B:1

69.4K 1.3K 130
                                    

Kitabın ilk bölümü düzenlenmiş haliyle şu anda yayımlandı. Umarım yeni halini beğenirsiniz kitabın. Bölüm hakkında ki yorumlarınızı bekliyorum ♥

Sevginin olmadığı her yer karanlıktı bu alemde. Çok şükür ki sevgi vardı. Her şeyden üstün, her şeyden yüce sevgi vardı. Bugün bir düğün vardı. Büyük bir düğün. Mardin'de yüzyılar boyunca konuşulacak bir düğün.

Akpınar aşiretinin Ağası, Fatih ağa sevdiği kızı, Dağlıoğlu aşiretinin tek kızı Büşra'yı kaçırmıştı. Ve töre hükmünü vermiş berdel demişti.

Fatih ağa belinden silahı çıkardı ve havaya iki el ateş etti. Silah sesinden sonra davul ve zurnalar çalmaya başladı. Buğlem üzerinde ki beyaz, uzun kuyruklu gelinliğiyle avlunun ortasına geldi. Fatih ağa kız kardeşinin yanına ilerledi ve elinde tuttuğu kırmızı kuşağı kardeşinin beline bağladı. Bu berdelden dolayı hiç üzüntü duymamıştı. Çünkü biliyordu ki kız kardeşi yıllardır sevdiği adama gelin gidiyordu.

Buğlemin kalbi her zamankinden daha hızlı atıyordu. Bugün gelin oluyordu. Yıllardır sevdiği adamın karısı olacaktı bugün. Bundan daha büyük bir mutluluk yoktu onun için. Eğer mutluluktan ve heyecandan deli gibi atan kalbi yüzünden ölmezse bu mutluluğu hiç bir şey gölgeleyemeyecekti.

Abisi buğlemin elinden tutup hemen yanlarında duran süslenmiş ata bindirdi. Artık bu zamanda ata binen gelin kalmamıştı ama Yusuf ağa yıllar önce sevdiğine, Buğleme verdiği sözü tutmuş onu at üzerinde gelin etmişti.

Fatih ağa atın başında ki yuların ipini tuttu ve çekmeye başladı. At yavaş yavaş yürürken Buğlem bu güzel anların tadını çıkarmaya çalışıyordu. Meydana doğru yaklaştıklarında karşıdan gelen Yusuf ağayı gördü. Oda abisi gibi kardeşini atın üzerinde getiriyordu. Atılan her adımda arada ki mesade kapanıyor. Bu iki sevdalı çiftin kavuşma zamanları geliyordu.

Nihayet arada ki mesafe bitti. Fatih ağa ile Yusuf ağa birbirlerine bakıp sarıldılar. Ayrıldıklarında ilk konuşan Yusuf ağa oldu.

'Kardeşime iyi bak'

'Sende. Sende kardeşime iyi bak'

Fatih ağa Büşranın yanına doğru ilerlerken, Yusuf ağada Buğlemin yanına geldi. Şimdi iki aşirette gelinlerini teslim aldığına göre düğünler konaklarda devam edecekti. Yusuf ağa atı çekerek konağın kapısına getirdi. Sevdiği kadının attan inmesine yardımcı olmak için elini tuttu. Her seferinde böyle oluyordu. Senelerdir Buğlemin elini defalarca tutmuş olmasına rağmen her defasında ilk kez tutmuş gibi heyecanlanıyor kalbi yerinden çıkıyordu. Buğlemi attan indirince Fatma anne geldi ve Buğlemin eline bir testi verdi. Buğlem elinde ki testiyi havaya kaldırdı ve hızla yere çarptı. Testinin içinde ki paralar ve şekerler etrafa dağılmıştı ve bütün çocuklar bir anda testinin başına toplanmıştı.

Buğlem Yusuf ağanın koluna girip konaktan içeriye girdiler. Heyecanlıydı. Ama bu heyecan Yusuf ağanın heyecanı yanında çok küçük kalıyordu. Sevdiği kadını konağa gelin getirmişti. Kendi kollarında üzerinde gelinlikle şu kapıdan içeriye getirmişti ya. Artık ölse de gözleri açık gitmezdi. Tek muradına ermişti artık. Sakındığı, bakmaya kıyamadığı sevdiği artık onundu. Artık yanındaydı. Artık karısıydı.

Düğün çok eğlenceli geçiyordu. Buğlem utancından kalkıp oynamamıştı ama Yusuf ağa hiç oturmuyordu yerinde. Çocuk gibiydi. Mutluydu, neşeliydi. Yüzünde ki gülümseme bir an olsun silinmiyordu.

Saatler ilerlemişti. Düğün bitmek üzereydi. Kadınlar Buğlemi alıp odaya götürdü. Girdiği odayı incelediğinde gözlerine inanamadı. Oda her şeyiyle bembeyazdı. Odasının güzel olacağını tahmin ediyordu ama bu kadar güzelini hayal etmemişti. Yatağın üzerine oturmuş gece ile ilgili hayallere dalmıştı.

