Geriye dönerek dizlerimin üzerinde durdum ve vurmaya başladım. İçimdeki canavar derken, şu anki halim kuyruğuna basılmış bir kediyi andırıyordu sadece. Kısılan gözlerim anlık bir görüntü yakalamıştı, kapının kenarında beni gülerek izleyen Ezgi'ye. Ellerimi hemen geri çekerken nefesimi tutarak bakışlarımı yukarıya kaldırdım ve kalp krizi geçirmek riskimi azaltmak için gözlerimi kapattım.Orada hunharca gülen Ezgi'yse bu kim?

Ben bu adama her seferinde rezil olmak zorunda mıydım? Bana, yukarıdan aşağı 'bu kız neyin kafasını yaşıyor?' bakışları atıyordu kaşlarını çatarak. Hemen yataktan inerek karşısına geçtim.

"Özür dilerim ben Ezgi sandım da."

Kullanabildiğim en masum ses tonumu kullanmıştım. Iı, olmamıştı.

"Ne kadar değerliymiş kulaklığın?"

Dedi elindeki kulaklığı yatağa fırlatırken. Yatağıma otururken ben de yanına oturdum. Neden gelmişti? Aklıma gelen fikirle gözlerim büyürken konuşmaya başladım.

"Yeni cinayet mi var? Ted bulmuş mu yerini? Neden aramadınız telefonla hemen inerdim. Gidiyor muyuz? Telefonum? Yine mi sessizde? Yok şarkı dinliyordum arasaydınız haberim olurdu."

Sağ eliyle her iki yanağımı sıkarak susmamı sağladı. Nihayet motora bağlamış konuşmam durduğunda elini geri çekti. Kapıya doğru çevirirken bakışlarımı Ezgi'nin orda olmadığını gördüm. Tekrar gözlerimi düşünceli gibi görünen mavi gözlerine çevirdim.

"Onun için gelmedim, artık cinayet yok.. yani senin için yok."

Dedi ekleyerek. Kaşlarım çatılırken ne demek istediğini algılamaya çalıştım.

"Kovmuyorum, sadece ayrılmak gerektiğin için ayrılıyorsun."

Ne anlatıyordu bu adam? Tam da çözüm yolu bulmuşken neden alıyordu ki onu benden? En önemli soru, bana neden nazik davranıyordu? U okay?

"Ama daha iki ay sürem olduğunu söylemiştiniz."

Dedim çabalamak adına. İkna edbilecek miydim onu? Beni tekrar işe alması için Aykut'tan da yardım isteyemezdin çünkü geçen olaydan sonra onun için bir fırsattı. Bana kızgın olduğu için hayatta yardım etmezdi.

"Olayın ciddiyetini anlayamadın mı? Zaten seninle olan planlarım buydu; olayların kendisi başlayanadek yanımda durmana izin vermek. Olaylar başladığına göre yeni hayatında başarılar sana. Bu da son maaşın," diyerek cebinden çıkardığı zarfı yatağın üzerine bıraktı.

Ayağa kalkarken apar topar ben de kalkarak karşısına geçtim.

"Durumun ciddiyetini anladım, devam etmek istiyorum. Eğer öyle korkmam ya da ağlamam sorun olduysa bundan sonra yapmayacağım."

"Hayır, sorun senin ağlamam ya da korkman değil. Sorun, ayağıma dolaşman."

Diyerek yanımdan geçti. Geriye dönerek hafif koluna dokundum durdurmak için fakat anında öfkeyle geriye dönerken hemen geri çektim kolumu. Bir adım geriye giderken mavi gözlerindeki bulanık düşünceler yerini netliğe bırakmıştı. Durduk yere ne çıkışıyorsun ödüm koptu lan!

"Aykut'un sırlarını öğreneceğim diye takılamazsın peşime. Kitaplarının arasında kaybolan ve macera arayan birisi için ayıracak zamanım yok!"

Dedi eliyle kitaplığımı göstererek.

"Amacım macera falan değil-"

"Peki ne? O arşiv odasına girdiğimizde neden Aykut'un değil de benim dosyama koştun?"

Pırlanta ✓Where stories live. Discover now