Bela Geliyorum Demez (Hep Beraber Ve Ölümüne)

28.bölüm

"BU ÜSTÜNDE Kİ NE LAN?"

Yerimden sıçradığım da korkuyla Pars'a baktım. Anamm gözlere bak ateş fışkırıyor!

Hadi bana müsaade!
İçses?
İçses orda mısın?
Hassiktir..

"Şey şimdi bak Pars-"

"KONUŞMA SİMAL" diyince sustum.

"NİYE BÖYLE GİYİNDİN LAN?KONUŞ!"

Lan daha az önce konuşma diyordun!

"Pars sende bir konuşma diyorsun bir konuş diyorsun iyi olduğuna emin misin?"

Aha sıçtın!
Niye lan-hassiktir. Ben az önce Pars'a ne dedim?
Allah yardımcın olsun kanka.
Sağol kanka.

"Simal! Canım benim,sinirlenmeye başlıyorum bilmem farkında mısın?"

Gözlerinden ateş fışkırıyor gerizekâlı.
Tabiki de farkındayım mal mısın?

Sesli söylesene.
Yok lan götüm yemiyor.

"Yaa ne var Pars? Daha çıkalı 2 gün oldu sen hemen kıskançlığa başladın. Kimin baktığı benim umurum da bile değil. Ben seni seviyorum. Sen de bana bağırmak yerine bana güvenmeyi dene bence. Ota boka sinirlenip bana patlama" dedim sinirli gözlerle ona bakarak.

Eee simal? Bu biraz ağır olmadı mı?
Yani...azcık.

Pars bana aniden sarılınca donup kaldım. Lan bu az önce esip gürlemiyor muydu?

Bence Parsta kişilik bozukluğu var.
Olabilir...neyse sus!

"Özür dilerim güzelim,özür dilerim. Ama kıskanıyorum ne yapayım? Seni gözleriyle siken erkekleri görünce deliriyorum"

Töbe töbe Allahım çok töbe.

"Bak Pars! Sev,kıskan ama beni üzme. Tamam mı?" dedim kollarımı boynuna dolayarak.

"Tamam güzelim,tamam" dedi ve yanağımdan öpüp geri çekildi. "Ama bu giydiklerinin hesabını sonra vereceksin"

Gözlerimi devirip Pars'a baygın bir bakış attım. Daha az önce ne konuştuk biz?

Eee huylu huyundan vazgeçmez.
Bak işte bu konu da haklısın.

Pars'la okulun içune girip merdivenlerden çıkmaya başladık.

Koridorda yürürken panoda asılı olan duyuru dikkatimi çekti.

"Pars beklesene bi" dedim ve panouu inceledim. "Ne oldu?" diyerek yanıma geldi.

"Haftaya Uludağ gezisi varmış" diyerek heyecanla Pars'a döndüm.

"Eee? Ne olmuş?"

Gözlerimi devirip Pars'a gerizekâlı bakışı attım.

"Ya Pars biz de gidelim lütfen" dedim dudağımı büzerek.

Pars dudağıma bir öpücük kondurup "öncelikle o dudaklarını büzmeyi bırakmalısın bebeğim. Yoksa morartana kadar öper ısırırım" dedi.

Oha tehdite bak!

"İkinci olarak geziye filan gidemeyiz. Otur oturduğun yerde"

Pars'a seni boğarım çocuk bakışı atıp omzuna vurdum.

"Saçmalama. Bu geziyi kaçıramayız. Hem bizimkiler de gelir"

"Cık olmaz" dediğin de sırıttım. "İyi, Sen bilirsin! Ben de kendim giderim. Ya da doruk-"