Birden kesilen çalgı sesleriyle iki el silah sesi duydu. Yüreğinde hissettiği çarpıntıyı iyiye yordu. Heyecandan çarpıyordu kalbi. Heyecandandı. Peki bu davul zurna neden susmuştu buna anlam veremiyordu. İçinde ki kötü hisleri kovaladı. Belli ki Yusuf odaya geliyordu. Oturduğu yerden kalktı. Dayanamayacaktı. Aşağıya inip bakmak istiyordu ama Yusuf'un kızmasından çok korkuyordu. Hızla karar verip odadan çıktı. Merdivenlerden aşağıya indiğinde koşarak yanına gelen küçük kızı farketti.

'Gelin ağam. Yusuf ağam vuruldu.'

Küçük kızın telaşlı sesiyle Buğlem kendini bir anda avluda buldu. Yusuf ağa kanlar içinde yerde yatıyordu. Hızla yanına vardı. Yusuf'un başını dizlerine koydu.

'Yusuf duyuyor musun beni.'

Yusuf ağa başını çevirdiğinde gördüğü yüzle hafiften tebessüm etti. Ama bu dışarıdan bakan birinin görebileceği bri tebessüm değildi. Öleceğini biliyordu. İnsan ölüm anının geldiğini hissetmez miydi. Yusuf ağa gözlerini sevdiğinden ayırmadan tekrar tebessüm etti. Eğer ölüm buysa ölümden korkmuyordu. Çünkü sevdiği kadının yanında, onun kollarında ölmek bile güzeldi. Güzeldi. Güzeldi ama şimdi sevdiği kadın ne olacaktı. Bu durumda aklına gelen tek bir isim vardı. Kardeşi. Her anında yanında olan, beraber büyüdüğü, her şeyini paylaştığı tek insan. Kardeşi vardı. Buğlemi emanet edebileceği tek insandı o. Senelerce ona anlatmıştı buğlemi. Bİr o bilirdi içinde ki sevgiyi. Abisinin emanetine gözü gibi bakacak, Buğlemi koruyup kollayacak tek kişiydi Berat. Ondan başkasına güvenmezdi bu konuda. Kafasını Buğlemden çevirip diğer yanında duran kardeşine baktı. Zorlukla konuştu.

'Kardeşim. Buğlem, yengen sana emanet.'

'Abi bak geliyor ambulans. Ne olur dayan abi.'

Yusuf ağa kafasını tekrardan sevdiği kadına çevirdi. Senelerce aşkı bu kadının gözlerinde yaşamıştı şimdi onun gözlerine bakarak ölecekti. Ama son kez son kez söyleyecekti ona olan hislerini. Son kez gözlerine bakarak söyleyecekti onu sevdiğini. Son bir kez daha tüm gücünü topladı ve konuştu.

'Seni seviyorum gülgüzelim.'

Ve tüm gücünü bırakıp gözlerini kapadı hayata. Sonrası acı bir çığlık. Büyük bir çığlık. Buğlemin yüreğinden gelen ve dilinden dökülen büyük çığlık. Bu muydu hayat. Bu kadar mıydı. bİtmiş miydi yani. Yusufundan hayatta ki en kıymetlisinden şimdi mi ayrılacaktı. Kabullenmek istemiyordu. Ve kabullenmeyecekti.

Ambulans konağın kapısına gelmişti. Görevliler ellerinde sedye ile koşarak avluya girdiler. Yusuf ağanın yerde yatan cansız bedenini kontrol ettikten sonra ambulansın içinden bir tulum getirdiler. Yusuf ağayı tulumun içine koymak için almaya çalıştıklarında Buğlem izin vermedi. Sıkıca sardı sevdiğini. O tuluma koyamazlardı Yusufu'nu. İzin vermezdi. Ama görevliler zorla elinden aldılar sevdiğini. Ve tulumun içine koyup fermuarını tamamen çektiler. Buğlem hala tuluma bakıyordu. İçinde sevdiği vardı. Yusuf orada nefes alamazdı ki. Boğulurdu. Çıkarsınlardı onu oradan. Ama çıkarmak bir yana tulumu tamamen alıp ambulansa koydular ve arkalarında üzerinde kanlı gelinlik olan dizlerinin üzerine çökmüş bir ölü daha bıraktılar...


İlk bölümün sonundan herkese Merhaba;

Öncelikle kitapta yaptığım bir değişiklikten bahsetmek istiyorum. Miras Kavlettiler bana yengemi ismi çok uzun olduğu için kitabın adın kısaltarak Miras Kavlettiler olarak değiştirdim.

İkinci olarak ilk bölümlerin kısalığından bahsetmek isterim. İlk 5 bölüm biraz kısa olacak ama sonrasında sizi upuzun bölümler bekliyor olacak. Kitap tamamen aynı değil. İçine çok güzel yeni sahneler ekledim. 

Ve son olarak kitabın diğer bölümlerini yayımdan kaldırdığım için bölüm sonu duyuruları gitti. Kitapla ilgili duyuruları buradan tekrar etmek istiyorum. Kitabımızın Whatsapp grubu var. Gelmek isterseniz bana özelden numaralarınızı gönderebilirsiniz. 

Kitabımızın instagram hesabı: Wattpad.mkby

Merak ettiklerinizi sormak için bana ulaşabilirsiniz. İnstagram adresim : Mehtapguness



Miras Kavlettiler (DÜZENLENİYOR...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin