⭐ Denizin Mavisi ⭐

21.1K 1.1K 2.2K
                                    

Uzun süre önce yazıp yayımladığım, beğenmeyip sildiğim, sonra tekrar başlama kararı aldığım bir kurguyla karşınızdayım. Bu defa silmeyi düşünmüyorum. Ve gerçekten çok özendiğim bir hikâye. Umarım hak ettiği değeri görür ve umarım beğenirsiniz. :)

"Umut belki de gelecek sayfadadır; kapatma kitabı."

1.Bölüm ✍

Hayat çok garip. İki saat sonrası için garanti veremezken, yıllar sonrasının hayalini kuruyoruz. Kurduğumuz hayaller ne kadar büyük olursa, gerçekleşmediğinde meydana gelen hayal kırıklıklarının keskin ucu da o kadar acıtıyor.

Bazı insanlar, yaşayamadıklarının hayalini kurarlar ve onları yazarlar; bunlardan güzel roman olur. Yazamadıklarını ise yaşarlar; bunlar ise kişinin değiştiremeyeceği hayatıdır. Bir nevi kaderdir aslında. Çünkü yazılanı, zaten Yaratıcı yazmıştır alınlara...

Ben hayatımı işte tam bu noktada; hayal ile hayatın, gerçek ile kurgunun keşiştiği yerde, kitaplarda şekillendirdim. Gerçek hayatın bayağılığından çok, farklı dünyalara açılan kapıların anahtarları olan o kitaplara sığındım.

Asıl gerçekliği kitaplarda yaşayan, gerçek hayata ise kurgu gözüyle bakan birine dönüştüm zamanla.

Bundan pişman olduğum da olmadı. Tıpkı şuanda, sessizliğin kitap kokularını bile bastırdığı bu kütüphanede olmaktan mutlu olduğum gibi.

Elime aldığım kitaba düşüncelerimin yoğunluğundan odaklanamayacağımı anladığımda aynı satırları defalarca kez okumaktan vazgeçtim ve kitabın kapağını kapatıp derin bir nefes aldım. Kaç saattir buradaydım ve kütüphanede, değişim projesiyle üniversitemize gelmiş öğrencilerden olan siyahi, kısa saçlı kızdan başka kimse yoktu.

Dersimin başlamasına daha vardı. Ama acıktığımdan dolayı bu süreyi kafeteryada yemek yiyerek geçirmek daha mantıklıydı. Kitaplarımı masadan toplayıp kollarımın arasına aldım ve sarılır biçimde kendi önümde sabitleyip yerimden kalktım. Sessiz adımlarla kütüphaneden çıkıp kafeteryaya yöneldim.

Kalabalık.

Belki de hiç alışmak istemeyeceğim yegane şeylerden biriydi. İnsan içinde olmayı sevmeyen, söz gelimiyle 'yabani' biri olarak nitelendirilen ben için, kalabalık ortamlar takdir edersiniz ki oldukça rahatsız ediciydi.

Aralardan sıyrılarak ve dikkat çekmemeye çalışarak kafeteryada ilerledim ve gözüme en ücra köşedeki bir masayı kestirdim. Hoş, kimsenin beni farkedeceğini de sanmıyordum gerçi. Ben kimliğimin ardına gizlenmiş bir hayalettim aslında. Görünmez, fark edilmez... Sadece adım vardı; kağıt üzerinde. Bu okuldaki ikinci senemdi, ama varlığımdan haberdar olan insan sayısı neredeyse yoktu. Birkaç öğretim görevlisi, kantinde çalışan minyon kadın, kütüphane görevlisi dışında doğru dürüst beni gören pek fazla insan yoktu. Dediğim gibi; ben bir hayalettim. Ama zannedildiğinin aksine insanları korkutan değil, insanlardan korkan bir hayalet...

İstediğini elde etme arzusuyla gözleri dönmüş bunca insan arasında olmak beni ürkütüyordu. Ne yapacağı belli olmayan, kendi çıkarları doğrultusunda bencilce hareket eden bunca insan bana endişe veriyordu.

Denizin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin