Bugün çok güzel birgün. Yağmur şakır şakır yağıyor. Bulutlar simsiyah dışarıda iğrenç bir soba kokusu ile birlikte okula doğru yol alırken birden karşıma çıkan köpek ile ilkildim. Bu iğrenç sokakta yürüdüğüme inanamıyorum. En ufak şeye kıllanan birisi olarak bu sokakta yürümem normal değildi.
Okulun kapısının önüne varınca karşıma Su çıktı. Günaydın, dedi. Bende sanada diye cevap verdim. Sırada beklerken Yasemin ve gıcık Gülsüm geldi. Geç kalmışlardı. Iceri girince ilk işim şu sıcak ceketi üzerimden çıkartmakti. Tam ceketimi çantamin en arka bölümüne koyacakken hoca geliverdi. Hocam ne çabuk girdiniz dedim. O ise daha geç bile girdim dedi. Ilk teneffüs olunca Duru ile Kıvırcık ve Burçin'in yanına gittik. Burçin bir huzursuz ki...
Kıvırcık ise Allah'tan yemeye doyamamis ikinci tostunu ve ikinci meyve suyunu iciyordu. Kızda ki mideye bak.
Duru Burçin'i konuşması için zorluyordu. Burçin ise cevaplamamak için kendini zor tutuyordu. Birisi Burçin hakkında bir şey konuşuyordu. Ben ise onları gozetliyordum. Aralarından Gülsüm elini ağzına kapatarak Burçin mi? Diye şaşırdı ve arkadan gülme sesleri geldi bir nevi Burçin ile dalga geciyorlardi. Ben de bunu gidip Burçin'e anlattım. Burçin ise dayanamayıp bizim sınıfın önüne gelerek kızı dövmeye çalıştı kız ise ben öyle bir şey yapmadım diyordu. Ama okul çıkışının sonunda kursa girerken Kıvırcık ile Gülsüm'un yanına giderek yaptın mi ? Dedik. O ise yaptım dedi. Allahım yarabbim insan ölecek durumda bile olsa asla olmuş bir şeyi olmamış gibi göstermemeli. Burçin'e bunu anlatinca iki yüzluler işte ne yapalım onlarda demek ki böyleymis dedi. Sırf kendilerini kurtarabilmek için yalanlar savuruyorlardi. Ama nafile hiç bir yalanlari kimseyi inandiramadi. Çünkü onların bir kez adı çıkmış "Iki Yüzluler" diye...
Daha bir de bir şey olmamış gibi pişkin pişkin yanıma gelerek benimle muhabbet sohbet etmeye çalışıyorlar. Yalanları sadece ağızlarını değil kalplerini de ele geçirmiş. Çok büyük bir kayıp yazık gerçekten yazık!
Burçin o kadar kimsenin eleştirilerini dikkate almayan biriydi. Ama nedense son zamanlarda herkesin eleştirisini dikkate alıyor. Acaba lisede de mi böyle olacağız. Yoksa daha dakik mi ? Her önümüze gelen söze inanacak mıyız? Duru bu olayla ilgili sadece şu sözleri dile getirdi: Ben herkese diyorum başından beri bu kızlardan hoslanmadim , hoslanamadim. Ben ise : Bakın knklar bu iki yüzluler ile kimse muhattap olmasın olursa benimle muhattap olmasın dedikten sonra lavaboya gittik. Lavabo da Gülsüm ile Yasemin vardı. Onları görünce Kıvırcık dışarı çıktı. Bende ardından giderek: Meydanı boş mu bırakıyorsun onlar yüzünden? diyince geri döndü. Biraz orada konuştuk ve daha sonra sınıflara girdik. Sınıfa girer girmez sınav olduğumuzu öğrendim. Büyük bir şok hatta tramva. Sonra hangi ders olduğunu sordum onlar ise ingilizce deyince içim rahatladı çünkü en iyi olduğum ders ingilizceydi. Iyi bir liseye gitmek için o aptal "Teog" adı verilen sınava girmeliydim. Ne iğrenç bir durum. Ya benim cevaplarımi yanlış okuyorsa bu vebalin altından nasıl kalkacaklar? Isteyen istediği liseye gitmeli bence...
Ingilizce sınavını ilk bitiren ben olmuştum. 95 alan da ben olmuştum. Yine arkamda oturan Defne benden kopya istiyordu. Ben ise sırf Defne'nin inadına yanlış cevap verdim.
En sevdiğim şeydi bu.
Zaten sallasa % 25 hakkı var. Yada olumlu olumsuz diye şıklardan da gidebilir. Ama mantık yürütmek yerine kopya isteyenlerin inadına bunu yapıyorum.
Okulun çıkışından sonra kursa kaldım. Burçin Kıvırcık Duru ile biraz gezdik yedik içtik kursa girdik. Kursun çıkışında ben bağlama kursuna Duru ile Burçin ise gitar kursuna gidiyordu. Yani Kıvırcık tek kalıyordu. Her işte bir yol izlememiz gerekiyor. Izledigimiz yol iki şeye benzer ; bir pis ve kotu kokan yola iki temiz ama zehirli bir yola. Ikinciyi tercih ederim çünkü önüne pürüzler illa ki çıkacak bu yüzden çıkacaksa da sinsice değilde birden çıksın. Bağlama kursundan sonra resim kursuna diye diye zaman du gibi akıp gitti. Daha sonra yorgun yorgun eve gelip üzerimi degistirmek zaten bir işkence iken birde açligimla ugrasmak zorundayım. Üzerimi degistirdikten sonra mutfağa girdim. Tost yaptım bir de yanına kola nefis...
Tostumu yedikten sonra birde sofrayi topladım. Sonra sonra derken akşam oldu. Eba dan da soru çözdüm. Sonra dilime bir şarkı sözü dolandı. Onu mirildanip mirildanip durdum. Daha sonra fon müziğine gerek duydum. Telefonumdan bir fon müziği açarak başladım söylemeye...
Bir yada iki saat boyunca müzik dinleyip söyledim. Tam uyku moduna gececekken bir çığlık sesi. Kardeşim bağırarak yanıma geldi. Ben ne oldu yine bağırıyon başımız şişti bizde bir canlıyız bir rahat ya dedim. Kardeşim ise küçücük boyunla sevimli sevimli yüzüyle bana bakıyordu. Hadi anlat dedim. Sevindi tabi. Abla ben hani bir oyun indirmiştim ya korku evli ondaki önüme kanlı kanlı çıkan kadından korkuyom dedi. Ben ise gel şuraya aptal şey diyerek battaniyemi onunla paylaşarak onu koklayarak uyudum. Gece tam saat 02.00 kardeşim uyanmış beni durtuyo bi uyandım ne ne diye mizmizlaniyorum. O ise abla çişim geldi demez mi? Kalktım onu lavaboya götürdüm. İşi bitince yatağa geri döndük. Tam yatacakken abla demez mi ben ise ne yine ne var dedim. O da abla ben susadım dedi. Kalktım mutfağa götürdüm suyunu icirdim daha sonra onun boyutuna kadar egilerek göz teması kurarak: lütfen ablacigim birdaha uykumu bölmek istemiyorum lütfen bak lütfen diyorum beni güzel uykumdan kaldırma dedim. O ise bana: tamam abla ya amma abarttin ha deyince benim sinirlerim bozuldu. Işığı kapatıp koşarak yatağıma zipladim o ise oradan büyük çığlık atarak yanıma gelip yattı. Hele şükür uykuma kavusturana. Mışıl mışıl uyumak için biraz sessiz bir şekilde müzik açtım. Kardeşim buna tahammül edemeyerek kalkıp müziği kapattı ben seste uyuyamam dedi. Ben ise tamam ya öf ne dersen o olsun yeter ki sen uyu dedikten sonra onun belini okşayarak uyuttum. Daha sonra bi düşündüm. Eyvah! Yandım yarın Feb var ve ben fen ödevimi yapmayı unuttum. Bu sefer de yataktan kalktım ve bir iki sayfa ödevimi yaptım odevlerimi kitabimin arasına koydum kaybolmasin diye. Kitaplarimi da cantama koyduktan sonra uykumun bir daha bolunmemesi için dua edip yattım...
ARKADAŞLAR ILK KEZ BU KADAR KELİME ILE UZUN BIR BÖLÜM YAZDIM HERHALDE BAŞARIM ICIN OY VE YORUM YAPARSINIZ DEMI?(KELİME SAYISI:942)
YOU ARE READING
4S1K
Teen Fiction"Tek bir ruh iken birden 4 ruh olan 4 kızın hikayesi..." Hayatı boyunca ailesi dışında hiçbir kimse ile dışarı çıkamayan meşhur "Elçin" ve onun en yakın dostları... Kimse ama kimse bizim kadar yakın bir dostluk kuramaz kursa bile o dostluk elbet bir...
