Bölüm 3 ''PİÇ DEME GÜNÜ!''

8.2K 360 78
                                    

UZUN BİR BÖLÜM OLDU YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :) GELECEK BÖLÜMLERLE İLGİLİ FİKİRLERE AÇIĞIM :D İYİ OKUMALAR :)

''Tam tamına on sekiz gün be annem! Sensizlikle savaştığım on sekiz koca gün! Biliyorum anne çok çektin bu hayattan ama vazgeçmeseydin keşke! Beni bırakmasaydın bu koca dünyada tek başıma! Madem gidecektin niye bıraktın beni geride? Beni de alsaydın ya yanına! Tamam, hadi beni götürmeyecektin yanında peki, niye son anlarında yanında olmama izin vermedin.

Niye sabah bana iyiyim dedin? Elini sen hala hayattayken tutamadım! Soğuktu tuttuğumda! Çok acıttı be annem! Belki de o yüzden öfkeliyim sana. ''Anneye kızılmaz!'' dediğini duyar gibiyim. Zaten kızmadım ki annem. Kırgınım sadece. Gitmeseydin be annem! Neyse biliyor musun ilk defa seni öptüğümde bana söylenmedin. 'Sabah yüzümü yıkamıştım, yüzümü yalamana gerek yoktu!' demedin!'' dedim annemin taklidini yaparak.

Acı acı gülümsedim. Gözyaşlarım firar edip annemi hapseden toprağı ıslatırken annemin mezar taşını okşadım. Zor be, çok zor ama insan alışıyor bir süre sonra. Aslında ben kendimi buna çoktan hazırlamışım. Yedi yıldır ben kendimi buna hazırlamışım. Biliyordum annemin bir gün ona gün yüzü göstermeyen bu hayattan gideceğini.

Çok çekti annem; yirmi yıl boyunca bu hayatla boğuştu. Benim için savaştı, beni bu günlere getirdi ve sonrada gitti. Öylece gitti! Titrek bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim.

''Annem, biliyor musun Erdinç Abi benim çok yetenekli olduğumu söyledi. O kadar erkeğin içinde en iyisi benim. Merak etme annem, Erdinç Abi dışındakiler kız olduğumu bilmiyor! En çok malı ona ben götürüyorum. Ahh! Doğru ya bu akşam yeni bir mal götürmem gerekiyor! Annem şimdi gideceğim ama yine geleceğim.

Ha! Gitmeden önce bu gün akademiden aradılar. Yeteneğime hayran kalmışlar! Sen haklıydın. Yine. Her zamanki gibi!'' dedim ve gülümsedim. Sonra ''Anneler her zaman haklıdır! Azıcık anne sözü dinle be kızım!'' diyerek annemin taklidini yaptım tekrardan. Yalan söylemiştim. Annemin haberi gelir gelmez hiçbir şey demeden çıkıp gitmiştim oradan.

Önemli de değildi artık. Eğer seçmelere gitmeseydim annemin son anlarında yanında olacaktım. Bu yüzden kendime de öfkeliydim. Keşke, keşke gitmeseydim.

Gözyaşlarım akmak için tekrar gözpınarlarıma hücum ederken gözlerimi iri iri açarak derin bir nefes aldım. Ağlamayacaktım. Bir saatten fazladır ıssız mezarlıkta kimi zaman haykırarak kimi zamanda sessizce ağlamıştım.

Ayağa kalktım ve üstümü başımı silkeledim. ''Annem, ben şimdi gidiyorum! Beni merak etme olur mu? Ben iyiyim, buraya yakın küçük ve temiz bir ev buldum. Sık sık seni ziyarete geleceğim. Merak etme, seni aksatmayacağım. Şimdi, Allah'a emanet ol annem!'' dedim mezarına su dökerken.

Doğrulup, uzun kahverengi saçlarımı kepimin içine koydum ve kepimin üzerine kapüşonumu geçirdim. Boynuma ağzımı kapatacak şekilde atkımı sarıp, kepimi yüzümün gözükmeyeceği şekilde ayarladım. Sırt çantamı omzuma attım.

''Görüşürüz annem!'' deyip mezarlıktan ayrıldım. Evet, çok acıydı ama insan alışıyordu bir süre sonra. Hayat denilen sürecin belki de tek iyi tarafıydı. Unutmak.

 Ellerimi ceketimin cebine sokup sokaklarda yürürken arabaları kontrol ediyordum. Sağ cebimdeki alyan anahtarıyla oynarken gözüme bir yansıma takıldı. Sol tarafımda kalan bir ara sokakta bir Porsche park halindeydi.

Öylece donup kalırken siyah Porsche'yi hayranlıkla izliyordum. '' Allah'ım biliyorum sana çok dua ettim 'Eğer bir arabanın altında kalarak can vereceksem bu bir Porsche olmalı!' diye. Şimdi şu karşımda duran benim Azrail'im mi?'' diye yukarı bakarak mırıldandım. 

H.A.V. *Hayallerinden Asla Vazgeçme!*#Wattys2018Where stories live. Discover now