1. Bölüm

180 13 1
                                    

Erzurum - Hamiyet 1941

"Düğün alayı geldi." diye büyük bir heyecanla içeri girdi kız kardeşim.
Evleniyorum. Gelinliğim üzerimde ayna karşısında kendimi izliyordum. Çok şatafatlı bir gelin olmadığım doğru ama yinede köyümüzün en güzel kızları veya gelinleri arasında sayılabilirdim.
Dünki kına gecemden kalan arkadaşlarım tarafından yapılan buklelerim biraz dağılmıştı. Fakat biraz şekil verince yine de iyi görünüyorlardı. Çeyizimin bir parçası olan beyaz namaz örtümü tüm saçlarımı kapatacak şekilde özenle örttüm. Tüm çeyizim anı kokuyordu. Adeta hic tanımadığım eşimi hayal ederek işlemiştim herbirini. Örtüler,çembeler,bohçalar,patikler,masa örtüleri,yastak örtüleri,yastık kılıfları... Hepsi anılarımla ve hayallerimle doluydu. Her zerrelerinde el emeğim göz nurum hakimdi.Hepsi büyük emekle hazırlanmış birgün gün ışığına çıkıp evi yuva, kızı gelin yapmak üzere sandıklara saklanmıştı. Ve şimdi gün ışığına çıkma günüydü. Aylarca uğraşıp geceleri kandil ışığında süslediğim iğne oyası beyaz örtüm şimdi saçlarımla buluşmuştu. Kenarda kalmış bir kaç tutam buklemide örtümün içine iyice sokup, örtünün kalan kısımlarını göğüslerimin üzerinden sarkıttım.İğneler yardımıylada güzelce sabitledim.
Hazırdım artık. Telli duvaklı,elleri kınalı gelin olup baba ocağından çıkma zamanıydı. Artık bu evde kalamayacak annem ve kardeşlerimle ayni sofrayı paylaşamayacaktım. Geceleri kandil sohbetlerimiz olmayacaktı.Onlarla doya doya vakit geçiremeyecektim. Sonraki ziyaretlerimde bir misafir gibi olacaktım. Sevgimiz daim de olsa herzaman yine eski tadi aynı evi paylasmanın sıcaklığını onlarla yasayamayacaktım.Kısa süreli ziyaretlerde aileme doyamadığım gibi yıllardır yaşadığım bu eve gelirken eşimden Paşa Bey'den izin almalıydım.
Anneme,kızkardeşlerime,abime,evime ve babamın mezarına veda zamanıydı. Babamın mezarına bile özgürce gidemeyecektim artık. Kaçıp kaçıp onunla dertleşemeyecektim. İstediğim heran mezarında sıcaklık bulamayacaktım.
Özgür olamayacaktım artık.
Odamdan çıkar çıkmaz annemin yaşlı gözleri ile buluştu gözlerim. Sımsıkı sarıldık, sonsuza dek gözyaşlarımızı buluşturur, annemin kollarında huzur bulurdum. Nefesim tükeninceye dek çekerdim kokusunu. Cennet kokusu sinerdi tüm bedenime. Ezberlerdim yüzünün her zerresini. Göz kenarlarındaki kırışıklıkları ve bu kırışlıkların aksine iki pamuk gibi duran yanaklarını..
Hıçkırıklarımız birbirine karışmış, kollarımız bedenlerimizi kenetlemişken yaşlı annemin kalbi daha fazla yorulmasın diye komşularımız tarafından ayrıldık. O kadar sıkı sarılmıştık ki birbirimize sonsuza kadar ayrılmayacakmışız gibi. Sonkez öptü annem alnımı ve sarılırken kaymış olacak düzeltti örtümü. Sevgi ve şefkatle ellerimden tutup gelinlik içinde ki ilk gözağrısını son bir kez süzdü dualar okuyup ayırdı ellerini ellerimden.
Kardeşlerimle de sımsıkı sarıldık hepsini tek tek öpüp kokladım. Ablalar küçük annelerdir der ya büyüklerimiz. Bende bir anne edasıyla sarılıp ablaları olarak veda ettim onlara.
Sıra erkek kardeşime geldiğinde önce elindeki kırmızı kurdeleyi belimde üç kez dolaştırdı, dualar okudu ve altın kemerle beraber bağladı. Ona da bağrıma basarcasına sarıldım.
Biz bu duygusal anlar içindeyken eşim Paşa Bey ve ailesi dışarıda davul zurna eşliğin de oynayıp halaylar cekiyorlardı. Bizim vedalaşma merasimimiz zorda olsa son bulduğunda onlarda içeri girmek için müsade istediler. Aile büyükleri izin verdiğin de önce bir süre hal hatır sorulup sohbet edildi ve ardından yine hayr duaları eşliğinde kayınpederim ve kaynımın koluna girerek ayrıldım evimden.
Bu evden babasız bir gelin olarak çıkmak çok canımı yakıyordu. Yüzümde buruk bir gülümseme olsada kalbim heran acı içindeydi. Her kız evlenirken birazda babalarına güvenir. Evlilikte yaşanacak bir sorun karşısında koruyacak,kollayacak,kanatları arasına alacak baba güvencesi vardır. Ama benim sığınacağım kanatlarımıda,güvencemide,babamıda 19 yaşımda kaybetmiştim.
O gün hala dün gibi canlanır gözlerim de..

YETİMOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin