İkinci Hal Bölüm 48

En başından başla
                                    

"Bana bak."

"Bırak."

"Bana bakana kadar bırakmam." Bekleyip yavaşça gözlerini açarken Alper, öfkeyle onu izledi. "Bir gün sarışın, Bir gün gözlerini tıpkı böyle açacaksın. Ve onların gördüğü tek kişi yalnızca ben olacağım." Derken hırsla dudaklarını dudaklarıyla birleştirdi.  Karşı koymadı Alper. Zira bunun bir sonu yoktu. Karşı koysa da ona bir yararı yoktu. Vücudunun kontrolünü dahi ele geçirmiş bir canavara ne kadar direnebilirdi?

Dudaklarının tamamını ağzının içine aldığında inlemişti Alper. Kollarıyla vücudunu sıkarak kendine bastırırken Kaan, canının yandığını bile söyleyemiyordu Alper. Acıyla karışık inler gibi sesler çıkarırken Kaan da ona eşlik ediyordu. Nefesinin kesildiğini hissettiğinde dudaklarını ve dilini yanağından, çenesine ve boynuna sürerken Kaan dişlerini sıktı Alper.

"Kaan. Ca-canım yanıyor." Diyebildi zar zor. Boynunu ısırdığında çığlık atar gibi bağırdı Alper. "Dur. Dur canım yanıyor."

"Hmm. Sahiden mi? Ama alışmışsındır artık." Deyip ensesinde ki saçlarını tutarak başını eğdiğinde boynunu yukarıdan aşağıya emerken titredi Alper. Bu kez başını tutup yüzünü yüzüne eğdi Kaan. "Nasılsa ben içi boş bir canavarım. Senin acılarını hissedemem değil mi Alper?" Derken ses tonu oldukça ürkütücü çıktı ve bir kez daha titredi Alper.

"Yapma. Yakma canımı." Derken yüzünde oldukça umutsuz bir ifadeyle bakarken sağ gözü seğridi.

"Yapma. Daha yeni ısınıyoruz Alper." Diyerek onu bir anda altına aldı Kaan. Üzerinde ki Siyah gömleğin düğmelerini tek tek çözerken, gözlerinde ki keskin ifadelerle hızla nefes alan Alper'in yüzünü izledi. Gömleğini yavaşça çıkarırken durumu eğlenceli bir hale getireceğini anlamıştı Alper. Ama tek farkı, eğlencenin tek kişilik olmasıydı.

"İyi tamam. Hadi yap. Yak lan canımı. Hah. Niye korkuyorsam, sanki daha fazla yanabilirmiş gibi." Derken parmaklarıyla yavaşça dudaklarına vurdu. "Bir kez daha kanıtla içi boş bir canavar olduğunu."                Hırsla, dişlerini sıkıyordu Kaan, tam üstünde otururken Alper'in, derin bir nefes alarak eliyle yüzünü ovalayıp parmaklarını saçlarının içinden geçirdi. Ve hızla nefes alıp verirken başını geriye atıp tavanı izlemeye başladı.

"Niye lan. Niye yapıyorum ben bunu? Niye katlanıyorum böyle?" Bir dakika  sonra başını Alper'e çevirdiğinde o kazağını çıkarmış, dirseğini koltuğa dayamış ve parmaklarını dudaklarına sürerek kısmış gözleriyle vücudunu izlerken gördü. Biran sonra gözlerini kapayıp açarak Kaan'a baktı.

"Bak. Görüyor musun serseri, sonunda ikimizde kafayı yiyoruz." Dediğinde, diğer elinin ince parmaklarını boynundan göğsüne ve oradan karnına sürerken bekledi. Kaan, Alper'in kısılmış yeşil gözlerine bakarken eliyle onun boğazını tuttu ama  biran bile ürkmedi Alper.  hızla kaldırırken onu oturtup  öpmeye başladı. Dilini ağzının içinde hissedince gözlerini kapadı Alper ve bir dakika sonra dudaklarından ayrıldığında yüzüne baktı. "Ee, nerede yapacağız?"

Ses çıkarmadı Kaan ama dudaklarını yalarken keskin gözlerini kıstı. Bir anda ayağa kalkarak Alper'in bileğinden yakalayıp onu merdivenlere sürükledi ve hızla odaya çıkardı. Yatağa atar atmaz o daha ne olduğunu anlamadan aynı hızla üzerine abandı. Birden erkekliğini tuttuğunda bacaklarını açtı Alper ve gözlerini kapayıp ağzını açarken başını geriye attı. Tam o anda bacaklarının arasına yerleşti Kaan. Onu okşarken, Alper de inleyerek parmağını ısırdı ve onun kendisini yönetmesine izin verdi. Bir anda ikisi de çıplak kaldığında Kaan, Alper'in süt beyazı vücuduna, bir kadın gibi yumuşak kalçalarına ve bacaklarına bakmaya başladı.  Vücudunda  buğdaya çalan sarımtrak bir renk hiç tüğü olmayan kasıklarına doğru beyazlaşıyordu. Güzeldi Alper. Kaan'ın başını döndürmeye yetecek kadar hemde. Kasları yoktu ama onun yerinde ince bir kıvrım hakimdi.

"Neye bakıp duruyorsun." Derken gözlerini kaçırdı Alper. "Nasıl yapacağını mı unuttun yoksa fikrini mi değiştirdin?"

Bekledi Kaan. Aldığı nefesi sesli bir bir biçimde verirken Alper'e baktı.

"Beni nasıl bağımlı yaptığını öğrenmeye çalışıyordum."

"Daha bekleyecek misin?" Derken başını çevirip tekrar ona baktı. O da hızla kolunu Alper'in başının yanına dayayıp yüzünü yüzüne yaklaştırdı.

"Kokun." Dediğinde, anlayamadı Alper. Devam etti Kaan. "Saçların, dudakların, bakışların." Derken elini Alper'in boynundan göğsüne kadar götürdü. "Henüz bana ait olmasa da kalbin. Vücudunun her kıvrımı, boşalırken yüzünün aldığı ifade..." Alper'in  nefesi hızlandığında yüzü kızarmaya başladı. "Kes şunu." Dedi. Ama devam etti Kaan: "Her şeyin lanet sarışın. Beni sana bağlayan şey, senin auronun ta kendisi." Derken bir anda elini tutup kendi göğsünden yavaşça karnına götürdü: "Ne hissediyorsun?" Diye sordu. Ama kaşlarını çatmaya çalıştı Alper. "Söyle bana Sarışın." Diye direttiğinde, göğsü hızla inip kalkarken bekledi Alper ve gözlerini de aynı hızla kapayıp açarken:             " Sert." Diye fısıldadı. "Ah, evet." Derken Kaan birden erkekliğini tuttuğunda irkilip başını geriye attı Alper. "Devam et." Dedi. "Başka ne hissediyorsun?"

"Ben.. Ben." Derken o, hızlandı Kaan. "Evet sarışın sen?" Dudaklarını ısırdı Alper. "Ah Kaan.." Derken göğsünün üzerinde ki elini yumruk yaptı. "Yapma.. Ah."

"Söyle Sarışın.." Deyip başını Alper'in boynuna gömdü. O bacaklarını açarak Kaan'a sürerken içinde alev gibi bir dürtü hissetti. Karnından kasıklarına doğru giden yakıcı karıncalar dolaşıyormuş gibi, beyni zonkluyordu. Vücudu dokunuşlarına kayıtsız kalmıyordu ve bu başka şeyler istemesine neden oluyordu.  Dudaklarını hissetmek istiyordu. Ellerini değil, ağzını kullanmasını istiyordu. Tıpkı geçen zamanda yaptığı gibi, tıpkı banyo da yaptığı gibi, kendisini bağırtarak defalarca sahip olduğu gibi. Bunu istiyor olamazdı diğmi? Kaan'ın kendisine yaptığı o diğer şeylerin hiç birini istemiyordu. "Söyle Sarışın." Diye fısıldarken o, kendine hakim olmadı  Alper.

"Ah sıcak. Ah Kaan. Sıcak. Sıcak bu. Durma. daha hızlı. Durma devam et."

"Hmm..." Bir kez daha hızlandığında Kaan, inlemesi ve kıpırdanışları artmıştı Alper'in. "Ihh, ımm. Ah, Kaan. D- dur geli, geliyorum." Derken  son bir kez inleyerek titredi. Kaan, ona küçük öpücükler kondururken göğüslerini dişlediğinde, Alper dudaklarını ısırıp gözlerini kapamıştı.

"Ee, Sarışın hoşuna gitti sanırım. Devam edelim mi?"

"Burda bitirmeye niyetin varmış gibi konuşma." Dediğinde Alper, gülümsedi Kaan. Onu kollarına alırken yatakta döndürüp üzerine çıkardı. "Seninde niyetin yok gibi." Deyip yüzünü izlerken, dudaklarını ısırıp başını çevirdi Alper. Bir an sonra göz ucuyla Kaan'a baktığında onun hala beklediğini gördü. Neden? Kontrol sevmez miydi o? Dişlerini sıktı. Kendisini daha fazla utandırmasına müsaade etmeyecekti. Değil mi ki bu düşüşün sonu yok, o halde kuralına göre oynayacaktı. Başını yavaşça ona çevirirken keskin gözleriyle baktı ve eğilip dudaklarına kapandı.

Eğer bunu istiyorsa serseri. Niyeti ikimizi de iki dünyada yakmaksa, o halde bu ateşe bir odunda ben atmışım ne çıkardı. Zira onunla olmak kandan köprüler üzerinde camdan ayakkabılarla dans etmek gibiydi. Kırılacağını bile bile oynamak ise aklımı yakında zamanda kaybetmeme yetecekti.

       Yorum ve votelerinizden beni mahrum etmeyin efenim.. beni özleyin sizi seviyore..:P

:P

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ölümcül Saplantı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin