Vay Be, Bitmeyen Dostluk Yapmışlar

1.2K 77 10
                                    

 Bir aylık bir aranın ardından yeniden beraberiz:) Bu süre içinde kitabın gördüğü ilgiye ve gelen mesajların içeriğine gerçekten çok sevindim. Bu dizi ile pek çok insanın hayatına dokunduğumuzu bir kez daha görmüş oldum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Wattpad hesabımı açarken yeni jenerasyonlarla yeni bir iletişim platformunda buluşabilmek ve deneyimlerimi gençlere aktarabilmek istemiştim. Bu yüzden Wattpad hesabımdan yayınladığım her şeyin içinde, genç yazar adaylarının, bu işi meslek olarak seçmek isteyenlerin kendini geliştirebileceği doneler de kullanıyorum. Bunu özellikle yapıyorum ve görüyorum ki "yazarlık"a ilgi duyanlar bunun kokusunu hemen alıyor, yazdıklarımın kabuğunu soyup vitaminini hemen bünyelerine katıyorlar. Bu anlamda "Kavak Yelleri 3-36" da senaryo yazarlığına hevesli olanlar için, işin mutfağını gözlemleme, kimi tecrübeleri öğrenme imkanı da tanıyor. Yapılan yorumların içinde bu yönde mesajları da görmek çok hoşuma gitti.

Şimdi yine başlara dönelim.

En başta diziyi yazmayı kabul etmediğimi, nedenleriyle birlikte daha önce anlatmıştım. Biliyorsunuz ilk bölüm sadece Efe'ye bir iki espri yazmayı kabul etmiştim.

Efe'ye bazı espriler yazarken haliyle onun karşısındaki karakterlerin de repliklerini biraz düzeltiyordum.

İlk bölümün sonunda yapımcı "düzelttiğin diğer replikler de güzel oluyor, genel olarak senaryoya da danışman gözüyle bakarsan çok iyi olur" dedi. Ve ilk bölümün jeneriğine adımı "senaryo danışmanı" olarak yazdılar.

Sadece senaryoya danışmanlık yapmıyor çekimi biten sahnelerin kaba montajlarını da yapımcı ile beraber izliyorduk. Ama bu çelişkili bir durumdu. Sonuçta dizinin senaristi falan değildim. Ekibin içinde de değildim. Sadece dışarıdan bir gözdüm. Ama çekilen bölüm bana izletiliyordu. Fikrim soruluyordu. Benim de beğenmediğim, içime sinmeyen pek çok detayla ilgili çok fazla notum oluyordu. Yapımcı da bu notların hepsini dikkate alıyordu.

İlk bölümün ardından ikinci bölümün de görüntüleri gelmiş. Sevgili Timur beni ofise davet etti. "Gel yine beraber izleyelim" dedi. Beraber izledik. Yine pek çok not daha çıkardık. Ben bir an durup dedim ki "beni kovalayacaksınız artık, çünkü ben hiç iyi bir şey söylemiyorum, hep eleştiriyorum"

Timur gülümsedi sadece. "Sen söylemeye devam et" dedi.

Eve döndüm. Canım sıkkındı. Çekilen sahneler hoşuma gitmiyordu çünkü esasen senaryoda müthiş problemler vardı.

Hele Aslı'nın babası Kamil'in cami çinisi çalma hikayesi vardı ki beni gerçekten delirtiyordu:) Bir gençlik hikayesinde böyle bir olayın niye koyulduğunu anlamakta güçlük çekiyordum. Üstelik ilk bölümün sonunda Aslı, Deniz ve Efe bu çinileri yerine koyayım derken bir de karakola düşmüşlerdi.

Gençlik dizisi ve daha ikinci bölümün başından karakol:)

İkinci bölümün açılışında ilk gelen senaryolarda karakol sahneleri o kadar sıkıcı ve o kadar uzundu ki. Okurken içime fenalık geldi. Sonunda dayanamadım yapımcıya telefon ettim. "Ben bu sahneleri tamamen değiştirmek istiyorum" dedim. Yapımcı "nasıl istiyorsan öyle yaz, ben de mutlu değilim" dedi.

Böylece kendimi; bir iki espri yazıp göndermem gereken ikinci bölümün, orasını burasını yeniden yazarken buldum.

Benim için önemli olan bu arkadaş grubunun dayanışmasıydı. Bu diziyi izleyen herkes şunu desin istiyordum: "Vay be, bitmeyen dostluk yapmışlar" J

Hemen işe koyuldum. Karakolda her birini ayrı ayrı sorgulattım. Bu sorgu sahnelerini iç içe geçirdim. Üzerlerine gelinmesine rağmen 3 arkadaştan hiçbiri birbirini satmadı. Aralarda muzip cevaplar vermeyi de ihmal etmediler:) Böylece o kasvetli karakol sahneleri dinamik ve biraz olsun eğlenceli bir hale geldi. Eğlendireyim derken gerçeklik duygusunu da kaybetmelerini istemedim. Her şey tadında oldu.

Ama en önemli an aslında bu sahnelerin sonundaki andı.

Tüm büyüklere karşı Aslı, Deniz ve Efe'nin birbirlerine sarılıp, birbirini herkesten koruduğu o birleşme anı. Karakol sahnelerini özellikle bu an ile bitirdim. Çünkü daha önce de söylediğim üzere, benim asıl istediğim herkesin birbirini satıp, arkadan vurduğu, kutuplaşıp parçalandığı bir dünyada hepimizin özlediği o dostluk, kardeşlik, birlik ve arkadaşlık atmosferini yaratabilmekti.

 Çünkü daha önce de söylediğim üzere, benim asıl istediğim herkesin birbirini satıp, arkadan vurduğu, kutuplaşıp parçalandığı bir dünyada hepimizin özlediği o dostluk, kardeşlik, birlik ve arkadaşlık atmosferini yaratabilmekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üçlünün birbirine sarıldığı an o kadar beğenildi ki, bu dizinin omurgası artık belli olmuştu. Bu dizi büyüyen ve büyümekle, değişmekle, gelişmekle yüzleşen, ama bu süreç içinde ne olursa olsun birbirini satmayan dostlukların öyküsü olacaktı. Ama bunun olabilmesi için ikinci bölümün sonunda diziye ilk veda edişimle ilgili krizi atlatmamız gerekiyordu.

GELECEK BÖLÜM: İLK VEDA

Kavak Yelleri 3-36Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin