarlar yıkık dökük, çoğu pencerenin camları ise kırıktı. Kapıdan girip büyük hole hızla göz attılar. Aras, Gökmen'e sağdaki büyük salonu kontrol etmesini işaret etti. Kendi ise soldaki salona geçti. Diğer iki küçük odayı Emir ile Ada paylaştı. Kısa bir süre ardından girişteki holde buluştular. Hepsi bir ağızdan "Bir şey yok." dedi. Ellerindeki fenerlerle her yeri ışıtmaya çalışıyorlardı etrafı incelerlerken.

"Burası eski bir liseden çok, asırlardır ayak basılmamış bir tarihi esere benziyor." dedi Gökmen.

Yüksek tavanları altın rengi oymalarla kaplı olan okulun tam ortasında dar, uzun bir merdiven bulunmaktaydı. Üst katlar sağlı sollu yer almıştı. Zeminden bakıldığında üç katın da korkulukları görülebiliyordu. Etrafının eskimişliğine karşın, binanın merkezinde dimdik ayakta duran, sarmal merdiven güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Korkulukların ahşaptan işlenmiş iki ucu ise kurt başı şeklinde oyulmuştu. 

"Buraya ilk gelen biz değiliz sanırım, baya hırpalanmış çünkü." dedi Aras etrafa bakınırken ve ekledi:  

"Tamam. Şimdi üst katlara dağılıyoruz. Emir ve Ada bir üst kata baksın. Gökmen sen ikinci kata bak. Ben de en üst kata çıkıyorum. Çok vakit kaybetmemeliyiz. Gürültü yapmamaya dikkat edin mutlaka. Bir şey bulan seslensin."

Aras hızlıca üçüncü kata çıktı. Katta toplam dört kapı bulunuyordu. Yavaşça sağdaki ilk kapıyı açtı. Burası toz içinde kalmış yıkık dökük bir kimya sınıfıydı. Bunu yerlere saçılan kırık deney tüplerinden anlamıştı. Hızlıca etrafa bakındı. Dolapları açtı tek tek ve malzemeleri eliyle yere itekledi. Bir şey varsa göz önünde değildir diye düşünerek rafların derinliklerini kontrol ediyordu.  

Bu sırada Gökmen de hızlıca iki sınıfı kontrol edip öğretmenler odasına geçmişti bile. İçinden, her zamanki gibi bir sonuca varamayacaklarını düşünüyor o yüzden de isteksizce etrafa göz atıyordu. "Ne aradığımızı bilmiyoruz bile." diye söylendi. Bir sandalye çekti üzerini çırpıp oturdu. Sandalyeden kalkan toz onu öksürttü. "Bizi bu saçma yere getirdin Aras, umarım bir şey bulmuşsundur." Söylenirken gözüne odanın içinde bir kapı ilişti. Bu kapı onu epey meraklandırmıştı . Arkasında bir şeyin olabileceğini düşündü ve yerinden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Önündeki kırılmış tahta parçalarını ayağıyla kenara itekledi. Tam elini kapının koluna atmıştı ki aniden duyduğu bir sesle irkildi. Kulağını kapıya doğru yaklaştırıp derinlerden gelen sesi anlamaya çalıştı. Dikkatle dinleyince bunun müzik aletinden çıkan sakin ve huzur verici bir müzik olduğunu anladı. Hayır, ses kapının arkasından gelmiyordu. Odadan çıkıp hızla merdivenlere doğru ilerledi.  

"Nereden geliyor bu ses?" Üst kattan aşağı sarkmış olan Aras fısıldayarak sordu.

"Bir alt kattan."

Hemen Emir ve Ada'nın olduğu kata koşup binada yankılanan sesi takip ettiler. Koridorun sonundaki kapının eşiğinde Emir'i gördüler.  

 " 'Gürültü yapmamalıyız'ın neresini anlamadın söylesene?"  

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin