Ah hayır olamaz ! Yinemi aynı durum. Hemde 1 saatte 2 kez.

Kalbim dayanmayabilirdi. Bu yakınlaşmanın olmasını istemediğim için hemen dudaklarımı eski haline getirdim.

Ah evet şimdi olmuştu.

Dudaklarımı eski haline getirince bakmaz sanmıştım ama hala gözleri dolgun, kırmızı dudaklarımdaydı.

Elimi garip bir şekilde önünde sallıyarak soğuk bir sesle konuştum ;

" Ah hadi ama yine daldın biyerlere benim gitmem lazım görüşürüz... "

Doruk ise sesimi duyunca transtan çıkmış gibi gözlerime çevirdi bakışlarını.

İşte tam o sırada odayı bir telefonun titreşim melodisi kapladı.

Benim telefonum olamazdı çünkü kaldığım odada unutmuştum. Benim olmadığına göre kesinlikle doruğunki çalıyordu.

Doruk gözlerini benden ayırmayarak cebindeki telefonu çıkarttı.

telefona kısa bir bakış atarak mırıldandı.

" Sikeyim. "

Ardından ise telefonu duvara fırlattı. Yaptığı bu haraketle gözlerim iri iri açılmıştı. Ne yapıyordu bu çocuk böyle ?

Doruk sinirden kıpkırmızı olmuştu. Boynunda beliren damar ise bunun bir kanıtıydı.

Sinirle dudaklarını yalıyarak ellerini saçlarından Geçirdi.

Owff doruk ellerini saçlarından Geçirdiyse kesinlikle sinirlenmiş demekti...

Yanına yaklaşsamıydım acaba ?
Evet evet kesinlikle yaklaşmalıydım. O ne kadar beni krize soksada yanımda olan hep oydu, beni sakinleştiren yanlız o olurdu.

Onun yüzünden ellerim titremeye başlamıştı. Ah cidden hadi ama çocuğu sakinleştirmem gerekirken kendim mi krize giricektim ? Bu saçmalık...

Doruğun yanına 1-2 adımda giderek ellerimi yanaklarına koydum.

" şiştt sakin ol... " ellerimi büyük bir hırsla çekerek beni tuvara doğru ittirdi.

Bedenim yavru bir serçe gibi savunmasızca duvara savrulurken sadece hissedeceğim acıya odaklanmıştım.

Gözlerimi kapatarak gelen darbeyi bekledim ve inlemek için dudaklarımı hazırladım.

Bedenim duvara çarptığı an ölmeyi diledim. Keşke ölseydim de bu darbeyi yemeseydim.

Öyle bir inlemiştim ki. Eminim Bulunduğumuz hastane çoktan sesin nerden geldiğini aramaya koyulmuştu..

" AHHH. " sesim kısılana kadar H harflerini uzatmıştım.

Doruk ise sesimle transtan çıkmış gibi koşar adımlarla yanıma geldi...

" Siktir. Morluklar. " sesi oldukça endişeli gelmişti.

Ah evet morluklar. Siktir siktir ve siktir. binlerce siktir.

Of ya onun için acımışı Sırtım.
Ama yinede elimde olmadan tebessümüme engel olamadım.
Doruk... benim için endişelenmişti değilmi ?

Doruk yanıma gelerek, bacaklarımın ve sırtımın altına kollarını nazikçe koyarak beni kucağına aldı.

Bende ellerimi doruğun boynuna koyarak Sırtımdaki sızlamaların bir son bulmasını diledim.

Evet biliyordum ki ne kadar acıya kendimi odaklarsam odaklıyım acı ben burdayım dercesine kendini belli edecekti. Bense akıllıca davranıp doruğun parfümüne verdim odağımı, ah cidden mükkemmel kokuyordu... bi ara doruğa parfümünin markasını sormayı kesinlikle ihmal etmiyecektim.

Kötülük Prensim Where stories live. Discover now