İkinci Hal Bölüm 48

Start from the beginning
                                    

"Hayır. Başka yere oturmam fark etmeyeceğinden. Nasılsa beni oturmamı istediğin şekilde oturtuyorsun."

Başını Alper'in göğsüne gömerken ondan derin bir nefes aldı Kaan.

"Hoşuna gitmediğini söylemen yalan kokar Sarışın."

Alper hızla nefes alıp verirken tekrar başını çevirdi.

"Vücudumun dengesini bozdun. Kes şunu artık." Tam göğsünün üstünde gülerken Kaan, iyice gerilmişti Alper.

"Nasıl bozuldu Sarışın. Ben yalnızca yeni bir versiyon yükledim. Vücudun bunu kabul etmişe benziyor."

"Aynı şeyi ben izinsiz yapsaydım, yinede böyle rahat konuşabilir miydin?"

        Gülümserken birden: "Seni seviyorum Sarışın." Dedi. O anda put gibi kaldı Alper. Nefes bile almadı. Biraz daha bastırdı onu kendine Kaan. "Sesini, bana dokunuşlarını, gözlerini, saçlarını. Nefes alışlarını, öfkelenmeni. Kibirli tavırlarını. İğneleyici sözlerini, dengesizliğini." Dediğinde, Kendini geriye itti Alper ama onu bırakmadı Kaan. Yüzüne bakarken: "Dalga geçme benle." Diye söylenip öfkeyle nefes alıp verdi. "Sevmek mi? Sen mi?" Derken isterik bir gülümseme attı. "Sen ha." Deyip keskin gözlerle yüzüne baktı. "Sen kimseyi sevemezsin." Derken Kaan'a vurdu. "Ben sanıyordum ki  sen bunu hissetmiyorsun." Sonra yumruk yaptığı elini iki kez sol göğsüne vurdu. "Sen bunu hissetmiyorsun bunu. Burası boş."

Yavaşça gözlerini kısarken Alper'i izledi Kaan. Ama öfke yoktu. Ne olduğunu bilmiyordu Alper, bilmekte istemiyordu.

"Bilmiyorsun Alper." Dedi. Ama konuşmadı Alper, ve Devam etti Kaan. "Başta hoşuma gitse de bu oyun, sonrasında oyun olmaktan çıktı bilmiyorsun."

"Ha, a, evet biliyorum. Yeni fark etmene üzüldüm."

"Öyle değil."

"Ne peki? Söyle. Ne kaldı. Beni kopardın Kaan, beni tüm sevdiklerimden çaldın. Sevmek böyle bir şey mi senin dünyanda? Sevmek, sevdiği insan parçalara ayrılırken oturup seyretmek mi? Yoksa kan revan içinde kalana kadar bu oyuna devam etmek mi? Söyle bana, sonunda benden geriye ne kalacak sana?"

"Deme öyle deme." Derken gözlerini sıkıca kapadı Kaan. Avucunu alnına bastırırken kendine hakim olmaya çalıyordu: "Bilmiyorsun sen bilmiyorsun, sana zarar verirken senle birlikte ödüğümü bilmiyorsun. Ne zaman, ne kadar zamandır böyle oldum ben bilmiyorum. Ne zamandır nefes alamadığımı bilmiyorum ben. Seni bıraktığımda tamamen kaybedecekmişim gibi. Gidecek mişsin ve bir daha gelmeyecek mişsin gibi. Düşündükçe aklımı kaybedecekmişim gibi oluyorum." Derken göğsünü tuttu. "Boşsa o halde neden acıyor. Neden bu kadar acı verici? Saçma mı? Saçma. Bir erkeğe böyle şeyler hissedilir mi? Komik mi? İğrenç mi? Hepsi. Hepsi belki. Bilmiyor muyum ben. Bilmiyor muyum bunun tuhaflığını. Ama sen, özelmişsin, bana özelmişsin gibi..."

"Benden önce Timuçin'e de benzer duygular hissetmiyor muydun? Nasıl emin oluyorsun?" Derken başını çevirdiğinde Alper, irkilirken ona baktı Kaan.

"Yanından bile geçmez."

Başını geriye atarken derin bir nefes aldı ve birden iki elini Kaan'ın başının yanında ki koltuk başlarına dayarken yüzüne baktı, gözleri kızarmıştı ve hızla nefes alıp veriyordu.

"Beni bu kadar saplantı yapacak ne yaptım ben sana?" Yüzünü izlerken Kaan, gözlerini kıstı.

"Beni Eren'le çıldırttın."

Bekledi Alper. Şaşkın gözlerle onu izlerken gözlerini devirip kalkacağı sırada ensesinden tuttu Kaan. "Bana bak Sarışın."

"Bırak beni."

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now