SAFİR 15. BÖLÜM | Cennet

En başından başla
                                    

Mike sırıtışını iyice yayarak cevap verdi.

"Ekip liderimizden."

Kaşlarımı çattım. Cevabı bir kaç saniye zihnimde dönüp durdu.

"Ekip liderimizden..."

"Ekip liderimizden..."

"Ekip liderimizden..."

Söylediklerinin tek bir karşılığı vardı ve sonuca ulaştığım anda Mike'a bir adım yaklaştım.

"Nerede?"

Boğazıma bu sefer mutluluk hıçkırıkları takılmış, sesimin boğuk çıkmasına neden olmuşlardı.

Öylesine bir hızla koşarak odadan çıkıp onun odasına yöneldim ki, ne üzerimde kurumuş kan lekelerinin olduğu rengi kremden kahverengine dönüşmüş tişört ne de saçımın keçe gibi oluşunun önemi vardı.

Avuç içimle gözyaşlarımı son defa silerek siyah kapıyı açtım.

Elizabeth ve Sofia sessiz bir ittifakın müttefikleri gibi karşılıklı oturmuş, Lacivert'i izliyorlardı.

Sofia'nın gözleri kırmızıydı ve her an ağlayacak kadar kırılgan görünüyordu. Elizabeth ise her zamanki soğukluğuna rağmen yüzündeki rahatlama ifadesini açık ediyordu. Adımlarımı onlara yaklaştırdığım anda ilk dönen Elizabeth oldu ve ifadesiz bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra küçük bir baş hareketi yaparak ayağa kalktı.

Sofia ise tuttuğu gözyaşları daha fazla taşıyamıyormuş gibi serbest bırakarak yanıma geldi.

Ve bana sarıldı.

Önce gözlerim kocaman açılsa da, Sofia'nın samimiyetinin gerçek olduğunu biliyordum. Kısa bir süre bekledikten sonra ben de kollarımı ona doladım.

"Ben çok üzgünüm..." dedi hıçkırarak. Tekrar gözlerim dolarken, Sofia ile beraber James için ağladığımız gerçeğinin ironisi yaşıyordum.

"O iyi." dedim kırık sesimle. Ama Sofia beni bırakmadan ben de kollarımı çekmedim. Sonunda kendini toparlayıp benden ayrıldığında, gülümsemeye çalıştı ancak kıpkırmızı olan yüzü, buna pek elverişli değildi.

"Ona iyi bak." dedikten sonra tekrar gülümsedi ve Elizabeth'in arkasından çıktı.

Yatakta göğsü çıplak yatan Lacivert'ime yaklaştım. Bedeninin ön kısmı hala pürüzsüzdü. Yüzündeki küçük çizikler silikleşmiş, yanaklarında kendine geldiğini kanıtlayan sıcak bir renk peyda olmuştu.

Adeta titreyerek yanı başına ulaştım. Normalde kullandığı koyu gri çarşafların yerini bembeyaz çarşaflar almıştı.

Üzerimdeki kanlı, pis kıyafetler ona dokunmadan önce duraksamamı sağladı.

Nasıl koktuğumdan bile bir haberdim. İkinci kez düşünmeden üzerimdeki tişörtü ve altımdaki pantolonu çıkararak iç çamaşırlarımla kaldım. Örtüyü kaldırıp Lacivert'in yanına uzandığımda vücudum deli gibi titremeye devam ediyordu. Öyle ki, onu huzurlu uykusundan uyandırmamak için günlerdir çektiğim sıcaklığının özlemine rağmen dişlerimi sıkarak titreyişimi durdurmaya çalıştım ve yavaşça yanına uzandım.

Altında sadece bir boxerla yatan Lacivert, sırt üstü yattığı için yaralarının hiç biri görünmüyor, solgunluğu dışında ihtişamından hiç bir şey kaybetmeyerek, sağlıklı duruyordu.

Bedenimi sakinleştirerek sıcaklığına odaklanmaya çalıştım. Şimdi ikimizde örtünün altındaydık ve vücut sıcaklığının yoğunluğunu aramızda santimler kalmasına rağmen hissedebiliyordum.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin