"Yavaş Murat yavaş" diyen

Ama bu sefer O'nu değil kendimi ve Begüm'ün bana hissettirdiklerinin peşinden gideceğim.

"Sana uzak olmaya dayanamıyorum artık Begüm.Yeter lütfen bitsin bu aramızda ki bütün saçmalıklar"

Bir şey söylemesini bekliyorum herhangi bir şey ama olmuyor.Begüm'ün mühürlenen ağzından tek bir kelime bile çıkmıyor.Biz gözlerimiz birbirine kenetli bir halde kalmışken birden deli bir gök gürültüsü kaplıyor her bir yanı ve hemen ardından sağanak yağmur bastırıyor.

Herkes çil yavrusu gibi bir yana savrulurken hemen çocukları alıyoruz yanımıza ve günlük güneşlik bir havada sevinç içinde başlayan gezimiz , yağmurlu bir havada keder içinde bitiyor.

Dönüş yolu nispeten daha sessiz geçiyor.Çocuklar arkada koltuklarında günün yorgunluğuna dayanamayarak uyuyorlar , Begüm sessiz ve düşünceli bir şekilde hala yağan yağmuru izliyor ve ben de bütün dikkatimi yola vermiş bir şekilde araba sürüyorum.

İşte yine eski halimize döndük.Yani başladığımız yere.Mehteran takımı gibi iki ileri bir geri gitmekten hala yol alabildiğimizi söylemek mümkün olmasa da bugün hissettiğim huzuru ve mutluluğu kolay kolay bırakmaya niyetim yok.

Saatler sonra eve vardığımızda yağmur daha şiddetli yağıyordu.Ben Ata'yı alırken Begüm de Kerem'i kucakladı.O kadar yorulmuşlar ki yataklarına yatırdığımızda dahi uyanmadılar.Bir süre ikimizde yanlarında oturup sessiz bir şekilde çocuklarımızı izledik.Sanki gizli bir anlaşma yapmışız gibi ikimizden de tek kelime bile çıkmadı ta ki ben ayağa kalkana kadar.

"Geç oldu Begüm bende gideyim"

"Tamam"

"Saçların.Böyle kalmasın hastalanırsın"

O kadar güzel görünüyor ki o an sanki masallardan fırlamış bir peri kızı gibi.

"Tamam" diyor yeniden ve ben de kapıya yöneliyorum.

Dış kapı sessizce ardımdan kapanıyor ve ben de kendi karanlığıma doğru yavaş adımlar atıyorum.

.....................

O'nun böyle üzgün gitmesi içimi parçalıyor.Böyle hissetmek istemiyorum ama elimde değil.Çok güzel başlayan ve aynı güzellikle devam eden günümüz böyle bitmemeliydi.

Çocukları kontrol ettikten sonra çay suyunu ocağa koyup duşa girmeye karar veriyorum.Banyonun aynasında ıslak saçlarımı görünce ellerim kendiliğinden saçlarıma gidiyor ve Murat'ın dediklerini hatırlıyorum.

""Saçların.Böyle kalmasın hastalanırsın"

Gerçekten de hastalanmamdan korkuyor.Yaşadığı o acıyı yeniden yaşamak istemiyor.O'nun benden uzak durmak için ne kadar uğraştığını biliyorum ya da bugün ki kadar yakın olmak istediğini...O'nu durduran nedenleri de biliyorum tıpkı kendiminkileri bildiğim gibi.Ama artık bazı şeyler bana da yetmiyor.Benim de O'nu yakınımda istediğimi kendime itiraf etme zamanı geldi sanırım.

Sıcak suyun altına girince bütün kaslarımın gevşediğini hissediyorum.Eve geri dönerken kendimi o kadar çok kastım ki her tarım tutuldu.Şimdi sıcak suyun altında yavaş yavaş gevşerken nasıl devam etmem gerektiğini düşünüyorum.Murat'ın bana geri dönmek istediğini , yeniden bir aile olmayı her şeyden çok istediğini biliyorum.Mantıksız bir şekilde bunu bende istiyorum.Hayatımda Murat'tan önce kimse olmadı ve Murat'tan sonra da olacağını sanmıyorum.Kimsenin yanında O'nun yanında olduğu gibi atmıyor kalbim ve ben bundan sonra atmayacağına da eminim.

Son birkaç aydır ilerleyen işler nedeni ile sayısız ortama girdim , sayısız insanla tanıştım ama olmuyor.Kimse ama hiç kimse Murat'ın yerini tutmuyor.

Duştan çıkınca acele ile rahat bir şeyler giyiyorum üzerime.Saçlarımı acele ile toplayıp çayı demliyorum.Kapının önüne geldiğimde devam edip etmeme konusunda kısa bir süre tereddütsüz kalsam da kararlı bir şekilde kapıyı açıp karşı dairenin kapısını çalıyorum.

...................

Eve girince kendimi doğruca kanepeye atıyorum.Hiç bir şey yapmak istemiyor canım. Kendimi o kadar kötü hissediyorum ki içimden bir şeyleri kırıp dökerek rahatlamak geliyor.Ama bunun hiçbir işe yaramayacağını bilecek kadar yaşlıyım.Kafam ellerimin arasında bugünün böyle bitmemesi gerektiğini düşünüyorum ve kararlı bir şekilde ayağa kalkıyorum.

Evet bugün böyle bitmeyecek.Bitmemeli....

Kapıyı açtığım an karşımda Begüm'ü görmek benim için hiç de şaşırtıcı değil aslında.O'nun da benim durumumda olması tarifi imkansız bir sevinç hissetmeme neden oluyor.

"Gelsene" diyerek yana kayıyorum.

O ise gerçekten şaşkın bir şekilde "Yok gelmeyeyim çocuklar yalnız kalmasın" diyor.

Buraya neden geldiğini unutmuş gibi geri dönüyor ve ben de "O zaman ben geleyim" diyerek kapıyı çekiyorum.

Şaşkınlığı devam ederek bana dönüyor ve "Tamam" diyor ve aynı anda bağırıyor "Anahtar!!!"

Ben ise o sevinçle her şeyi unutarak çoktan çekiyorum kapıyı.Sonra O'nun gerilmesini ve yanlış anlamasını engellemek için "Boş ver çilingir çağırırım birazdan" diyorum.

O ise sayısız tamamlarından birini çekerek kafasını sallıyor.

......................

"Çay koymuştum.Üşümüşsündür"

"Üşümedim de sıcak bir çaya hayır demem.Hem de senin elinden"

"Getiriyim hemen demlenmiştir." Kaçarcasına mutfağa gidiyorum.

"Aman Tanrım ne yapacağım ben şimdi O'nun yalnız"

Daha eve girer girmez aklıma düşen ilk düşünce bu oluyor.Halbuki oraya giderken amacım O'nu eve çağırmaktı zaten o zaman şimdi ki bu telaşın nedeni ne.Üstelik O benim için yabancı bir erkek de değil.Ne bu halim benim.

Kendi kendime mırıldanarak çayı bardaklara koymaya o kadar çok kaptırmışım ki O'nun duvara yaslanmış beni izlediğini fark etmiyorum bile.

"İyi misin?"

"İyiyim iyiyim yok bir şey"

"Hayır öyle hızlı mırıldanıyorsun ki en ufak bir kelime dahi yakalayamadım"

Kan yanaklarıma hücum ederken "İyi ki yakalayamadın diye " mırıldanıyorum.

O'nun bunu da duyduğunu biliyorum.Suratında ki sırıtmadan belli duyduğu ama bir şey demiyor.

"Sen geç ben getiririm.Aç mısın yanına tost ister misin?"

"Bana sakın yemek deme Begüm.Patlayacak gibiyim şuan"

"Haklısın iyi yedik"

"Yedik mi? hayır hanımefendi biz yedik sen izledin"

Elimde tepsi ile yanından geçerken uzanıp tepsiyi elimden alıyor.Birbirine değen parmaklarımız yüzlerce volt elektrik almışız gibi sarsılmamıza neden oluyor.O'nun titreyen ellerini görmemek mümkün değil.O kadar ki çayların birazı tepsiye dökülüyor.

Tepsiyi sehpaya bırakıp kendini koltuğa atıyor bende yanında ki tekli koltuğa oturmak üzere yöneliyorum ama niyetimi anlayan Murat elini uzatıyor.

Sadece elini uzatıyor ne tek bir kelime ne de başka bir şey.Ne istediğini bu kadar açık bir şekilde gösteriyor bana.Ne yapmam gerektiğini düşünerek bir süre hareketsiz kalıyorum ama yalvaran gözlerle bana bakarken O'na karşı nasıl kayıtsız kalabilirim ki?

İKİNCİ BİR ŞANSWhere stories live. Discover now