2. Bölüm ^ Arkenya Laneti

17.7K 839 90
                                    




2. Bölüm
Arkenya Laneti

Darius'un sesini bir kez daha işitmesiyle derin bir iç çekip rahat yatağından doğruldu. Yaşlı bilgenin, baharat ve otları toplayarak biriktirmek için kraliyete satın aldırdığı, ormanın içindeki ahşap küçük evine gelmişlerdi.

Diğer iki odadan yalnızca bir-iki metrekare daha geniş olan salona ulaştığında Darius'un karşısındaki tekli koltuklardan birine oturdu. Yumuşak kumaşın oturuşuyla çökmesini bile ne kadar özlediğinin yeni farkına varıyordu. Yıllardır 'yumuşak' veya 'sert olmayan' herhangi bir şeyi ne gözleri görmüş, ne kulakları duymuş ne de hissetme şansı bulmuştu. Aslına konforun o kadar da önemli olmadığını keşfetmesi fazla vaktini almadı.

Kaşlarını çatmış adamın karşısındayken yavaşça yutkundu Darius. Alışıla gelmişlikle gömlek giymeye ihtiyaç duymamış olmalıydı bu da amacını gerçekleştirmesinin imkansızlığını yüzüne vuruyordu. Ne halk ne kraliyet ailesi karşısındaki canavarı bir kral olarak tahta geçirmezlerken öte yandan halkın ayaklanmasıyla ülkenin başından indirilmiş Dartenyan, Akil'e dair bir haber alır almaz çocuğu bulmaya çıkan tüm yollara sapar ve onu katletmeden de asla arayışından vazgeçmezdi.

Gittiği yol ne kadar çirkin ve vahşi olursa olsun.

Darius, derin bir bakışla Akil'i izledi. Uzun boyu, geniş gövdesiyle sağlıklı bir seregunken gözleri hapishaneden kaçan mahkumlar gibi yakalanacağını bile bile gövdesindeki yarıklara kaydı. Art arda defalarca kılıç darbesi yemiş veya bir hançer bedeninde boydan boya dolaşmış, açık yaralar etrafındaki deri toplanarak kabarık izler doğurmuştu. Midesinin ağzına geldiğinin tellalı; acı sıvıyı dilini ısırarak yuttu ve başını pencereden yana çevirip manzarayı unutmayı dilercesine gözlerini yumdu.

Bir büyücüydü; kurbağalar keser, yılanlardan zehir çekerdi ama böylesi bir görüntü onun bile midesini alt üst ediyordu. Akil üzerinde sefere çıkan gözlerden rahatsız olduğunda diz kapaklarının üzerindeki ellerini yumruk yaptı.

Hayır, onu kızdıran adamın ondan iğrenmesi değil ona acımasıydı. Gözlerindeki ufak tiksindirici ifadeyi seçebilirken, yaşlının gözlerine esir kalmayıp taşan duyguyu hemen idrak etmişti. Ancak yumduğunda yok olan, kırışıklıkları kadar derin bir acıma hissi kuşatmıştı adamı. Sıkılı yumruklarını dizlerine dayarken hızla ayağa fırladı.

"Üzerime bir şey geçirmeliydim."

Yaşlı adamın dudaklarından itiraz nidalarını duymadan büyük adımlarla verilen odasının yolunu arşınladı. Boyunun uzunluğu yüzünden eşikten geçerken başını eğmek zorunda kalmasına aldırmadan eskimiş dolabın kapağını kendine çekti.

Darius, odadan yayılan gürültüyü duyduğunda endişeyle Akil'in yanına koştu.

"Neler oluyor Tanrı aşkına!"

Bir Akil'e bir adamın elinde kendisinin yarısı kadar olan ahşap parçasına baka kaldı. Akil sinirle dolabın dayanıksız kapısını karşı duvara fırlatırken kızgınlığını boşaltmak istiyor içindeki nefret atını dizginleyemiyordu.

"Bana kahrolası Tanrılardan bahsetme!"

Ellerini kendine çevirip, bedenini belinden yukarıya gösteriyorken, öfkeden kararak ton değiştiren bas bariton sesiyle fazlasıyla korkutucuydu.

"Benim gibi bir yaratığın ne şansı olabilir! Sen bana bakmaya bile tahammül edemezken diğerleri nasıl -"

Cümlesi yarıda kalırken ayaklanmayı çıkaran o değilmişçesine yine tüm isyanlarının gardiyanı kesilip, kinini içine gömdü. Sözler sustukça boğazını parçalıyor, göz pınarları amansızca çağlamak için karşı konulamaz bir kuvvet duyuyordu. Sıkmaktan kıpkırmızı kesilen avuç içlerini rahatlatmak istercesine yumruğunu odunların peş peşe dizilimiyle kurulmuş kulübenin duvarına geçirdi. Alnını elinin durduğu duvara dayarken dişlerinin arasından ümidine seslendi.

Mimoza Çiçeğimin KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin