37. Bölüm

71.2K 3.2K 39
                                    

37. Bölüm

Gülerek az ileride boğuşan Ata ve Kerem'i izliyorum.Ne kadar da mutlular hep olması gerektiği gibi...

Gerçekten de bu gezi hepimiz için oldukça iyi oldu.Önümüzde ki masa da yok yok.Karadeniz tarafında olduğumuz için burada rüzgar oldukça etkili ama kimsenin bundan bir şikayeti yok.Çocukların üzerlerinde ki rüzgarlıklar oldukça etkili benim ise üşümek şu an umurumda bile değil.Bunun Murat tan mı yoksa yanı başında durduğum mangaldan mı olduğunu bilmiyorum ama neredeyse alev almak üzereymiş gibi hissediyorum.Bunda elbette gözlerini benden bir türlü çekmeyen Murat'ın da etkisi yok değil.

"Hadi Begüm biraz daha yemelisin tabağına koyduğum her şeyi çocuklara yedirdin"

"Aç değilim gerçektende"

İyileştiğimden beri Murat'ın gözü bu gibi konuları asla es geçmiyor.Bana uzak olmaya çalıştığı o süre boyunca bile kızlar aracılığı ile beni kontrol ettiğini biliyorum.Elçin de Elvan da gün aşırı gelip beni yokladılar ve sanırım Murat'a hakkımda rapor verdiler.

Elimde olmadan gülüyorum.O'nun bu korumacı hali benim için hiç de sürpriz değil aslında.Murat her zaman ne yediğime ne içtiğime ve de mevsime uygun giyinip giyinmediğime dikkat etmiştir.

Kafamı kaldırınca O'nun soran gözlerle bana baktığını görüyorum.

"Ne " diyor ve anında kısılıyor gözleri."Yoksa yemek yememenin nedeni şu imzaladığın anlaşma falan mı.Kaç kilo olacağına dair bir madde yoktu öyle değil mi?"

O kadar inanarak soruyor ki bunu uzun zamandır olmadığı kadar neşeli bir kahkaha atıyorum.Beni yeniden bu denli güldürebilen insanın Murat olması ne kadar da tuhaf değil mi.Kaderin garip cilvesi dedikleri şey bu olsa gerek.

"Elbette hayır" diyorum kendimi kontrol etmeyi başardıktan sonra."Sadece aç değilim"

Beni şöyle bir alıcı gözlerle süzdükten sonra kafasını iki yana sallıyor ve "Çok zayıfsın Begüm.Çok zayıf" diyor hoşnutsuz bir sesle.

Ağzıma bir çatal salata alırken "Öyle olmalıyım" diyorum O'nun damarına basacağımı bilerek "Sözleşmede olmasa da zayıf olduğum için çıkarıyorlar beni televizyona"

Bütün bedeni gerilerek veriyor tepkiyi ve bende O'nu daha fazla germemek için gülmeye başlıyorum.

"Ben ciddiyim Begüm.Yeniden hastalanmanı istemiyorum.Zaten çok çalışıyorsun ve bu durumlarda bağışıklık sitemin zayıflar.Hoş senin kini daha güçlendiremedik bile"

"Ben iyiyim" diyorum ve uzanıp masanın üzerinde yumruk halinde duran eline dokunuyorum.

İkimiz de şok içinde kalırken , ben O'nun bütün kasılmalarını hissediyorum.Kolundan başlayan ve tüm vücuduna yayılan gerginlik sanki benim avucumun içindeymiş gibi hissediyorum.

"Begüm" diye fısıldıyor acı çekercesine "Begüm"

....................

Artık O'na uzak durmaya tahammülüm yok.Bir saniye için bile olsa yok.Onca zaman nasıl dayandım şuan hiçbir fikrim yok ama emin olduğum tek şey bunun bir sonunun gelmesi gerektiği.Yoksa ciddi anlamda acıdan ölen ilk adam olarak literatüre geçen geçeceğim.

Elimin üzerinde ki eli sanki kalbim için gerekli bütün kanı pompalıyor gibi ve eğer bana bu şekilde dokunmaya devam ederse yüksek basınçtan cenneti boylayacağım...Ya da cehennemi bu konu da tam olarak emin değilim.

Elini tutarak dudaklarıma götürüyorum.Hareketlerim de ki tutukluğun bende farkındayım ama içimde bir yerlerde annemin sesini duyar gibiyim.

İKİNCİ BİR ŞANSDonde viven las historias. Descúbrelo ahora