KABUS

59 7 2
                                    


Geçmez , sadece alışırsın...


Sinir krizi geçirdiğim günün üstünden ,iki gün geçmişti. İki gündür ne savaş bey benim yüzüme bakıyor nede ben onun yüzüne , belkide bakıyordur ama... neyse tam iki gün boyunca bir kelime konuşmadık ,artık hizmetlileri bile gönderip yemek yemeye çağırmıyordu , ara sıra odamdan hava almak için çıkıyordum bir kaç kez karşılaşmıştık ama birbirimizi görmezden gelmiştik gerçi pekte o siyah elmaslara bakacak cesaretim yoktu.


Ağlayarak adamın kucağında uyuya kalmıştım , gözlerimi açtığımda da yatağımdaydım .utanç verici şey vücudumu alevler altında bırakan öpücüktü , saçımı okşayışı , yüzümü boynuna gömüp o mis gibi deniz kokusunu içime çekmemdi. Her gözümü kapattığımda her şey tekrar yaşanmış gibi hissediyordum buna bir son vermem lazımdı.


Yatağa oturup , gözlerimi ovuşturarak bir süre öylece durdum, nedense bu hep beni rahatlatmıştır.Beni rahatlatmasını dileyerek derin bir nefes aldım.

Banyodaki rutin işlerimi hallettikten sonra , siyah tam bel pantolon , siyah tek omuzu açıkta bırakan bol bir bluz ve beyaz ayakkabılarımı giydim.Saçlarımı tarayıp açık bıraktım dalgalı saçlarım olduğu  için pek uğraşmama gerek kalmadı.

Merdivenleri ikişer ikişer inerek salona doğru yürüdüm Savaş bey kahvaltısını yapıyordu , sandalyeye otururken çekingen bir sesle "günaydın" dedim siyah elmaslar yavaşça bana dönünce ,anında terleyen ellerimi masanın altındaki bacaklarıma bastırdım , gözleriyle bana baştan aşağıya baktıktan sonra her zamanki sert sesine nazaran daha yumuşak bir sesle , yada benim hayal gücüme dayanarak yumuşak sayılabilecek bir ses tonuyla "günaydın ufaklık"dedi kaşlarım anında çatılırken "bana ufaklık demekten ne zaman vazgeçeceksiniz Savaş Bey"dedim sinirli bir sesle bu tepkim karşısında kaşlarını kaldırarak bana baktı "birincisi ufaklık  bana Savaş Bey demene gerek yok resmi hitaplardan hoşlanmam "sağ elini havaya kaldırıp beni baştan aşağıya gösterdi "ikincisi  buradan bakılınca çok ufak duruyorsun" dedi alaycı bir sesle söylediklerine göz devirdim "bir gün ufaklık ,şu devirip durduğun gözlerin bir taraflarına kaçacak benden söylemesi "dedi omuzlarıma indirip kaldırdı,


Bir insan bir hareketiyle nasıl bu kadar tatlı olabilir 'ışık kendine gelir misin ne oluyor' diye çemkirdi içimdeki rahibe ışık , yine göz devirip kısık bir sesle "maganda"diye mırıldandım. tabağıma kahvaltılık bir şeyler koymaya başladım"ne dedin sen" dedi savaş ne yani duymuş muydu korkak bakışlarımı savaşa çevirdim , gözlerinde her hangi bir ateş kırıntısı görmeyince rahatladım "yok bir şey " dedim sakın bir sesle tek kaşını kaldırarak soru sorar gibi baktı "yok bir şey " dedim tekrar hiç bir tepki vermeden bakışlarını tabağına çevirdi.


"bugün işe gitmeyeceğim yapmak istediğin bir şey var mı "savaşın sorduğu soruyla içtiğim su boğazımda takılı kaldı öksürmeye başladım savaş bana kaşlarını çatarak bakıyordu ne demişti o gitmek istediğim bir yer var mı , beni düşünmüştü , öksürmek den gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı savaş sandalyesinden kalkıp yanıma geldi,


Bir eliyle yavaş bir şekilde sırtıma vururken diğer eliyle bana su içirmeye çalışıyordu sonunda öksürükler durunca savaş elini yavaşça sırtıma vurup "helal , helal " dedi ve sandalyesine oturup bana bakmaya başladı bakışlarımı ellerime çevirerek "teşekkür ederim" dedim cevap vermeden direk "gitmek istediğin bir yer ?"diye sordu sanırım bugün evde durmam daha mantıklıydı sosyal hayattan biraz uzak kalmam bana iyi gelecektir başımı iki yana sallayarak "evde kalmak istiyorum" dedim "tamam film izlemeye ne dersin" dedi savaş ve ben ,yalnız , tek başımıza film izleyecektik söylediği doğru olup olamadığını anlamak için  gözlerimi siyah elmaslara çevirdim hiç şaka yapar gibi bir hali yoktu...

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: May 03, 2016 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

RENGARENK KARANLIĞIMTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang