4

5 0 0
                                    

Multimedia Max.
_____

Uzaktan seviyorum seni.
Kokunu almadan,
Boynuna sarılmadan,
Yüzüne dokunmadan,
Sadece seviyorum.

Cemal Süreyya
****************
Sabah yüzümün üstündeki ağırlıkla uyandım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kafamı yana atmamla Eylül'ün kolu yana düştü. Dün gece biraz özlem gidermek için beraber uyumuştuk. Gece geç yattığımız için Eylül'ün daha uyanacağını sanmıyordum.

Yavaşça yataktan kalkıp banyoya gittim. Banyodaki rütin işlerimi tamamladıktan sonra kısa süreli bir duş alıp çıktım.

Eylül'ün hala uyuduğunu görünce gülümsedim ama uyanması ve kahvaltı etmemiz gerekiyordu. Bugün işlerim vardı o yüzden erken çıkacaktım.

Daha açmadığım bavulumdan iç çamaşırlarımı ve soluk sarı bir elbise aldıktan sonra tekrar banyoya girdim. Üzerimi giyinip saçlarımı kuruttum ve doğal bıraktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Kendimi şöyle bir süzünce güzel olduğuna kanaat getirip banyodan çıktım. Eylül gözlerini ovuşturup uyanmaya çalışıyordu.

"Günaydın" dedim neşeli sesimle.

"Günaydın" Uykulu gözlerini bana çevirince sorgulayıcı bir biçimde "Nereye böyle?" diye sordu.

Bavulumdan elbiseme uygun bir çanta bulup içine gerekli şeyleri koyarken cevap verdim. "Teklif aldığım şirketle görüşmeye gideceğim hatta sende geliyorsun o yüzden giyin. Bende kahvaltıyı hazırlayacağım. Sonra çıkarız. "

___

Kahvaltının hazır olduğuna karar verdiğimde Eylül'ü çağırmak için geri dönmüştüm ki Dorukla Eylül zaten merdivenlerden aşağı iniyordu. Doruk Eylül'ün saçlarını karıştırırken Eylül bağırıp saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Gülümsedim. "Günaydın"

"Günaydın." Doruk takım elbisesinin içinde yemek masasına doğru gelirken ben onun takım elbisenin içinde ne kadar da yakışıklı olduğunu düşünüp iç geçiriyordum. Lacivert takımının içine giydiği beyaz gömlek giymişti ve takım elbisesinin renginde bir kravat takmıştı. Kravatı biraz bozuk bağlanmıştı.

"Kravatın" dedim "biraz bozulmuş düzelt istersen."

Sıkıntılı bir nefes verip kravatı çözdü. "Bu şeyi bağlamayı beceremiyorum. Eylül'de bir türlü öğrenemedi."

"Yardım etmemi ister misin?" diyerek gülümsedim.

"Sen nereden biliyorsun ki?"

"Küçükken babam öğretmişti." Doruk'a doğru gidip kravatı elime aldım ve parmak uçlarımda yükselip boynundan geçirdim. Geniş vücudunun önünde neredeyse küçücük kalıyordum. Burnuma deniz kokusu gelirken gözlerimi kapatıp derin bir nefes almamak için kendimi zor tuttum.

Karavatla işim bittiğinde tekrar yükselip yakasını düzelttim ve ellerimi farkında olmadan göğsüne koydum. Kalp atışları ellerimde hissediliyordu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda dikkatle bana baktığını gördüm. Muhtemelen ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu ama yinede geri gidemiyordum.

Gözleri o kadar güzeldi ki sekiz sene sonra ilk defa kendimi evimde hissettim. Benim olmayan bir ev.

Eylül'ün ufak öksürüğüyle anın büyüsü bozuldu. Ellerimi göğsünden çekip bir adım geri gittim.

Doruk "Siz nereye gidiyorsunuz böyle?" diye sorarken ben kendi sandalyeme oturmuştum bile. Ona bakmadan cevap verdim zira bakabileceğimi sanmıyordum zaten. Muhtemelen saç diplerime kadar kırmızıydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dilek SigaramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin