2.Bölüm

1.6K 70 19
                                    

Anlamıştı işte. İstememiştim patronumun beni bu şekilde, bu acınası halde görmesini istememiştim! Doğruydu acınası bir halim vardı. Yaralarım acıyordu. Çok acıyordu. Gözlerimden özgürlüğe kavuşmak isteyen damlaları bıraktım. Adam yavaşça elini yaralarımın üstünde gezindirdi. O her dokunduğunda yaralım kavruluyordu sanki. Tuhaftı.

Adam yanımdan kalktığında kafamı çeviremedim bile. Her bir hareketimde canım daha çok yanıyordu. Ağlamak istiyordum. Delicesine,hıçkırıklarla ağlamak istiyordum. Ben bu acıları çekmek istememiştim. Annemin ölmesini istememiştim. Doğmamış kardeşimin yüzünü görmeden ölmesini istememiştim. Tek bir şansım olsa sadece tek bir şans o anı geri almayı çok isterdim. O zaman annemin gitmesini engeleyebilirdim. Ölmesine izin vermezdim. Ama o istediğim şans yoktu. Benim bir zaman makinem yoktu. Ne geleceğime gidebilirdim ne geçmişime. Bu anı yaşamak zorundaydım. Babamın dayaklarına maruz kalmak zorundaydım. Kızamıyordum onada onun da psikolojisi bozulmuştu. Alkolük olmuştu. Çok kötüydü bu durum. Benim ne annem vardı nede babam.

Sırtımda hissetiğim acıyla çığlık attım. Allahım bu nasıl bir acıydı? Bedenim hissizleşmişti resmen. Sıvı bir şey yarama dokunuyordu. Her dokunduğunda çığlık atıyordum. Belli bir süre sonra akan kanın durduğunu anlamıştım. Kan yoktu ama o adam hala sırtıma o sıvıyı sürüyordu. Aradan yaklaşık on veye onbeş dakika sonra vücuduma sargı bezine sardı. İşini hallettikten sonra yanımdan kalktı bende zar zor gömleğimi giydim. Sırtım ferahlamıştı. En azından şuanlık bir acı hissetmiyordum. Tebessümle adama baktım ama o tam tersine öfkelye bilgisayara bakıyordu.

"Sana bunu kim yaptı diye sormayacağım. Çünkü bu beni zerre kadar alakadar etmez. Eğer çalışacaksan adam akıllı çalışacaksın. İş yerimde asla sorun istemiyorum. Sorun çıkarsa acımam. Kız veya erkek fark etmez. Diğer sekreterler gibi sürtüklük yapacaksın hiç başlama bu işe. Ama eğer yapmaya kalkarsanda basit ve net Cezanı Çekersin!" Ürkütücüydü konuşması sakin söylemiş olabilir ama fazla tehtitkar bir şekilde söylemişti. Usulca kafamı salladım. Adamın yüzünde bir anlık yumuşama geçsede gene o sert halini almıştı surat ifadesi. Yavaşça yerimden kalktım.
"Peki ne zaman işe başlayacağım?"
Adam kafasını bilgisayardan çekip bana baktı. "Yarın sabah erkenden burda ol. Sakın geç kalma işe başlamadan kapıyı boylarsın." Gene usulca kafamı salladım. Aklımdaki soruyu sorsam kızarmıydı acaba. Genede şansımı denedim. "Şe-şe-şey a-aca-acaba is-ismini-zi öğrenebil-ir-miyim?"
Sesimin kekelenmesine şaşırmadın veya lanet etmedim. Ben böyleydim işte korktuğumda veya heycanladığımda sürekli kekeleyen biriydim. Zaten ince bir sesim vardı. Duyup duymayacağı mechuldü. Adam kafasını kaldırıp bir süre bana baktıktan sonra "Poyraz. Şimdi çıkabilirsin!" Dedi. Fazla otoriter bir adamdı. Kapıdan çıktıktan sonra derin bir nefes aldım. Ne zordu bu iş böyle. Ama hayatımda ilk defa iş görüşmesine gitmiş kızlar gibi hissediyordum. Güldüm.

Asansörün yanına geldiğimde düğmeye basıp açılmasını bekledim. Kapı açıldığında kafasını dosyalara gömmüş biri çıktı beni fark etmediği için çarpmıştı bana. Yere dökülen kağıtları toplarken bana baktı. Bu beni işe alan mavi gözlü adamdı. "Merhaba" dedim. "Hey. Senin ne işin var burda. Doğru ya sen artık burda işe başladın. Kusura bakma bugün fazla dalgınım." Tebessümle adama baktım "Sorun değil. Belli fazla yoğunsun" dedim dosyaları göstererek. "Tek bunlarla olsa gene iyi şimdi birde gidip içerdeki sinirli herifi görmem lazım. Yani patronunu." İkimizde güldük.

Ellerimdeki dosyalarla odaya zar zor girmiştim. Ne vardı da bu kadar dosyayı tek başına taşıyordu. Ağırdı dosyalar bir de. Mavi gözlü adam dosyaları baya büyük olan masanın üstüne bırakınca bende onun hareketini tekrar ettim. İşimi bitirdikten sonra "Teşekkür ederim" dedi. Tebessümle karşılık verdikten sonra kapıdan geri çıktım. Poyraz bey içeride olmadığı için biraz rahattım.

TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin