BÖLÜM 29: "KASKLI" part2

Start from the beginning
                                    

Fazlasıyla keyifliydik. Neden mi? Rüzgar sadece kalbimizin üstündeki kötü kabukları fırtınsıyla yok etmişti. Onarılması zor bir fırtına çıkarmamıştı. O iyiydi, terk etmemişti bizi. Güzel kalbi sevmem için bir fırsat tanımıştı kalbime. En çok da buna seviniyordum. Geçmiş, artık beyaz sayfalardan ibaret olacaktı. O benim değerimi anlamıştı, ben de onun değerini çok iyi şekilde anlamıştım. Her ikimizin de hataları olmuştu, oluyordu da. Ama aşk bu değil miydi zaten? Sevdiğini kusurlarıyla kabul etmek.

Kenan amcayla annem geldiğinde kısa bir sarılmanın ardından Rüzgar'ın alındığı odaya doğru gittim. Hemşire falan yoktu. Sağıma soluma Ornitorenk Perry edasıyla baktıktan sonra yüzüme gülümsememi takınıp odaya âdeta daldım. Rüzgar uyuyordu.

İnsan böyle uyumaya utanır be vicdansız.

Pembe Panter sessizliğinde parmak uçlarımda yürüyerek yatağın kenarına çöktüm.

Sağ işaret parmağımı yumuşak yanağına dokundurduğumda tenini ne kadar özlediğim aklıma geldi.

(Rüzgar Vuslat)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Rüzgar Vuslat)

Baş parmağımla yanağını okşarken kıkırdadım.

"Neden gülüyormuş bu çirkin?"

"İçimden geldi."

"Öteki dünyaya bakıp geldim güzelim. Bok gibi. Bu yüzden ölmek yok sana. Hep yanımda duracaksın."

Rüzgar'ın sözlerine karşı, sınav esnasında kopya çekmek için projeksiyon gözlerini arka sıraya salan becerikli abimiz gibi gözlerimi kısarak Rüzgar'a baktım.

"Ayy sen benim yanımda durmak mı istiyorsun hep?"

Yanaklarını mıncırmaya başladığımda bana uzaylı görmüş köylü gibi masum masum bakmaya başladı.

"Bilmem, olabilir belki. Ama sen salaksın. Ölmeyi bile beceremezsin diye dedim."

(Sara Uluç)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Sara Uluç)

Ellerimi yanaklarından çektiğimde ani bir hareketle yatakta doğrulup beni de yanına oturttu.

"N'apıyorsun? Canın acıyacak."

Bir eliyle kafamı göğsüne yaslarken diğer eliyle burnumu sıktı.

"Bana bir şey olmaz."

"Kötülere bir şey olmaz," diye fısıldayarak konuştuğumda "Ne? Anlamadım." diyerek kafasını aşağı doğru eğdi.

Kolunun altında kalan saçımı çekiştirerek "Saçımı alabilir miyim?" diye sordum. Saçımı verdiğinde güldüm.

"Hah, diyorum ki, sanırım fazla özledim."

"Kim daha fazla özlemiş tartışmayalım, çirkin."

Kafamı keyifle sallarken evimin kapısını açtım ve kafamı usulca oraya gömdüm. Benim evim, onun boynuydu.

"Bundan sonra hiç üzmeyelim birbirimizi, tamam mı?" diye sordum kollarımı karnına sararken.

"Söz veriyorum, bundan sonra ne üzülmeme ne de üzülmene izin vereceğim." deyip saçımdan öptü.

Boynuna usulca bir öpücük bıraktığımda "Kaşınma," dedi gülerek.

"N'aparsın?"

Gülerek "Önce şu hastaneden kurtulalım, evde görürsün ne yapacağımı." deyince hafifçe kaşlarımı çattım.

"Aa-anlamadım!"

Ellerimden tuttu, "Evde fırtına yaratacağız. Sen, ben ve belki de..." Güldü. "Neyse, görürsün."

Instagram: fatmandacx
Twitter: fatmandacx

FIRTINAWhere stories live. Discover now