Önümden geçen gölgeyi gördüm. Nefesimi tuttum ve neyin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Dallardan gelen hışırtı yönüne baktım. Bana bakıyordu. Simsiyah gözleriyle. Aslında çığlık atmam gerekirdi ama şaşkınlığım hala geçmemişti. Ukalaca bana gülümsedi. Tiksintiyle ona baktım. "Burada ne arıyorsun ejderha cık?"
"Benimle böyle konuşma!" Kuralları çiğniyordu. Okul hariç hiçbir zaman bir vampirle konuşamazdık. Ağaçtan süzülürcesine yere atladı. "Benden korkuyor musun?" Hayır dercesine başımı salladım. Sıkıntıyla güldü ve "korkmalısın" dedi. Gözlerim karardı. Ne olduğunu anlayamadım. Tek hissettiğim boynumdaki büyük acı olmasıydı. Yere düştüm. Son gücümle gözlerimi açtım. Bana bakıp sırıtıyordu. "İyi geceler EJDERHA CIK!" son kelimeyi bastıra bastıra söyledi.
Yerdeyim. Tek hissettiğim acı, yaşama isteği.
Canım yanıyor. Tırnaklarımın geliştiğini hissedebiliyorum. Dişlerim uzuyordu. Gözlerim çıldırmışçasına renk değiştiriyordu. Çok kızgınım. Ayağa kalktım boynumu ovuşturdum. Kendimden korkmaya başlamıştım. Gözlerimi kırptım. Sonunda rengi maviye döndü. Tırnaklarım ve dişlerim eskisi gibi oldu...
Hala ne olduğunu anlayamıyorum. Ne olduğumu kavramam uzun sürmedi, veya neye dönüştüğümü....
Yalpalayarak ayağa kalktım. Hala boynum ağrıyordu. Etrafa sadece tehlike saçan bakışlar atabiliyorum. Sadece boşluk. Hiçbiryeri, birbirine şeyi hissetmiyorum....
Okuduğunuz için teşekkürlerr :) umarım beyenmişsinizdir.
:))