Sorarcasına yüzüme bakıyorlardı, yerde kıvranan adam dahil hepsi.

"Oo davetsiz misafirimiz var ha!" Ortada olan-eli silahlı- alay edercesine konuşmuştu tam gözümün içine bakarken. Gözleri olduğum yere sinememe sebep oluyordu. Siyah mıydı yoksa kahve miydi bulunduğum noktadan göremiyordum ama o soğukluğu görmem için yakınında olmama gerek yoktu.

Yüz hatları oldukça gergin duruyordu. Bunu az evel de fark etmiştim ama benim burada olmam sanırım onu daha da germişti.

Sıkılmışcasına oflayıp yanındakine işaret verdi "Yakala şu küçük kuşu," derken. Ben onun o güzel yüzünü incelerken bana doğru yaklaşan sarışın çocukla kendime gelip geri geri gitmeye başladım. Fazla uzun sürmemişti benim kaçma çabalarım. Bileğimden yakaladığı gibi çığlık atıp kendime çekmeye çalıştım ama nafile.

"B-bırak beni," diye sokağı inleten sesimle bağırıyordum o beni sürüklerken. Bütün çırpınışlarım boşa gidiyordu.

Sırtını, kolunu neresi gelirse vuruyordum ama o hiç hissetmiyor gibi beni çekiştirmeye devam ediyordu.

"Bırakın lütfen. Ben bir şey yapmadım." Evet bunu herkes biliyordu. Tek yaptığım onları görmekti ve bu oldukça yeterli bir nedendi.

"Sakin ol küçük." Bu adam hep böyle insanın kanını donduracak  kadar soğuk mu konuşuyordu?

"Bırakın beni," dedim durduğumuz zaman çaresizce. Sadece o silahlı olan çocuğa bakıyordum. Çünkü anladığım kadarıyla üçü arasında baskın olan oydu.

"Görmemen gerekenleri gördün." Ah lanet olsun ki farkındayım.

Abime bir kez daha küfrettim o an.

"B-bakın ben kimseye bir şey demem. Bütün gördüklerimi unuturum," dedim titreyen sesimle.

Alayla güldü. Kıvrılan dudakları içimi titretse de elindeki silah da ödümü koparıyordu.

"Zaten kimseye bir şey diyemiceksin." Bu ne demek oluyor şimdi?

Korkuyla yerimde kıpırdandım, beni de mi öldürecekti?

O an beynimde şimsekler çaktı resmen. Ölmek mi? 
Tamam isteyeceğim bir şeydi bu çünkü annem ve babamı oldukça özlemiştim. Ölürsem onlara kavuşacaktım. Bu güzel bir şeydi. Hele bugün abimi o halde gördüm ya daha fazla istemiştim bir anda ölmeyi.

Kolumu çekiştirmeye çalıştım ama hayvan bırakmıyordu. "Kaçmayacağım," diye tıslayınca ben o da karşımdaki buz gibi çocuğa sorarcasına baktı.

"Bırak Emir."

Adının Emir olduğunu öğrendiğim çocuk elini üzerimden çekince acıyla kolumu ovdum. Açılmıştı amip kılıklı.

Derin bir nefes alıp yerde yatan adama yöneldim. "Yapmaman gerekenleri yapma küçük." Uyarı dolu sesiyle yerimde durup ona baktım. Tam bana küçük dediği için cırlayacaktım ki elindeki silah durmama neden oldu. Küçük nedir ya?

Birazdan ölecek biri olarak gerçekten saçma ayrıntılara takılıyordum.

Yerdeki adamın önüne geçip durdum. Acıyla yüzümü buruştursam da midemin bulunmasını önleyememiştim.

"Ne yaptı size?" Onlara bakmadan sadece yaralı adama bakarak konuştum.

"Birazdan ölecek biri olarak gerçekten fazla meraklısın küçük kız." Haklıydı.

Omuzlarımı dikleştirdim. Birazdan ölecek biri olarak aynı zamanda fazlaca mutluydum. Çünkü ben yaşamaktan sıkılmıştım. Daha doğrusu yaşayamamaktan. Dokuz yıl önce ölen anne ve babamı deliler gibi özlemiştim aynı zamanda abim olacak o Kağan Soykan'dan da çok sıkılmıştım. Bence bunlar ölmem için, mutlu ölmem için geçerli nedenlerdi.

Yüzümü tekrar onlara taraf döndüm.

"O zaman önce beni öldür." Çünkü gözlerimin önünde birinin daha ölümüne şahit olamazdım.

"Sen bilirsin küçük kız." Buz gibiydi. Kanımı donduruyordu karşımdaki bu çocuk. Yüzünü inceledim birazdan katilim olacak çocuğun. Çok güzeldi yüzü. Lanet olsun bir katile göre çok güzeldi.
Bir an ağlamak geldi içimden. Anlam veremedim beni öldürecek çocuk için niye ağlamak istememe.

Dayanamadım. "Hadi dedim seni bekleyemem. Çabuk ol." Bunları ben mi söylüyordum? Nasıl bir cesaretti bu? Tabi geride bıraktığım kimse olmayınca, diye düşündüm tam o an aklıma gelen Öykü ile bedenim ürperdi.

En yakınım, dostum, kardeşim bi o kalacaktı arkamda, bi o üzülecekti. Öz abimin aksine bir o tutacaktı yasımı. Özür dilerim, diye geçirdim içimden. Affetmeyecekti beni, biliyorum.

Tam şu an hemen ölmek istiyordum Öykü'yü daha fazla düşünmemek için. Yoksa  ağlardım kızılım için.

Gözlerimi kapadım ve sessizce bekledim ölümü. Yüzüme aptalca bir gülümseme yayılmıştı o an. Anneme, babama kavuşacağım için. Derince bir nefes aldım. Nefesimi dışarıya verirkenki sese bir de boş sokakta yankılanan silah sesi eklenmişti..

****

Merhabalar herkese.

Başladığım şeyi tamamlamaya geldim. Yeni bir hikaye değil sadece eksik kalmış bir hikaye ve tamamlanması gereken bir hikaye.


KARANLIK İKİLEMΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα