Bölüm-8...Mert'ten

8 1 0
                                    


"Hangisini önce yazayım karar veremedim. :) Ve ben multiyi degistirmek istiyorum ama kimi koysam bilmiyorum lütfen yorum atın ve bana düşüncelerinizi söyleyin :( teşekkür ederim şimdiden
Acemi yazar :)"

Mert' ten devam:
Karanlık bir odadayım. Kimse yok. Çevremde bir tur döndüm küçük de olsa bir ışık görebilmek için ama yoktu. Ben hep karanlığı severken şimdi korkuyordum. Bu odada geçirdiğim her dakika onun canı biraz daha yanıyor olabilirdi. Herhangi bir yöne doğru hareket etmeye başladım. Yavaş yavaş gidiyordum ancak hiç duvara benzer birşey yoktu önümde. O an bir çığlık duydum. Refleks olarak arkama döndüm. -Yardım et Mert. Yardım et ölüyorum.
Zehra'ydı üzerindeki beyaz elbise ona çok yakışmış onunla bir olmuştu ancak eteğinin aşağı tarafı kan içindeydi.
- Dayan güzelim. Dayan geliyorum.
Yanına gittiğim zaman kayboldu. Arkamda belirdi.
- Uyan Mert bana ulaşmak için uyanman lazım.
- Uyanmak?
-Uyuyorsun aç gözlerini.
-Iyi olup olmadığını söyle bari.
-Degilim Mert beni bul. Hiç iyi degilim.
Önce kendisi sonrada duvara çarpıp yankılanan sesi kayboldu.

Bir anda her yer bembeyaz oldu. Gözlerimi kapattım tekrar. Kısık bir şekilde açıp nerde olduğuma baktım. Sahi nerdeyim ben. Sonra olaylar yavaş yavaş kafamda yerini alınca hastanede olduğumu gördüm. Ne kadardır uyuyordum ben burda.

Kendime kızdım. Benim güzelim orda can çekişirken uyuduğum için kendime kızdım.
-Uyandın mı abi?
-Buldunuz mu onu?
Kafamı tutup ona baktım nerden geldi bu baş ağrısı?
-Yok abi bütün mekanlara baktık yok.
- Burda ne arıyosun lan o zaman ? Diye bağırdım sonra sesim incelip fısıltı halini aldı.
- Ben ne arıyorum burda?
Kendi kendime sormuş olsamda cevap verdi.
- Abi yaran derindi. Doktorlar iki gün uyuttular yaran kötü olduğu için doktor iç kanama riskine karşı beş gün daha uyutmaya karar verdi.
- Ne yani ben bir haftadır bu lanet olasica yerde miyim?
-Malesef abi.
-Eşyalarım nerde benim çabuk getir.
-Doktor uyaninca çıkabilicemizi ve yaranın iyi olduğunu söyledi abi.
- Başlarım lan doktora git eşyalarımı getir.
Eşyalarını elime verdi. Bir hafta. Koca bir hafta sadece uyudum mu ben şimdi? Benim Koca gözlüm orda ölürken ben uyudum mu? O karanlıktan korkar kesin karanlık odada bırakmışlardır.

Kıyafetleri giyip çıktım.
- Arabam nerde Aykut?
Kafasıyla bir yeri işaret etti. Bakınca arabam olduğunu gördüm.
- Babamı aradın mı?
-Evet heryere baktık beraber ancak yok.
- Gözden kaçırdığınız birşey var mutlaka.
Babamla konuşmam gerekti önce. Ancak sinirimi atacak bir yer yoktu. Eve sürdüm. Annemin ölümü ile çıktığım eve.

Yarım saattir yoldayım ve nereye gidebiliceklerini düşünüyorum. Aklıma biryer gelmiyor. Ama ben olsam ne yapardım. Esirim bu kadar değerli iken onu nereye götürürüm ki?
- Elimizde sağ adamı var mı?

Yanımda oturan Aykuta baktım yarım saattir ilk kez varlığını hatırlamış ve soru sormuştum.

- Var abi ama konuşmuyor.
- Ben onu konuşturum korkma.

Geliyorum güzelim korkma sen geliyorum.

-Nerede?
-Depoda abi.
- Babamızı biraz erteleyebiliriz degil mi?
- Ah tabi senin işkencelerini özledim.
- Bende.

Yönümü değiştirip depoya sürdüm.
Önümdeki eski yıkık dökük yerin önüne arabayı park edip hızla çıktım ve kapıdan girdim. Beni gören adamlarım kafalarını selam verir şekilde eğdiler. Bir kaçı " Geçmiş olsun " dedi.
Nerde olduklarını tahmin edebiliyordum. Oraya doğru ilerledim. Benim güzel odam. Bıçak ve oklarıma baktım tabi daha bir çok aletim vardı. Güzel yer .

