18. Bölüm

64.2K 2.7K 760
                                    

Bir zamanlar bulmak için uğruna manyak olduğum,bozdurup pavyonda ezme hayalleri kurduğum Semanın yüzüğüne dalıp gitmiştim. O yüzüğe kitlenip bakarken düşündüğüm şey Burak Yüzbaşına dolaylı olarak sorduğum malum eski sevgilisi istihbarat subayı meselesiydi. Bana istihbarat subayı olsaydın dedikten sonra hazır konusu açılmışken kendimce üstü kapalı ve yine kendimce zeki bir şekilde sormuştum meseleyi ama olmadı tutmadı numara,işe yaramadı.

Bana gönlüm hep havacılıktaydı demişti ne demekti yani bu? Ben sadece hep Elif'i sevdim miydi? Elif Üsteğmeni bu kadar mı sevmişti? Platonikliğim iyice önüne geçilemez bir hâl almaya başlamıştı. Adamla her fırsatta ayaküstü flört ediyor gibiydim ama hiçbir şeyden emin olamıyordum. Beni sadece öğrencisi olarak görüyor ve gözünün önünde,yanı başındaki Elif'i unutmamış olabilir miydi?

Sema kitlenip kaldığım yüzüğünü parmağından çıkarıp bana uzattı. Bu hareketle kendime geldim düşüncelerimden sıyrılıp gerçek dünyaya döndüğüm sırada "Çok içten bakıyordun dayanamadım al sen tak."diyerek Semanın yüzüğü ısrarla bana uzatmasına karşılık kendimi geri çektim.

"Saçmala kızım manyak mısın Hakanın yüzüğünün benim parmağımda ne işi var?"

"Hakanın değil benim yüzüğüm bu ya öyle düşün."

Gözlerimi devirdim. Sema şu an yüzüğüne özendiğimi çok beğendiğimi o yüzden baktığımı kısacası heveslendiğimi düşünüyordu. Benim o yüzük uğrundaki emellerimden haberi olmadığı yüzüğü kendi hür iradesiyle bana uzatmasından belliydi.

"Saçmalama ya tak yüzüğünü."diyerek geçiştirdim onu. Konu yüzük değildi ben o yüzüğün beni pavyona götüreceğine olan inancımı çoktan kaybetmiştim. Gözlerimi bu sefer yüzüğün sahibi Semaya çevirdim. Meseleyi tekrar anlatarak Burak Yüzbaşına sorduğum soruyu ve verdiği cevabı son kez üzerinden geçerek Semaya yeniden şu soruyu sordum; "Sen olsan ne anlardın?"

Sema umutsuz bir vakaymışım gibi bana bakarken "Sen manyak olmuşsun ben bunu anladım,anlıyorum."dedi. Kaşlarımı çatıp Semanın bu dediğine kafa yordum biraz. Gerçekten manyak mı olmuştum? Yoksa Burak Yüzbaşına ciddi ciddi manyaklık derecesinde mi yakmıştım abayı? Ben bu adamı istiyorum ya!

"Miraç yalan değil daha önceki takıntılarının en iyisi bu adam. Keşke gerçekten birlikte olsanız inan çok isterim ama önce sen şu kafa yapını mı düzeltsen güzel kardeşim?"

Semanın ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Burak Yüzbaşının geçmişine takılıp kendimi manyak etmekle uğraşmak yerine kendime çekidüzen verip kafamı toparlayıp gidip o adamı almaya bakmalıydım. Tabii,demesi kolaydı ama benim gibi takıntılı bir manyak nasıl hemen öyle şak diye kafayı toparlayıp önüne bakabilirdi?
Ben imkansız aşk hayatımın üzerinde kafa yormakla meşgulken Oğuz koştur koştur yanımıza geldi ve nefes dahi almadan "Kırmızı alarm toplantısı."dediği gibi Semayla aynı anda ayağa fırladık. Acil bir toplantı,içtima alışık olduğumuz şey değildi. Bu yüzden ikimiz de yerimizden fırlamıştık. Oğuzun peşinden sorgusuz sualsiz koşturuyorduk. Umarım gerçekten bir kırmızı alarm vardır ve Oğuzun saçma sapan işlerine koşturmuyoruzdur.

İçtima alanına gittiğimizde Elif Üsteğmen ve diğer Teğmenler alandaydı. Nefes nefese kendimize bir yer edinip sıraya geçtik. Oğuzun saçma sapan işlerinden birisine koşturmadığıma sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ve nefesimi toplamaya çalışırken bir yanda da hazır vaziyete geçtim. Elif Üsteğmen önümüzde birkaç adım volta attıktan sonra "Teğmenler,filomuz an itibariyle çok büyük ve ağır misafirleri için kapılarını açıyor."dediği sırada kaşlarımı çattım. Göz ucuyla Semaya baktığım da o da bana bakıyordu. İkimizin de hiçbir tahmini olmadığı boş gözlerinden anlaşılıyordu. Tahminim yoktu ama merakım fazlaca vardı. Ağır ve büyük misafir kim olabilirdi? Havva Kuvvetleri komutanı denetlemeye mi gelmişti? Yoksa Cumhurbaşkanı falan mıydı?

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin