0.3

94.6K 7.9K 2.7K
                                    

BÖLÜM 3: ''KÖPEKBALIĞI''

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM 3: ''KÖPEKBALIĞI''


# Evanescence - My Immortal


Kızlar tuvaletinde, klozetin önünde dizlerimin üzerine çöküp içimi dışarı çıkardıktan sonra aceleyle lavaboda elimi yüzümü yıkadım ve banyodan çıktığım gibi sınıfa koştum.

Sınıfın kapısını çalıp açtığımda hoca derse başlamıştı. ''Girebilir miyim?'' diye izin istediğimde, ''On dakika geç kaldın,'' dedi hoca kol saatini kontrol ederek. ''Bir daha olmasın,'' diye uyardıktan sonra, ''Girebilirsin,'' diye izin verdi.

İçeriye girdim ve hocanın sabırsız, sınıf arkadaşlarımın meraklı bakışları altında pencere kenarındaki boş sıraya doğru ilerledim ve oturdum. Yerime yerleştiğimde hoca kaldığı yerden dersi anlatmaya devam etti.

Dinlemeyi denedim, gerçekten denedim ama olmadı. Yapamadım, iki senedir yapamıyordum oysa eskiden, eski ben için, ne kadar da kolay bir eylemdi bu. Şimdiyse zordu. Her şey zordu.

Eski ben şu anki benin yapamadığı birçok şeye yapabiliyordu. Dersi dinleyebiliyor, konuşması gereken yerde konuşabiliyor, haksızlığa uğradığında kendini savunabiliyordu.

Benim dinliyormuş gibi yaptığım ama aslında dinlemediğim bir yarım saatten sonra, ''Bugünlük bu kadar, dersin geri kalanında serbestsiniz,'' diyerek dersi bitirdi hoca.

Bununla birlikte sınıftakiler yan sıralarındakilerle veya yakın arkadaşlarının sıralarının yanına sandalye çekerek onlarla sohbet etmeye başladığında, bende dirseğimi sıranın üzerine, çenemi avuç içime yasladım ve pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Pencere direkt olarak dün okuldan sonra eve dönerken, yürürken, Ecem ve arkadaşlarının beni yakaladığı yere bakıyordu.

O esmer çocuğu gördüğüm yere.

Esmer çocuk diyorum çünkü adını bilmiyordum, söylememişti, sormamıştım, o da aynı şekilde. Sadece cesur olmayı seçersem Şeytanın İni'ne gelip onu bulmamı söylemişti.

Şeytanın İni.

Bu okula veya bu çevredeki okullara giden, bu çevrede oturan hemen herkes bilirdi orayı. Merdiven altı bir spor salonuydu ve tehlikeliydi. Orayı tehlikeli kılan üyeleriydi.

Derken sıramın yanına sandalye çektiğinde başımı pencereden ayırıp, ona çevirdim. Kaptan.

Bir bu eksikti, diye geçirdim içimden.

''Dersi dinlemedin,'' diyerek gözlemini aktardı. ''Yine,'' diye ekledi vurgulayarak.

Fark etmesine şaşırmamıştım çünkü beni tanırdı hatta belki de en iyi o tanırdı. Ben de onu tanıdığımı sanmıştım. Onunla ilgili birçok şeyi sanmış ve yanılmıştım.

RUHUMDAKİ İMZA (İMZA SERİSİ #0.5) [ASKIDA]Where stories live. Discover now