-3-

135K 2K 41
                                    

1 hafta sonra;

Ayrılığın birinci haftasındaydım, ne bir haber vardı ne de bir mesaj... Bir haftadır odam dışında gittim tek yer banyo ve mutfak olmuştu, sanırım uzun bir süre etkisinden çıkamayacaktım. Cips paketi ile yatağıma oturmaya hazırlanırken kapı tıklatılınca yatağın üzerindeki resimleri hızlıca pikenin altına soktum.

"Eylül, gelebilir miyim?" Kimseyle konuşmak istemesem de anneme olumlu anlamda başımı salladım. "Tabii ki anneciğim, gel." Annem tereddüt içerisinde odaya girerken aynı şekilde yatağa oturdu. "Bebeğim iyi misin?" Olumlu anlamda başımı sallayınca elleri ile yüzümü kavrayarak ona tamamen bakmamı sağladı.

"Bu yüzden mi gözlerin bu kadar şiş? Bu yüzden mi her geleni geri gönderiyorsun?" Gözyaşlarım akıp giderken ısrarla yalan söylemeye devam ediyordum. "Anne, gerçekten iyiyim."

"Bana yalan söyleme Eylül, çünkü ben anneyim hissederim." derin bir nefes aldıktan sonra yeniden konuşmaya başladı, sesi az öncekine göre daha sakindi. "O çocuk yüzünden ağlıyorsun değil mi?"

"Evet."

"Anlatmak ister misin canım?" Olumsuz anlamda başımı salladım.

"Anlatacak bir şey yok anne, her şey olduğu gibi apaçık ortada ve bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Dediğimde gözlerim anneme kaymıştı, hiç olmadığı kadar endişeli ve üzgün görünüyordu.

"Bizi korkutuyorsun Eylül, günlerdir bu odadan çıktığın yok doğru dürüst bir şey yemiyorsun. Geceleri gizlice ağlıyorsun, ben bunları bilmiyorum mu sanıyorsun? Ben senin annenim, senin ufacık bir yerin acısa benim içim yanar." Dediğinde daha çok ağlamaya başlayarak anneme daha sıkı sarıldım, söylediği her kelime daha da çok canımı yakıyordu.

"Sen beni sakın bırakma anne tamam mı? Herkes gitsin ama sen sakın gitme çünkü ben sensizliğe asla dayanamam." Dediğimde annem kendini geri çekerek alnıma bir öpücük bıraktı, gözlerinden yaşlar süzülürken cümlelerimin onu da üzdüğünün farkındaydım.

"Neden böyle söyledin ki kızım? Ben seni hiç bırakır mıyım?" dediğinde çocuklar gibi omuz silktim.

"Söyledim işte."

"Ben seni hiç bırakmam kızım söz." Dediğinde gülümseyerek ona bir kez daha sarıldım. "Seni çok seviyorum, iyi ki benim annemsin." Annem birkaç dakika boyunca hiç konuşmamıştı.

"Ben de seni çok seviyorum meleğim." Derin bir nefes aldıktan sonra kendini geri çekti. "Bu arada Balıkesir'e gidiyoruz, hem değişiklik sana da iyi gelir." Dediğinde kaşlarımı çattım, asla oraya gidemezdim.

"Anne hayır, ben oraya gelmek istemiyorum. Uğurcan ve ailesi de orada." Dediğimde annem eni tatmin etmeye çalışırcasına konuştu.

"İyi de bebeğim oraya gidecek olmamız onu göreceğin anlamına gelmez. Babanın sadece bir hafta izni var dinlenmek onunda hakkı." Annem odadan çıkmak için ayağa kalkarken öylece kalmıştım. "Bavulunu hazırla akşam yola çıkacağız."

Oraya gidince onu görmeme gibi bir ihtimalim yoktu, orası küçücük bir yerdi ve evlerimiz de oldukça yakın sayılırdı. Annemin çıkması ile beraber ayağa kalkarak dolabımdan bavulumu çıkartarak isteksizce kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım.

3 saat sonra;

Babam bavulları yerleştirirken arka koltuğun kapısını açarak içeriye süzüldüm, uykum vardı fakat muhteşem gece yolculuğunda uyumayıp sabaha kadar kesintisiz müzik dinleyecektim. Mp3 çalardan ruh halimi yansıtacak yavaş bir şarkı açarak gözlerimi kapattım ve kendimi hayal dünyasının en derinliklerine bırakmaya başladım.

7 saat sonra;

Gözlerimi açtığımda yataktaydım ve buraya nasıl gelmiştim onu bile hatırlamıyordum, muhtemelen uyuya kalmıştım ve babam beni kucağında buraya kadar taşımıştı. Yavaşça yataktan kalkarak banyoya doğru yürümeye başladım, etrafı incelerken burayı ne kadar da çok özlediğimi fark etmiştim.

Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra yeniden salona yürürken adımlarımı hızlandırmıştım, üzgün olduğumu kesinlikle belli etmeyecektim. "Günaydın." Dediğimde babam gülümsedi.

"Günaydın prenses, bugün için bir planın var mı yoksa bizimle mi gezeceksin?" Masaya yerleşirken aynı şekilde babama gülümsedim.

"Bilmiyorum ki şuan bir planım yok."

"Ayşeler burada hayatım, sabah markette karşılaştık, seni sordu ve beraber vakit geçirmek istediğini söyledi."

"Aa- dur ben onu arayayım" Biraz atıştırdıktan sonra masadan kalkarak odama yöneldim ve telefonumdan Ayşe'nin numarasını tuşladım, bir kaç çalıştan sonra telefonunu açtı.

"Alo?" Ayşe'nin sesini duyunca gülümsedim. "Eylül ben."

"Eylül! Sabah annen ve baban ile karşılaştık ben de aramanı bekliyordum, çok özledim." Gerçekten ben de özlemiştim. "Ben de özledim neredesin? Buluşalım hemen."

"Orta Kafe'yi biliyorsun değil mi?" Biraz duraksamıştım, nasıl bilmeyecektim ki? "Elbette."

"Burası yeni mekânım, hadi çık gel bekliyorum." Gözlerimi devirdim. "Tamam." Bulunduğu yer pek hoşnut olacağım bir yer değildi. Orası Uğur böceğinin mekânıydı ve muhtemelen orada olacaktı. Onu gördüğüm zaman güçlü olmalıydım, bunu düşünmemeye çalışarak üzerimi giyindim.

Siyah şort ve askılı giyerek içime de kırmızı bikinilerimi giymeye karar vermiştim, yol sanki hiç bitmiyordu yürümekten dizlerime ağrılar girmişti. Biraz daha yol gittikten sonra Ayşe görüş alanıma girdi, tam Orta Kafe'nin önünde beni bekliyordu. Gülümseyerek ona sarıldım.

"Hadi içeri girelim, voleybol için bizibekliyorlar." Belki de voleybol oynamak her şeyi unuttururdu."Tamam." Fileye doğru yönelirken etrafıma bakındım, tam fileninönünde duran bir çift göz duraksamama neden olmuştu ne tesadüftür ki Uğurcan ile göz göze gelmiştik. 

EYLÜL (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now