- Eee hanginizle başlayalım?
- Korkak ortaya çıktı sonunda. Dedi esmer kısa saçlı bir adam baksan 25-30 arasıdır yaşı yapılı birisi.
- Ups. Ah tabi ya sen beni tanımıyorsun degil mi? Hadi tanışalım. Dedim elime bir çivi alırken. Ilerleyip yanına geldim ve karşısına bir sandalye çekip oturdum.
- Güzellikle mi yoksa zorla mı?
- Zorla. Bakalim ne yapabiliyorsun.
- Tokalaşarak başlayalım o zaman. Dedim ve eline çiviyi sertçe geçirdim. Odayı dolduran kalın sesi ile kulaklarımı tıkadım. Güzel.
-E canım sen en başta böyle yapcaksan biz nasıl anlaşalım. Adamlara dönüp:
- Tuzlu su getirin hemen. Dedim adamın gözleri açıldı birden. Uyardim ben seni demi ama.

Suyu getirip önümüze koyunca adamlara kolunu çözmesi için işaret verdim. Bende elindeki çiviyi sertce çekip yere attım adamın eli çok kanıyordu.
Tam istediğim gibi. Elini tutup suya sokmak istesem bile direniyordu. Bende elini arkasına ters bir şekilde koyup direğim ile sertçe vurdum. Kırılmadıysa bile şu an o kadar acıtmıştım eminim. Sonra engel olmasına izin vermeden suya soktup adamın bagrışları odayı doldururken yüzümde sadece zevk aldığımı belirten ifade vardı. Elini çekmeye çalıştı ancak izin vermedim. Sonra elini alıp sandalyeye tekrar bağlattım.

- Selamlaşma faslı bittiğine göre gelelim mevzuya. Söylüyor musun yoksa devam edelim mi. Malum tanışmak önemli.

- Tamam söylicem. Dedi bağrışının arasından.

- Dinliyorum.

- Eski. Eski mezarlık. Orda. Fabrika . Eski Ahhhh. Eski fabrikada. Yıka şu elimi.

- Acını şimdilik dindiriyorum ancak orda degilse bittin sen. Şunu uyutun ben gelene kadar.
- Tamam abi.

-Yirmi kişi burda kalsın gerisi benimle gelsin.

Arabalara bindik. Burnumun dibi lan yan tarafımda nerdeyse. Şerefsiz herif.
10 dakika sonra ordaydık. Canımın kaldığı yerde. Arabaları geri park ettik. İlerleyip etrafını sardık . Kimse fark etmedi bile. Silahlarda susturucu vardı fazla ses yapmadan dışarıdakileri öldürdük içeriye adım atar atmaz tekrar bir adım geri çıktım. Üçe kadar sayıp ateş ettim. Adam yere düşerken tok ses duvarlarda yakılandı. Yavaş yavaş ilerledim. Önümüze çıkan adamları öldürüp geçiyorduk. Alt kat kan gölüne dönmüş ancak üst kattan kimsenin haberi olmamıştı sessizce yukarı çıktım.
Tek bir oda ve kapıda beş koruma vardı. Yok artık bu kadar korkak olunmaz. Hepsini tek öldüremezdim bende rast gele ateş ettim birini öldürdüm. Çatışmaya başladık. Sonra birisi içeri girdi ve kapıyı tekrar kapattı. Son üç adamı da öldürünce içeriye girmiştim. Benim meleğim burdaydi. Gözleri kan çanagi olmuş şişmiş. Benim yüzümden aglamiş olmalı. Hala sinirliyim bir hafta ne demek ya? Yavaş yavaş yanına gittim. Adam tam arkasında saçını bir eline dolamış ve başına silah dayamıştı. Melek yüzlüm benim.

- Vay arda demek ihanet eden köpek sendin tabi yoksa nasıl bilirler benim ne yaptığımı. E bakalım seni kim alıcak elimden.

- Abi mecbur kaldım. Kızımı aldılar. Daha çok küçük. Eşimi aldılar.

- Lan bana söyle o zaman ne diye ihanet ediyorsun şerefsiz herif.

- Adımı bildiğine bile şüphe etmiştim abi Özür dilerim. Çok doldurdular beni.

- Bırak kızı.

- Kızımı öldürür abi canımı alır. Ben ölsem bile onlar yaşasın.

-Nerde kızın eşin biliyo musun?

-Evet basılan depolardan birinin bodrum katındaydı .

- O zaman bizim çocukların elindedir.

- Ama onlar bizde dediler.

-Aykut buraya gel. (Koşarak gelip yanımda durunca devam ettim)Basılan depoda bir kadın birde kız çocuğu buldunuz mu?

Telefonunda bir yerler karıştırdı. Sonra resmi bana çevirdi.
- Bunlar vardı abi.
- Evet bunlar. Göster.

Yanına gidip telefonu ona uzattı.

- Arayın konuşmak istiyorum.
Arayıp telefonu eline verdi."Zehra . Zehram güzel kızım. Gelicem yavrum tamam mı gelicem" o an Zehra'nın yüzüne baktım ağlıyordu. Tabi ya babası geldi aklına. Adam kızın saçını nazikçe bırakıp telefonu Aykut'a verdi.

- Affet abi. Ailem için yaptım.
- Eğer o elindeki mücevher zarar görseydi senin yüzünden o zaman görürdün .deyip elimi kaldırdım. Ama elim havada kaldı. Elimi tutana bakınca Zehra'yı gördüm. Koca yeşil hareli gözleriyle bana bakıyordu.
Mutluydum annemden sonra ilk kez gerçekten mutluydum.

Uyanacak VarOnde histórias criam vida. Descubra agora